Ciyes, Merinda ve komutan QDR, Gölge Geçidi'ne doğru yola çıkmışlardı. Atın sırtında ilerlerken, rüzgar saçlarını savuruyordu.
Ciyes, gözlerini uzaklara dikip düşüncelere daldı.
Ciyes, "Bu yolculuk, karanlık güçlere karşı savaşmak için önemli. Bütün diyarın kaderi, bizim ellerimizde."
Merinda, "Evet, Ciyes. Ama bu yolculukta birçok sınavla karşılaşacağız. Gölge Geçidi gibi."
Komutan QDR, "Gölge Geçidi, eski zamanlardan beri korkunç bir üne sahip. Anlatılanlara göre, burası dünyalar arasındaki ince çizgide yer alıyor ve karanlık varlıkların geçiş yaptığı bir kapı."
Ciyes, "Doğru. İşte bu yüzden bu yolculukta birlik olmalıyız. Birbirimize güvenmeliyiz."
Muhafızlar sessizce ilerliyorlardı. Ciyes, Merinda ve komutan QDR, aralarında normal bir şekilde sohbet ediyorlardı. Ancak içlerinden biri, karanlık büyünün gerçek gücünü biliyordu.
Öğlene doğru sıcak güneşin altında Gölge Geçidi'ne vardılar. Gölge Geçidi, eski zamanlardan beri kötü şöhretliydi. Anlatılanlara göre, burası dünyalar arasındaki ince çizgide yer alıyor ve karanlık varlıkların geçiş yaptığı bir kapıydı. Yolcular, geçidin başında durakladılar, önlerinde uzanan karanlık koridora bakarak tereddüt ettiler.
Ciyes, "Bu geçit, efsanelerde anlatıldığı kadar korkunç mu acaba?"
Merinda, "Efsaneler her zaman bir gerçek payı taşır, Ciyes. Ama korkumuz, düşmanımızdan daha tehlikeli olabilir."
Komutan QDR, "Haklısın Merinda. Korku, bizim en büyük düşmanımız. Ancak birlikte, bu karanlığı da yenebiliriz."
Muhafızlardan biri, geçidin ağzında titreyen bir ışık fark etti ve dikkatle yaklaştı. Işığın kaynağı üstünde altın ve değerli taşlar bulunan bir pusulaydı. Üstünde bir ibre vardı ve birden bire hızlıca dönmeye başladı. Muhafız birden irkildi ve elinden düşürmek üzere iken Merinda, hızlı bir hamle ile onu muhafızın elinden aldı.
Merinda, "Bu 'Kaderin Pusulası'. Bunu bulduğumuza inanamıyorum."
Ciyes, "O da nedir?"
Komutan QDR, "Yoksa şu efsanelerde anlatılan yanındaki kişinin geleceğini gösteren pusula mı?"
Merinda, "Evet. Kaderimizi gösterecek olan pusulayı bulduk."Ciyes, "Nasıl yani şimdi Kara Büyücü'yü yenip yenemeyeceğimizi görebilecek miyiz?"
Merinda, "Hayır. Sadece kişinin geleceğini görüyorsun bununla. Hatta hemen şimdi sana bakayım."
Merinda, pusulayı eline aldı ve ibresi dönmeye başladı. Gördüğü şey karşısında yüreği sıkıştı; korkuyla dolu gözlerini Ciyes'ten kaçırdı.
Ciyes, "Ne gördün Merinda? Geleceğim nasıl?"
Merinda, "Ah, Ciyes... Pusula, senin çok büyük bir savaşçı olacağını gösteriyor. Ve... ve senin yüreğin, karanlığa karşı aydınlığın sembolü olacak."
Ciyes, Merinda'nın sesindeki titremeyi fark etti ve şüphelenmeye başladı.
Ciyes, "Merinda, senin sesinde bir endişe var. Gerçekten her şey yolunda mı?"
Merinda, "Evet, Ciyes. Endişelenme. Biz birlikteyken, hiçbir şey bizi yolumuzdan alıkoyamaz."
Ciyes, Merinda'nın sözlerine güvenmek istese de, içinde bir şüphe kalmıştı. Kaderin Pusulası'nın gösterdiği gelecek, acaba neydi? Merinda'nın korkusu, Ciyes'in kendi kaderi hakkında daha fazla düşünmesine neden oldu. Ciyes, pusulayı Merinda'nın elinden aldı ve bakınmaya başladı.
Ciyes, "Merinda, bu pusulayı nasıl kullanacağım?"
Merinda, "Pusulaya bak ve kalbinle düşün. Geleceği görmek istediğin bir soru sor. Pusula, sana gerçeği gösterecektir."
Ciyes, pusulaya baktı ve kalbindeki soruyu düşündü. Birden, pusula bulanıklaştı ve görüntüler belirdi. Kara büyücünün orduları, savaş alanında ilerliyordu ve Merinda en ön saflarda Ciyes ile birlikte savaşıyordu. Merinda büyü güçlerinde iyice ustalaşmıştı. Gözleri kararlılıkla düşmanın yönüne bakıyordu. Kılıcı elinde parlıyordu ve arkadaşlarına cesaret veriyordu. Ancak yüzündeki ifade, içindeki korkuyu gizlemeye yetmiyordu. Ciyes bu görüntüyü dikkatle izledi.Ciyes, "Merinda, senin geleceğini gördüm. Savaşta olacaksın ve büyük bir rol üstleneceksin."
