Herkese merhabalarr, uzun bir aradan sonra tekrar bölüm atıyorum. Bölümler geç geliyor diye kitabı bırakanlar olmuş. Arkadaşlar bölüm atma hevesimi kaçıran şeyler olduğunu söylemiştim. Örneğin okunma ve oy, okunmalar çok düştü, oy deseniz yok denecek kadar az. Ama kitabı yazma hevesi veren şeyler de var. Mesela siz, bu kitabı devam ettiriyorsam sizin için. Ben demiştim en başında bir kişi bile okusa bu kitabı devam ettiririm, bırakmam diye. Ama sizde beni anlayın, bölümler gecikebilir. Bende istemem geciksin ama bazen yetiştiremiyorum. Yetiştirmek için baştan sağma bir bölüm de yazmak istemiyorum. En iyisini yazmaya çalışıyorum, beklediğınize değsin istiyorum.
Herneyse çokk güzel bir bölüm olduğunu düşündüğüm bir bölüm hazırladım. Ve uzun bir bölümm. Yavaş yavaş okuyunn. LÜTFEN OY VERMEYİ UNUTMAYINN. Keyifli okumalaarr.
Sabah olduğunda en erken benim kalktığımı bilerek aşağı indim. Bilgisayar odama inecekken salonda oturanları görmüştüm.
Salona ilerlediğimde hepsi yerden kafalarını kaldırıp bana baktılar ardından tekrar yere eğdiler.
Bir tek Alkın gözlerimin içine bakıyordu, ben de onun gözlerinin içine baktım.
Bir şey demeyeceklerini düşünerek salondan çıkacaktım ki Kayra konuştu.
"Biz senden özür dilemek istiyoruz".
"Oo vicdan muhasebesi bitmiş anladığım kadarıyla, tebrik ederim sizinki kısa sürdü" deyip tekrar salondan çıkmaya yeltendim.
Barlas "Elina dalga geçmiyoruz, gerçekten pişman olduk dediklerimize ve davranışlarımıza, seni tanımadan dinlemeden yargılamamız gerekirdi. Özür dileriz" dediğinde kaşlarımı alayla çatarak tekrar onlara döndüm.
"Size bir kaç bir şey anlattım diye beni tanıdığınızı mı sanıyorsunuz? Sizin basit özrünüzün benim nezdimde hiçbir önemi yok. Özrü hakedecek o kadar çok şey yaşadım ki sizin özrünüz beni paklamaz. Hiçbiriniz umrumda değilsiniz".
Salondan çıktığımda peşimden kuyruğum da geliyordu. Kim? Tabii ki Alkın.
"Ne var Alkın?"
"Bir şey yok"
"Gelme o zaman peşimden"
"Plan yapmayacak mıyız?"
"Plan yapacağım" diyerek düzelttim. "Sen bu işte yoksun" deyip bilgisayar odasına girdim. Tam kapıyı kapatacakken kapıyı tutup "senin olduğun her işte ben de varım" dedi.
Onu kendi hâline bırakıp odanın içine ilerledim. "Hayatımı bir kere kurtardın, teşekkür ettim ve bitti. Artık işimden uzak dur".
Bir anda beklemediğim bir cümle geldi. "Sen işinden değil senden uzak durayım istiyorsun" dediğinde gözlerine baktım. Evet benden uzak durmalıydı.
"Dur Alkın, benden de işimden de uzak dur. Neden durmuyorsun ki? Neden sürekli dibimdesin?!" Sesim yükselmeye başlamıştı.
Tek kelime etmeden yüzüme bakıyordu. Bende o cümleleri kurdum.
"Bana aşık olma Alkın. Ben bir zehirim, zehirden panzehir olmaz" dediğimde sesim alçalmıştı. Alkın gözlerime bakıp yutkundu.
"Sana aşık olduğumu nereden çıkardın. Ben yıllar önce kurtardığım kız çocuğunu korumak istedim. Başka şeylere yorma".
"O kız çocuğu bir canavar olmuş, koruyamamışsın. Kimse koruyamamış".
"Bende o kız çocuğunu o canavardan korurum o zaman".
"İstemiyorum seni, kimseyi istemiyorum ihtiyacım yok. Benden uzak dur sadece, kardeşlerini de al ve git. Kara Mamba olduğumda da tektim şimdi de tek devam edebilirim".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BÜYÜK TAKİP
Teen FictionNabzını kontrol ettiğim cesetin yanından kalktım. Birkaç dakika akan kanı izledim, vicdanım sızlıyor muydu? Hayır, asla. Yine sızlamıyordu. Ne yazık ki alışmıştım, ben bunu yapmak için eğitilmiştim. Elimdeki silahtan parmak izlerimi sildim, silahı...