Ciyes, karanlık ormanın içinde sessizce yürüyordu. Yol boyunca Lira'ya fazlasıyla sinirliydi. Onunla birlikte olmak zorundaydı, ama içindeki öfke giderek büyüyordu. Lira'nın sürekli olarak tehlikeli durumlar yaratması, Ciyes'i deli ediyordu. Bir dostunu bile kaybetmişti bu yüzden.
Tapınağın önüne varıldığında, Ciyes bir kapı bekliyordu. Ancak gözleriyle göremediği bir şey vardı. Astro, yanına yaklaşıp sessizce, "Belki de asıl kapıdan bahsediyordur," dedi. Ciyes, Astro'nun sözlerini düşündü. Belki de tapınak içinde başka bir geçit vardı.
Lira ise dayanamadı ve Ciyes'e dönerek, "Devam mı edeceksin bu tavırlara? Bıktım artık," dedi.
Ciyes, ona soğuk bir bakış attı. "Seni yanımda istemiyorum. Tamamen zararsın. Senin yüzünden bir dostumu kaybettim. Anlamıyor musun?" dedi.
Lira bu duruma çok alındı. Gözleri dolu dolu, "O zaman bu yolda sana bensiz başarılar dilerim," dedi. "Umarım taşı alıp sağ salim çıkarsınız. Şu krallıkları kurtardıktan sonra emin ol, yüzümü dahi görmeyeceksin."
Ciyes, Lira'nın ağlayarak uzaklaştığını izledi. İçinde karmaşık duygular vardı. Hem öfke hem de pişmanlık. Bu yolculukta neyle karşılaşacakları bilinmezdi, ama artık Lira yoktu. Güneş Taşı'nın mirası onun omuzlarındaydı ve bu yolda ilerlemek zorundaydı.
Ciyes, Astro ve Merinda tapınağın kapısından içeri adım attılar. İlk bakışta, içerisi karanlık ve sessizdi. Yüksek tavanlı bir salonun ortasında duruyorlardı. Duvarlarda eski yazıtlar ve semboller vardı, ancak anlamlarını çözmek için daha fazla bilgiye ihtiyaçları vardı.
Astro, elindeki meşaleyi yavaşça salladı. Işık, salonun köşelerine doğru yayıldı. Mermer sütunlar, tavanı destekliyordu ve her biri farklı bir hayvan figürüyle süslenmişti. Ciyes, bu tapınağın binlerce yıl önce inşa edildiğini düşündü. Güneş Taşı'nın sırrını çözmek için buradaydılar.
Merinda, dikkatle zemini inceledi. Taş döşemeler arasında tuhaf desenler fark etti. "Bu bir tuzak olabilir," dedi. "Dikkatli olmalıyız."
Astro, gözleriyle tavanı taradı. "Belki de bu semboller bize bir ipucu verir," dedi. "Bir anlamı olmalı."
Ciyes, duvarlardaki yazıtlara yaklaştı. Eski bir dilde yazılmışlardı ve anlamını çözmek için zaman harcaması gerekecekti. "Bu tapınak, Güneş Taşı'nın koruyucusu tarafından inşa edilmiş olmalı," dedi. "Ancak neden bu kadar karmaşık bir yapı?"
Tam o sırada, zeminin altından hafif bir tıkırtı sesi geldi. Ciyes, hızla geri çekildi. Taş döşemelerin arasından ince bir çatlak açıldı ve altından sivri uçlu bir demir çıkıverdi. Tuzak!
Merinda, hızla yana atladı. "Bu tuzağı atlattık," dedi. "Ama daha fazlası olabilir."
Astro, tavana doğru işaret etti. "Bakın, sembollerin bir kısmı parlıyor gibi görünüyor. Belki de doğru kombinasyonu bulmalıyız."
Ciyes, sembolleri inceledi. "Eğer yanlış bir şey yaparsak, bu tapınak bizi yutabilir," dedi. "Ama Güneş Taşı'nın gücüne ulaşmak için risk almamız gerekecek."
Merinda, tapınağın içindeki sembollerin anlamlarını çözmek için dikkatlice etrafa baktı. Eski yazıtları inceledi ve içlerinde gizli bir düzen olduğunu sezinledi. Ciyes ve Astro, onun yanına yaklaştılar, gözleri merakla ona çevrili.
"Bu semboller," dedi Merinda, "sadece dekoratif değil. Her biri bir elementi temsil ediyor gibi görünüyor: toprak, su, hava ve ateş."
Ciyes kaşlarını çattı. "Peki, bu elementlerle ne yapmalıyız?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALET KASABA
Fantasia(Yenilendi ve daha kapsamlı hale getirildi) 9 krallık.. Büyük bir savaş ve kara büyü.. Geçmişte kara büyüye verilen savaşı kazanan bütün diyarın orduları şimdi tekrardan aynı tehlikenin içerisinde. Tek yol Güneş Taşı'nı kullanmak. Kahramanımız Ciyes...