Merinda, Ciyes'e baktı ve gülümsedi. "Bunu biliyordum. Ama korktuğumu belli etmemeye çalışıyorum."
Ciyes, "Korkma, dostum. Sen güçlüsün ve yanındayım. Birlikte bu savaşı kazanacağız."
Merinda'nın gözleri hala endişeliydi, ama Ciyes'in sözleri ona cesaret verdi. İkisi de sessizce pusulaya baktılar.
Komutan QDR, sessizce onları izliyordu. O da pusulaya baktı ve derin bir nefes aldı.
Komutan QDR, "Bu pusula, sadece geleceği değil, aynı zamanda bizim kararlılığımızı ve birliğimizi de gösteriyor. Ciyes, Merinda, sizin korkularınızı hissedebiliyorum. Ama unutmayın, biz bir aileyiz ve birlikte her türlü zorluğun üstesinden gelebiliriz."
Grup, komutanın sözleriyle güç buldu ve yollarına devam ettiler. Kaderin Pusulası'nın gösterdiği gelecek ne olursa olsun, onların birliği ve kararlılığı, karanlık güçlere karşı en büyük silahlarıydı.GÖLGE GEÇİDİ'NİN MUHAFIZI
Ciyes, Merinda, komutan QDR ve iki muhafız, Gölge Geçidi'nin karanlık kapısına yaklaştıklarında, bir sessizlik içinde durdular. Kapının önünde, zamanın ve mekanın ötesinde bir varlık gibi duran Gölge Geçidi'nin Muhafızı, onları bekliyordu. Muhafızın yüzü, gizemli bir maskeyle örtülüydü ve elindeki eski asa, geçmiş çağların bilgeliğini taşıyor gibiydi.
Muhafız, derin ve yankılanan bir sesle soru sordu: "Kimdir bu cesaret edip de Gölge Geçidi'nden geçmeye çalışanlar?"
Komutan QDR, kendinden emin bir adımla ileri çıktı ve cevap verdi: "Biz, Kuzey Krallığı'nın savaşçılarıyız. Gehenna Krallığı'na, kara büyünün ordularına karşı bir olma çağrısı için gidiyoruz. Bizleri engellemeye gücün yetmez."
Muhafız, asasını yere vurdu ve bir dizi karmaşık işaret çizdi. Aniden, geçidin içinden karanlık bir sis yükselmeye başladı. Sis, şekiller almaya başladı ve kısa sürede korkunç yaratıklara dönüştü. Yaratıklar, savaşçıların en derin korkularını yansıtan illüzyonlardı ve her biri, savaşçıların geçmişteki savaşlarda karşılaştıkları düşmanları andırıyordu.
Merinda, savaşçıları topladı ve fısıldadı: "Bu yaratıklar, bizim korkularımızdan besleniyor. Onlarla savaşarak onları güçlendiriyoruz. Gerçek düşmanımızı görmeli ve ona karşı koymalıyız."
Ciyes, Merinda'nın sözlerini dinledi ve etrafına baktı. Gerçek düşmanın, korkularının ötesinde olduğunu anladı ve savaşçılara seslendi: "Kılıçlarınızı bırakın! Bu yaratıklar, bizim korkularımızın yansımalarından başka bir şey değil. Onları yok etmek için korkularımızla yüzleşmeliyiz."
Savaşçılar, Ciyes'in sözlerine kulak verdiler ve silahlarını indirdiler. Yaratıklar, onların korkusuz duruşları karşısında güçlerini yitirdi ve sisin içinde eriyip kayboldu. Gölge Geçidi'nin Muhafızı, onların cesaretini ve bilgeliğini takdir ederek, geçitlerini açtı ve onlara şöyle dedi: "Cesaretiniz ve birliğiniz, sizi bu karanlık yolculukta koruyacak. İlerleyin, Kuzey Krallığı'nın kahramanları."
Ciyes, Merinda ve komutan QDR yanlarında ki iki muhafız ile teşekkür ederek geçidin içine adım attılar. Arkalarında, Gölge Geçidi'nin Muhafızı, onların her adımını izliyordu. Bu engeli aşmışlardı, ama Gehenna Krallığı'na varmadan önce daha birçok sınavları olacaktı. Ancak onların cesareti ve birliği, en karanlık zamanlarda bile ışık saçmaya devam edecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYALET KASABA
Fantasia(Yenilendi ve daha kapsamlı hale getirildi) 9 krallık.. Büyük bir savaş ve kara büyü.. Geçmişte kara büyüye verilen savaşı kazanan bütün diyarın orduları şimdi tekrardan aynı tehlikenin içerisinde. Tek yol Güneş Taşı'nı kullanmak. Kahramanımız Ciyes...