*İyi okumalar! Yorumlarınızı ihmal etmeyin <3*
"Alin.." diye fısıldadı. Gözlerinde o duyguyu görmüştüm artık. Aylardır görmediğim o şeyi gördüm. "Seni çok özledim."
Yutkundu.
"O gün dediklerin. Önemli değil, inanmıyorum zaten. Beni sinirlendirmek söyledin. Sen benden.." Ellerimi tuttu. "Bizden vazgeçemezsin Alin. Vazgeçmemelisin. Bizim aramızda ki aşk öyle kısa bir şey değildi. Farklıydık biz."
"Yağız'ı sevmediğini biliyorum. O sadece ayrılık sonrası bir yara bandı. O yaraları ben açtım ama sana yemin ederim ki.." Alnını alnıma yasladı. "Ben kapatacağım."
Ona inanmak istedim. İlk zamanlarda ki Amir karşımda gibiydi. Ama biz öyle bir hale gelmiştik ki bundan sonra ne yara kapatabilirdi ne de beni yarayabilirdi.
Elimi elinden çekip kendimi bir adım geri attım.
"Senin açtığın yara senin boş yeminlerinle mi kapanacak? Aldattın sen beni be!"
Onu affetmeyi istedim. Bebeğim babasız büyümesin istedim. Gerçi bebeği doğuracak mıydım ki?
"Alin. Ben seni aldatmadım."
"Ne diyorsun Amir sen?"
"Duygusal bir şey değildi. Yalan söyledim. Çisil aklımdan çıkmıyor dedim sana. Yalandı."
"Aranda duygusal bir şey yok diye aldatmamış mı oluyorsun aptal?" Deliye dönmüştüm. Resmen beni salak yerine koyuyordu.
"Alin.." Derin nefes aldı. "Yapmak zorundaydım."
"Ya ne zorunluluğundan bahsediyorsun sen ya?" Sinirden sesim titremişti. "O demin söylediğin yok biz farklıydık yok öyleydik böyleydik. Böyle bir aşkın vardı neyi yapmak zorundaydın başka bir kızı sikmek zorunda mıydın? Başka bir kız bile değil lan! Çisil lan! Baş düşmanımla yapmak zorunda mıydın sen?"
"Alin! Benden soğuman, uzaklaşman gerekiyordu. Başka bir yolu yoktu."
Yine yüzüme o alaycı gülümseme yerleşti. "Başardın işte! Soğudum senden iğreniyorum!"
"Hayır." Dedi kendinden emin bir şekilde.
Onu hala sevdiğimi biliyordu ve bunu kullanıyordu.
"Alin.. Seni kötü bir yola sokacaktım. Tehlike altındaydın. Seni uzaklaştırmam gerekiyordu."
"Ya!" Sinirden gülüyordum. "Ben sana geldim! Ben sana seninle yanarım dedim! Ne tehlikesi?"
"Konunun ne kadar ciddi olduğunun farkında değilsin! Ölebilirdin!"
"O kadar ciddi konu he? Şimdi bitti mi? Bir ay geçti artık güvende miyim yani?"
"Hayır.. Ama ben sensiz yapamıyorum."
Resmen benimle dalga geçiyordu. Kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyordu. Ama artık ona kanacak kız değildim. Değişmiştim.
"Yağız'la mutluyum ben. Onu istiyorum sadece hayatımda."
Amir'in yüz kasları gerildi. Ardından alaycı bir gülüş attı. "Onun seni sevdiğini mi düşünüyorsun gerçekten?"
Kendisi bitmişti beni Yağız üzerinden vurmaya çalışıyordu.
"Sen sevemiyorsun diye kimse beni sevemez mi?"
"Alin! Yeter artık gör gerçekleri ! O çocuk seni benden intikam için kullanıyor!"
Yalan söylüyordu. Doğruyu söylese bile ona inanmazdım. Ona inanacak gücü bende bırakmamıştı.
"Amir kendini küçük düşürme artık."
"Sana demiştim hatırlıyor musun? %51 hisse dedim. O p*ç yanında hala. Benim olan bir şey onun mu? Aldı mı o hisseleri? O hisseler yerine neyi aldı farkında değil misin?"
Durdum. Ne demek istiyordu? Olayları hatırlamaya çalıştım. Evet, Amir bana anlattığında Yağız'ın hisseleri istediğimi söylemişti. Fakat Yağız üzerine hiçbir hisse almadı. Yan bu duyulurdu değil mi? Çünkü öyle olursa Yağız ülkenin en zengin insanı oluyordu. Hiçbir şey almadan elinde kozu kullanmaması da saçma oluyordu. Evet Yağız iyi bir insandı ama sadece bana karşı.
"Babam hisseleri alması için üzerine tüm dosyaları koydu! Sadece imzalayacaktı. O p*ç Alin'i istiyorum dedi bana!"
Şu durumda Amir asla kendisi bana haklı çıkaramazdı.
"Vermeseydin! O zaman. O dillere dökemediğin aşkına sahip çıkamadın mı?"
Amir bir şey söyleyemedi. Haklı olduğumu biliyordu. Bu saatten sonra beni kazanamazdı.
Derken bebeğimi hatırladım. Bizim bebeğimiz..
"Alin, o insanları tanımıyorsun. Sadece babamın hapse girmesi değildi sorun. Babam hapse girince beni de seni de öldürürlerdi. O Yağız'ı tanımıyorsun."
Artık onu dinlemek istemiyordum. "Yeter artık Amir. Beni rahat bırak. Yağız'ı da." Diyerek çantamı aldım ve çıkışa doğru ilerledim. Ağlamamak için tuttuğum gözyaşları kendini bırakmıştı artık.
Ellerimle göz yaşlarımı sildim ve karşıma baktım.
Yağız arabasına yaslanmış otelin karşısında beni bekliyordu.
"Ne işin var burada senin?" diye sordu sinirle. Onun tarafından bakınca çok kötü bir konumdaydım.
"Yağız.." Sesim titriyordu. Burnumu çektim.
"Alin? Bak seni anlamaya çalışıyorum. Yanında olmaya çalışıyorum. Ama sen her aradığında Amir'in yanına mı koşuyorsun?"
Kaşlarım çatıldı. "Amir'in beni aradığını nereden biliyorsun?"
"Konu bu değil Alin! Ama çok merak ediyorsan söyleyeyim. Tahmin ettim ! Çünkü kendi isteğinle buraya geleceğini düşünmüyorum !"
Belki de gelirdim. Bebeğimin babası buradaydı.
"Yağız.."
"Madem hala o şerefsizi seviyorsun. Seni aldatan, seni satan.." Sözünü kestim.
"Evet. Beni sana satan." Şaşırmıştı. Bunu bileceğimi hiç düşünmemişti sanırım. "Neden Yağız? Beni gerçekten sevdiğini mi düşünmüştüm. Oysa senin için sadece bir intikam malzemesiymişim."
Yağız sinirli bir kahkaha attı. "Ya kızım. Sen neden bahsediyorsun ya? Ben intikamımı bir kızla almam. Anladın mı?" Yutkundu. "Hala o pislik adamın söylediklerine inanıyorsun. Evet, hisseler yerine seni istedim. Çünkü seni o iğrenç insanlardan uzaklaştırmak istedim. Onların gerçek yüzünü bilmiyorsun. Sadece onların anlattıklarını biliyorsun. Ben bunu istediğimden sonra senin yanına yaklaşmadım! Sana zorla bir şey yaptırmadım ! Sadece o güzel hayatını mahvetmeni istemedim!"
Gözlerimdeki yaşlar tekrar geri geldi. Bu kadar ağlamam mümkün müydü?
"Yağız.."
"Senin için her şeyi yaparım Alin! Sen bir lafla seni terk edip mahveden bir adamdan çok daha iyisini hak ediyorsun!"
Kafamı iki yana salladım. Hala ağlıyordum. "Hayır Yağız.. Hayır." Bana doğru yaklaştı. "Seni hak etmiyorum."
"Alin.. Sen harika bir kadınsın. Her şeyin en güzelini hak ediyorsun. Biraz kusurun var her insan gibi. Emin ol ben de çok iyi biri değilim. Ama.."
Derin bir nefes aldı ve devam etti. "Çocuğu doğurmak istersen, yanındayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÂHÎ
RomanceArap bir erkeğin Türk bir kadına aşık olup onu mahi etmesinin hikayesi. ***Gerçek bir hayat hikayesinden esinlenilmiştir. ***