BÖLÜM 34

34 4 21
                                    

~> Eva'dan

Uyandığımda bir odamdaydım. Benim otel odam ya da five'ın odası değildi. Peki neresiydi bura? Sesimi kullanmaya çalıştım ama ağrıdan yapamadım. O sırada başıma biri geldi. Klaus.

Klaus: Five yorgunluktan uyudu. O da burada.

Sesimi yeniden kullanmaya çalıştım. Ama yine olmadı.

Klaus: Sesini kullanma. En azından birkaç saatliğine.

Telekinezi gücümle yanda olan defteri ve kalemi aldım. Üzerine neredeyiz yazdım.

Klaus: Hastanedeyiz. Şimdi hemşireyi çağıracağım ve o senin çıkışını yazacak.

Kafamı salladım. Klaus Five'ı uyandırdı ve dışarı çıktı. Five o sırada yanıma gelmiş ve saçımı okşamaya başlamıştı. Hemşire içeri geldiğinde kontrollerim yapılmıştı. Çıkışım yazıldı ve ben ayağa kalktım.

Five: Ne zaman sesini kullanabilir?

Hemşire: İlk önce harflerle başlayın daha sonra kelimelere sonra cümlelere. Yavaş yavaş başlayın.

Azıcık su içtim. Daha sonra konuşmayı denedim.

Eva: Ne abarttınız ya sadece çizik. Hadi gidelim.

Hemşire bana oha Der gibi bakıyordu. O sırada bri dalga geldi. Mor bir renkteydi.

Eva: Oha noluyo lan.

Hepimiz birbirimize bakarken dalga geçti ve kadın yok oldu. Ben düşünmek için dudağımı ısırmaya başladım.

Five: kendi dudaklarını ısırma.

Eva: Dur bi-

Five: çok bencilsin. Bırak bunu senin için ben yapayım.

Ben donmuş kalmışken klaus ikimiz arasında gidip geliyordu. Five ise yüzünde yavşak sırıtması ile bize bakıyordu.

Eva: E-eh artık otele gidelim de ııı ben parayı ödeyeyim.

Five: Tek amacının o olduğuna emin misin güzelim?

Klaus: AILE VAR BURADA AİLE?!?!

Gülmeye başlamıştım. Five ve klaus odadan çıktıklarında üzerimi değiştirdim. Bende odadan çıktım. Çıkışa vardığımızda Five'ı durdurdular. Eline birkaç hap kutusu verdiler.

Hemşire: Bunları her öğünden sonra ve uyumadan önce içsin. İyi günler dilerim.

Eva: Onlar ne hapları?

Hemşire: Bir tanesi ağrı kesici. Bir diğeri derinin altında olan kasları güçlendiriyor. Diğerleride vitamin.

Teşekkür ettim ve dışarı çıktım. Klaus arabayı çalıştırdı ve otele doğru gitmeye başladık. Yanımda cüzdanım vardı. Otele vardığımızda bana bir tekerlekli sandalye getirmişlerdi.

Eva: Ağh gerek yoktu...

Görevli: Sağlığınız daha önemli. Sizi odanıza kadar bırakacağım.

Five kıskandığını belli eden bakışlar atmıştı. Çalışanın elinden tekerlekli sandalyeyi aldı.

Five: Sevgilimi ben götürürüm. Siz uğraşmayın. Değil mi sevgilim?

Kahkahalar atmaya başladım. Five ise bana "ben sana odada göstereceğim" bakışlarını atıyordu. Pansiyonun yanına geldik ve ben odaların parasını ödedim. Daha sonra Five beni odama çıkarmaya başladı. Odaya vardığımızda kapıyı açtı ve içeri girdik. Kendimi sanki cennete girmiş gibi yatağımın üzerine bıraktım.

Five: Yatağını özlemişsin?

Eva: Sana sarılıp seninle uyumak kadar değil. Şimdi gel yanıma.

Yüzümde sırıtmam vardı. Five üzerinde olan ceketi çıkardı ve yanıma uzandı. Kollarını açtığında ufak bir kediymiş gibi kollarının arasına girdim. Saçıma ufak buseler bırakırken aynı anda saçımın alt tutamları ile uğraşıyordu.

Başka ne ister ki insan?

(bakın bu sefer normal yerde bitti. Sövemezsiniz hıh.

Five: Az önce okurlarına trip mi attı o?

Eva: Let her cook.)

.
.
.
438 kelime

Yaralarımın Sahibi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin