"Beni niye bu lanet olası partiye getirdiniz?" diye sordum. Acayip sıkıcı bir yerdi. Kaçmak için toblarca plan kurmuştum. Kendimi hapishaneden firar yapmaya çalışan çaresiz kişiler gibi hissediyordum. Ama nafile... Fonda slow bir şarkı çalınca Oğuz Milan'ı dansa kaldırmıştı. Öylece durduğumuz kokteyl masasının orada kalmıştım.
En sonunda benim kostumümü tamamlayan bir erkek yanıma geldi. "Bu dansı bana lutf eder misiniz?" diye sordu. "Evet," dedim ve elinden tutup dans piştine yürüdük. Onunda yüzünde maske vardı. Bu yüzden sadece gözlerini görüyordum. Sadece gözlerini görüyor olabilirdim ama beni etkilemek için yeterliydi. Gözleri gözlerimden ayrılmıyordu. Ela rengiydiler. Ve benim yeşil gözlerime öylece bkıyordu. Slow şarkı bitince birbirimizden ayrılmak zorunda kaldık. Telefonunun çalmasıyla salondanda çıktı.
Üzgür bir şekilde kokteyl masamızın önüne geldim. "Gidelim mi?" dedim. Onlarda beni onaylayınca burdan çıkmak üzere arabaya doğru yürüdük. Arabada Milan "Dans ettiğin çocuk kimdi?" diye sordu. "Bilmiyorum. Ama gözleri çok güzeldi," dedim. "Erva aşık mı oluyor ne?" diye sordu. "Ben aşık olmam," dedim. "Görücez," dedi. Bunlar benim aşık olmam için plan falan mı yapıyorlar?
***
"Erva kalk!"
"Erva!"
"Erva daha kalkmamaa devam edersen en bab yastık şavasını başlatıcam."
Milan ve annem beni uyandırmaya çalışıyordu. Ben ise dün akşam boyunca hiç uyuyamamış Wattpad okumuştum. "Sen istedin," dedi Milan ve kafama yastık indirdi. Bunada sakin kaldım. Sonra annemde geçirince sinirlerim oynadı.
Erva'yı uyandıran her canlı Erva'nın belasını çekicek.
İç sesime uyarak kalktım. "Anneciğim iki dakika odamdan çıkar mısın? Bak uyandım," dedim. Anneim yanında küfür edemedim. "Ben kahvaltıyı hazırlıyorum," dedi ve çıktı. Milan'la yalnız kaldık. Seni kimse elimden alamaz MİLAN öz! "Allah belanı versin Milan! Oğuz seni terk etsin Milan! Saçların dökülsün Milan!" diyip yastıkla ona vuruyordum. O ise kıkır gülüyordu.
"Şizofren misin yoksa deli misin?" diye sordum ve 'sen malsın' bakışları attım. "Hadi giyin kızıl," dedi. Saçlarımdan dolayı hep bana kızıl derlerdi. "Odamdan çık kumral," dedim. Çıktıktan sonra siyah dar pantolonumu ve okulun t-shirtini giydim. Üzerime gri bir sweetshirt giydim. Hava serindi.
Saçlarımı tarayıp eyeliner ve rimelimi sürdüm. Odamdan çıkıp salona geçtim. "Günaydın," diyip oturdum. "Erva dün akşam eğlendiniz mi?" dedi babam. "Evet," dedim. "Milan sende bir gün bizde kal. Ama Erva gibi akşam dönmei" dedi. Annemin yalanı ortaya çıktı. Tabiki 17 yaşındaki kızın baloya gidip gecenin köründe dönmesini babam kaldıramazdı.
"Kalır babacım," dedim. "Hadi size afiyet olsun," dedim ve kalktım. Milan'da kalkınca çantalarımızı alıp servisimi beklemeye indik. Hava iyice soğuktu ve montum beni ısıtmıyordu bile. İlk ders Kimya'ydı. Erken geliyor diye sınıftan çıkmadık.
***
Öğle tenefesünde yemek yemek üzere aşağıyı iniyordum. Telefonum elimde Azra'yla mesajlaşıyordum. Bugün gelmemişti ve ondan haber alamıyorduk. İlk bana yazmıştı. Onunla konuşurken biri bana çarptı. "Önüne baksana salak!" diye cırladım. Kafamı kaldırıp kim diye bakmaya başladım. Karşımdak kişi bana bakıyordu. Gözleri tanıdık geliyordu. Sanki o ela gözleri daha önce görmüşüm gibi.
Ela gözlerin sahibide bana bakıyordu. Galiba bende ona tanıdık gelmiştim. En sonunda gözlerini gözlerimden ayırdı ve konuştu. "Telefondan gözlerini alabilseydin çarpmazdın," dedi. "Suçlu ben miyim?" dedim. "Evet yeşilli," dedi. Kızılı anladımda yeşilli ne ya? Onu takmadan telefonumu cebime attım ve aşağıya kantine indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil ve Ela
RandomBabasını her ne yaptıysa çok seviyor. Ama babası onları terk ediyor. Küçük kız babasının peşinden giderken ölüme burun buruna geliyor. Bu tramvalı gün ona unutulmuş bir geçmişle geri dönüyor. Yıllar sonra herşey ortaya çıkıyor. O artık 17 yaşında. P...