BÖLÜM 1

111 12 2
                                    

                                                                    MAHZEN


Kara Büyü savaşından binlerce yıl sonra..


Kuzey Krallığı'na yakın gizli bir mahzen..

  Işıltılı beyaz elbiseli, sarışın, yeşil gözlü büyücü bir kız, mahzenin dar koridorlarında kendine yaptığı kanatları ile süzülen, ışık saçan ve oldukça hızlı el kadar küçük bir anka kuşu şeklinde fener ile yolunu aydınlatarak ilerliyordu. Arkasından gelen seslerden ürküp bir anda arkasına baktı ama bir şey göremeyince yoluna devam etti. Önüne etrafına ışık saçan bir güneş ve ışıkların arasında görünen elleri kılıç tutan asker motifli kapı çıktı ve yavaşça itmeye çalıştı. Gücü yetmeyince büyüsüne başvurdu, kapı bir anda açılıverdi. Kapıları açılan oda çok büyüktü ve etrafta birkaç değersiz eşya ve yanlarında insan iskeletleri bulunuyordu. İlk gelen değildi ama ilk çıkan kişi olmayı umut ediyordu. Hafiften korkmuş bir şekilde kapıdan içeriye küçük küçük adımlar atmaya başladı. İçeride odanın dört bir yanına dağılmış sarı renkli sihirli bir şekilde eski zamanlardan kalmasına rağmen yanan mumlar vardı. Büyücü kız kendi fenerini yanına çağırdı ve avucunun içinden tenine girdi. Biraz ilerledikten sonra gözünü birkaç iskeletin yanında küçük bir sandığın üzerinde duran altından yapılmış ve çok şık bir kolye aldı. Kolyenin yanına yavaşça yaklaştı, eline aldı, kalın altın zinciri tüm boynu saracak şekilde genişlerken ortasında anlayamadığı ama göz alıcı bir sembol bulunan kolyeyi bir tehlike olmadığına kanaat getirdikten sonra elleriyle boynuna astı. ''Elbisem ile beraber çok güzel oldu, çokta yakıştı bana''. dedi büyücü kız. Kafasını kaldırdığında odanın sonunda başka bir odaya açılan koridor ve duvarın hemen yanında eski bir masanın üzerinde duran bir harita gördü. Bu harita onun bu yolculuğa çıkma sebebiydi. ''Sonunda.. Sonunda buldum seni. Çok uğraştım ama değdi.'' kendi kendine konuşurken aniden bir ses duydu tavandan. Kafasını yukarı doğru kaldırdığında bir ipe bağlı kancanın tavana saplandığını gördü. Arkasını döndüğünde hemen hemen kendi yaşlarında bir esmer, saçları uzun yumuşak ve ince telli, üstünde kahverengi ceketli, ceketinin altında kapüşonlusu ve omzunun üstünden, boynunun arkasından dolandırdığı çantanın ipi ile duran genç erkeğin kancayı kullanarak havaya fırladığını ardından nesnelerin ve duvarların üstünden zıplayarak haritaya doğru koştuğunu gördü. ''Kusura bakmayın hanımefendi buradan elim boş dönemem, o her neyin haritası ise değerli bir şey olmalı ve benim olmalı.'' dedi genç adam.Büyücü kız hemen ardından haritaya doğru koşarak, ''Hayır aptal, onun ne olduğunu bilmiyorsun. Onu benim almam lazım.!'' Genç adam onu dinlemedi haritaya ulaşmak için adeta bir akrobat gibi oradan oraya zıplıyordu. Büyücü kız güçlerini kullanarak bir anda ışınlanır gibi hızlı bir hareketle masanın önüne vardı, elini tam haritaya uzattığında genç çocuk masanın üzerine atladı, haritayı aldı yuvarlanarak masadan zemine zıpladı. ''Bu haritada neyin nesiymiş?'' diyerek bakınıverirken büyücü kız hızla elini haritaya attı. ''O harita bana lazım çabuk ver onu.'' Genç adam ani bir refleksle haritayı geriye doğru kaçırdı. Büyücü kız masaya yüz üstü savruldu daha sonra doğruldu ve genç adama, '' Eğer onu hemen bana vermezsen senin derini kemiklerinden ayırırım.!!'' diyerek tehdit etti. Genç adam omzundaki tozları silkeleyerek ve hafiften ürkmüş bir şekilde, ''Owww güzel olduğunuz kadar gaddarsınız da büyücü hanım.'' diye cevap verirken kapıdan hırıltı sesleri gelmeye başladı. ''Eeee size bir şey demeyi unuttum büyücü hanım. Sanırım atlattığımı sandığım davetsiz misafirlerimiz var, arkanıza bakmanızı tavsiye ederim.'' diyerek aniden kaçmaya başladı. Büyücü kız arkasını döndüğünde 5 tane ayıyı andıran ağzından köpükler saçan ve kendisine doğru koşan kurtları gördü. Büyücü kız hemen genç adamın koştuğu yöne doğru koşmaya başladı. Büyücü kız koşarken genç adama bağırdı, ''Sen ne tür bir belasın? Önce haritayı aldın şimdide peşine dört beş tane yaratık takmışsın buraya getirmişsin.'' Genç adam büyük bir hızla koşarken elindeki küçük patlayıcı çantasından çıkartıp arkasına fırlattı ve ''Bu benim günlük rutinim, korkmayın büyücü hanım inanın bunlar benim atlattıklarımın arasında en şirin yaratıklardan olabilir.'' dediği anda arkada bir patlama oldu. Duvarlar çöktü kurtlar diğer tarafta kaldı, genç adam ellerini dizine koydu ve hızlıca nefes alıp vermeye başladı. Büyücü kız yanına geldi, ''Bugün bayaa bir yorucu geçti galiba sizin için?'' dedi. Genç adam, ''Evet bunlar ilk değildi.'' diyerek kahkaha atmaya başladı. Tam o sırada yıkılmış molozların ardından patırtı gelmeye başladı. Genç adam tam kaçmaya çalışırken büyücü kız onu yakasından tuttu ve ''O haritayı bana hemen şimdi vermezsen bu şirin yaratıkların bugünkü öğünü olursun.'' dedi. Genç adam karşısında ciddi ve bir o kadarda sinirli büyücü kıza baktı, daha sonra yıkılmaya yakın olan moloz yığınına baktı.


''Eeee şimdi konuşmasak mı bunları?''
 
''Sana hemen ver dedim.!!''
 
''O bulduğun kolyeyi verirsen ikimizde elimiz boş gitmiş olmayız. Değil mi?''
 
Büyücü kız memnuniyetsiz bir şekilde elini boynuna attı kolyeyi çıkardı ve uzattı. Genç adam kolyeyi aldı, elini çantasına attı kolyeyi koydu ve hızlı bir şekilde haritayı büyücü kıza verdi. ''Şimdi bırakabilir misin moloz yığını dağılmak üzere ve benim bu yaratıkların yemeği olma gibi bir niyetim yok.'' dedi.  

Büyücü kız tam bıraktığı anda moloz yığını dağıldı ve kurtlar kendilerine doğru oldukça saldırgan bir şekilde koşmaya başladı. Genç adam elindeki kancayı tavana fırlatarak açık gördüğü küçük geçide doğru bir anda kendisini fırlattı. Yukarı çıkıp aşağıya baktı ve büyücü kıza, ''Nasip olursa sonra görüşmek üzere, kendine iyi bak.'' diyerek oradan uzaklaştı. Büyücü kız ise büyüsünü kullanarak bir yandan kurtları haklıyordu diğer yandan kendisine çıkacak bir yol arıyordu. Aradan bir süre sonra kendisini zar zor dışarı atan büyücü yorgunluktan dizlerinin üstüne çöktü ve çantasından çıkardığı suya sarıldı. Suyunu içtikten sonra hızlıca haritayı yere koydu, ardından hızlıca açtı. ''Evet sonunda seni buldum.'' derken yüzünde çok büyük bir şaşkınlık ifadesi oluştu. Haritaya baktığında Kuzey Krallığı'nın şehir planlamasını gördü. İlk başta ne olduğunu anlamadı ama anladıktan sonra kızgın bir şekilde haritayı yumruklarken, ''Senii, seniii adi pislik. Beni kandırdın. Bu haritayı sana yedireceğiiimmm!!'' diyerek haykırdı...

HAYALET KASABAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin