-18-

55 3 1
                                    

Medya: Aksel nutella kavonuzunu Erva'dan önce açınca Erva;

Finale son 10 bölüm:D Final için neden bu kadar heyecanlıyım bilmiyorum ama cidden sınırlarımı aştım. Ve sanırım iki final yapacağım. Biri altarnatif final olucak. Eğer öyle yapmasaydım böyle olur gibi yani. 

Neyse,kapağımızı yapan@ecrinebru'ya teşekkğr ediyorum. Paylaştıkları Gömlekli Öküz adlı hikayelerinde bir bakın bence. Neyse,bölümün tadını çıkarın.

Bazen umutsuz olduğunu bilsen de umut edersin. Olur diye. Belki de olur der için. Zamanla umutlarının katili olurlar. Her hareketi doğan umutları tek kelimsiyle öldürür. Zamanla umutlar biter. Hayaller alır yerlerini. Umut etme diyenlere cevabın hayal kuruyorum olur.

Sadece mutlu olmak istersin. Onunla. Ama o seni istemiyorsa elinde değildir. Sen sadece tek taraflı aşkın verdiği acıyla baş başa kalırsın. Koparsın hayattan. Neden yaşıyorum diye sorgularsın. Bileklerini kesmek gelir aklına. Sonra düşünürsün;Ölsen ne yapar diye. Ama o sen ölsen kılını kıpırdatmaz.

Bende bu acılarla,aşkla tam 17 yıl sonra karşılaştım. Hayatım boyunca aşkla yakından uzaktan ilgim olmamıştı. Ama şimdi iliklerime kadar aşkı hissediyorum. Kanıma karışmış. Aklıma kazınmış ismi. Burnumda kalmış kokusu. Gözlerimin önünden gitmemiş görüntüsü. Kulaklarımı çınlatmış sesi. O kadar sevmişim.

"Erva,bence açılmalısın."

"He?" dedim beni teselli etmeye çalışan Milan'a. "Diyorum ki;Git Aksel'e açıl," dedi. Normal bir şeymiş gibi. Kahkaha atmaya baişladım. Gittikçe böğürmeye dönen kahkahımı düzeltip Milan'a baktım. 'Ben ciddiyim' bakışları atıyordu. Ben ise 'soktor got Molon' bakışları. Bakışlarımdan anlamış olmalı ki telefonu elime tutuşturdu. "Ara,söyle,kavuş."

Kavuş mu? Ortada bir gerçek var. Beni sevmiyor! Onun için bir hiçim! "Olmaz," dedim. "İlk adımı sende atabilirsin," dedi. "İlk adımı anlı şanlı atarım,sorun o değil. Götüm yemiyor," dedim. "İlk adımı bir at. Sonrası gelir," dedi. Elimde ki telefonu alıp Aksel'i aradı. Kulağıma tutup 'konuş' bakışları attı. Bir kaç kez çaldıktan sonra açtı.

"Efendim?"

Ah o huzur dolu sesi yok mu?

"B-ben şey dicektim. Hastaneden çıktın mı?"

"Evet,evdeyim. Gelsene. Oğuz da burada. Milan ile olduğunu söyledi. Onu da al gel."

"Olur! Geliyoruz,tamam," diyip telefonu kapadım. Ağzımdan büyük bir of çıktı. Milan'a bıkkın bakışlar attım. "Hazırlan,Aksel'in evine gidiyoruz. Sevgiliciğinde orada," dedim. Oturduğum koltuktan kalkıp odama girdim. Altımda ki pijemanın yerini kota bıraktım. Aslında etek sevsem bile bu havada giyince götüm donar.

***

Taksiye parasını verdikten sonra taksiden indik. Milan Aksel'in evine ilk defa geldiği için evi iyice inceledi. Ben ise o kocaman çiçekli bahçeye dalış yaptım. Kapının önüne gelen beyaz mermerli merdivenlerden inip zile bastım. Kapıyı sarı saçlı,düzgün fizikli,renkli gözlü biri açtı. Sanırım yardımcılarıydı.

"Hoşgeldiniz. Aksel ve Oğuz Bey içerideler," dedi. İkimide içeri girdik. Aksel'in odasının üst katta olduğunu öğrenince merdivenlerden çıktık. Önümüze o kadar çok kapı çıktıki bir an kaybolduk sandım. Ama üzerine Aksel yazan kapıyı görünce 'işte bu' diye çığırdık.

"Biz geldik!" dedim. İçeriden Aksel ve Oğuz'un sesi geliyordu. "Hoşgeldiniz," dedi Aksel. Aksel yatağında uzanmıştı. Oğuz sandelyeyi almış Aksel'in baş ucunda oturuyordu. Milan ile ben de armut pufa oturduk.

Yeşil ve ElaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin