2. Takip

520 24 22
                                    

Merhabalar ben geldim, yeni bir bölümle geldim. Geçen bölüm söylemeyi unuttum bu kitapta cinayet sahneleri olacak, rahatsız olanlar o kısımları atlayabilir.
İyi okumalarr.

Üstümüzü giyinip makyajlarımızı yapıyorduk. Gideceğimiz yer nezih, lüks bir lokantaydı. Benim kıyafetim siyah, kısa, dar, tek kollu bir elbise. Deran' ın kıyafeti gece mavisi renkli, etek kısmı pileli, karpuz kol mini bir elbise. Ilım' ın üzerinde de kırmızı, sıfır kol, mini bir elbise vardı.

Çekmeceyi açıp küpemi çıkardım, o sırada Nevra çapkın erkekler gibi yatağa uzanmış bizi süzerken "of of hatunlara bak be bir içim su" deyince gülmeye başladık.

Deran "şu kızın yürüdüğü kadar hiçbir erkek yürümedi bana".

"Tabi kızım ben yeterim hepinize, hepinize yürürüm merak etmeyin siz".

"Kızım bir git kısmetimi kapatıyorsun ya".

"Tamam hadi çok konuşmayın, geç kalacağız" deyip çantamı aldım. Son kez tembihlemeyi yaptım, "Nevra küpemdeki mikrofon sayesinde seninle iletişim kuracağım, kameralardan her ihtimale karşı bizi izliyor ol."

"Tamam o iş bende" dediğinde kapıya çıktık. Arabaya ilerledik şoför koltuğuna geçtim, yanıma Deran arkaya ise Ilım oturdu.

Deran "Biz tam olarak ne yapmaya gidiyoruz?" dedi bana dönerek.

"Sadece gözlem yapacağız."

"Ya anlarsa bizim katil olduğumuzu?" diyerek kollarını iki ön koltuğa koyup eğildi Ilım.

"Siz katil değilsiniz, katil olan benim" dedim ciddileşerek. Sessizlik oluştu, varana kadar konuşmadık.

Vardığımızda arabadan indik, normal müşteri gibi arabayı valeye verdim, önde ben olmak üzere içeri girdik. Sahte isimle ayırttığım masaya geçip oturduk. Elimi çeneme yaslayıp Deran ve Ilımla konuşur gibi Nevra ile konuşmaya başladım.

"Hedefimizi görebiliyor musun?"

Nevra mikrofondan "paşamız patron odasında kadrosuyla oturuyor" dedi rahatça.

"Güzel, izlemeye devam et" dedikten sonra garsonu çağırıp, siparişleri verdik.

Yemeklerimizi yemeye başladığımızda bir adamın oturduğu masadan kalkıp yanımıza geldiğini gördüm.

"Güzel hanımefendiler masanıza oturmak istiyorum" deyip cevap beklemeden sandalyesini çekip oturdu. Ilımın yanına oturduğunda Ilım tedirgin olmaya başlamıştı.

Adam Ilımın omzuna dokunup "Merhaba hanımefendi isminiz nedir?" deyip pis bir gülüş sergiledi. Sinir katsayım arttığında masaya doğru eğilip adama "o elini hemen çek kızdan" derken adam beni fazla tınlamadı. Şansını fazla zorladığının farkında değildi.

Daha da sinirleniyordum ve benim sinirimin artması onun ömrünü azaltıyordu. Ilım'ın kriz geçirmesine çok az kalmıştı. Yumuşak davranmaya çalışıyordum ve bu şu an benim için çok zordu.

Geriye yaslanıp gülümseyerek "Bakın eğer şimdi bu masadan kalkmazsanız sizi şikayet edip buradan attıracağım, hatta tacizden şikayetçi olacağım" dedim tehditkar bir şekilde. Adam bir süre bana bakdıktan sonra masadan kalkmaya karar verdi. Bir şey olduğu anlaşılmasın diye "Çok kibarsınız, teşekkürler" deyip gülümsedim adam bana yine bakıp masasına geçti. "Ilım su iç" Ilım suyu içip belli etmemeye çalışarak derin nefesler aldı. Kendine gelmişti yemeklerimizi yerken çaktırmadan adamı gözetliyordum.

Mikrofondan Nevra' nın sesi geldi "Oraya geliyorlar".

"Tamam" Deran ve Ilım' a dönüp "Geliyorlar" dedim. Yemeğimizi yiyorduk, geldiklerini hissettim. Bekliyorlardı, muhtemelen içeriye bakıyorlardı.

Üzerimde bir çift göz hissettim, kulaklılktan "Elina Alkın o tarafa bakıyor" dedi. Biliyordum mimik oynatmadan yemeğimi yemeye devam ettim. Nevra kulaklıktan "gittiler" dedikten birkaç dakika sonra masamıza gelen adam hesap istemeden masadan kalktı, büyük ihtimalle tuvalete gidiyordu.

2 dakika sonra bende peşinden, kızlara lavaboya gideceğimi söylerek masadan kalktım. "Nevra görüntümü masada bırak" deyip tuvaletlerin olduğu yere ilerledim. Bizim bilgisayarlarımız doğrudan dünya panaromasına bağlı olduğu için kolaylıkla kameralara erişebilir, görüntümü silebilirdi. Mikrofonun Nevraya giden ses kısmını kapattım, şu an sadece ben Nevrayı duyabilecektim. Erkekler tuvaletinin önüne gelip içeri kimsenin girmemesi için 'ARIZALIDIR' yazan kartı aldım ve adamın girdiği tuvaletin kapısına asıp içeri girdim.

İçeri girdiğimde adam elini yıkıyordu. Beni görüp "yanlış geldin herhalde" derken sırıttı.

"Ben doğru yerdeyim" diyerek bende sırıttım.

"Ne diyorsun sen? Burası erkekler tuvaleti" derken kaşlarını çattı.

"Ben tuvalete gelmedim, senin için geldim" deyip yavaşça arkasına geçtim.

Hoşuna gitmişti pis pis sırıtarak "benim için mi? Ne yapmak istiyorsun?" derken zevk alıyor görünüyordu.

Yavaşça elbisemin etek kısmını yukarı kaldırdım, aynadan beni sırıtarak izliyordu. Arkadan adamın boğazına kolumu sarıp bacağımdan çıkardığım bıçağı boğazına yasladım. Aynada ikimizde görünüyorduk, dudaklarımı büzüp "ne yapmak istiyorum biliyor musun? Seni öldürmek istiyorum" deyip gülümsedim. Ne olduğunu yeni kavramaya başlamıştı. Adamı yere ittirdim, düşüp geri geri gitmeye başladı.

Ona doğru yaklaşıp "Benim kızıma dokunmaya cürret ettin" dedim ve sağ elini tuttum. Bana korkarak bakıyordu, hareket etmeye cesareti yoktu bir elimi ağzına kapatıp diğer elimle parmaklarını geri çevirdim. Parmaklarını kırmıştım, bağırmaya çalıştı ama elimi ağzına sıkı kapatmıştım. Çırpındı, bir elini bırakıp bıçağı boğazına götürdüm. Suratımı uzaklaştırdım, surattan kan lekesi zor çıkardı. "Geber orospu çocuğu"deyip boğazındaki bıçağı harekete geçirdim. Akan kanı izleyip öldüğüne emin olduktan sonra bıçağımı temizleyip yerine koydum. Fazla vaktim kalmamıştı, hızlıca ellerimi yıkadım ve elbisemi kontrol edip lavabodan çıktım.

Mikrofonu etkin hale getirdim.
"Nevra görüntülerimi sil". Masaya geri gelip, oturdum. "Kızlar yemekler nasıl? Beğendiniz mi?" diye sordum.

Ilım "ben beğendim, güzel" dedi gülümseyerek.

Deran "eh idare eder" diyerek geçiştirdi.

Dikkat çekmemek için beklemiştim, 23 dk sonra birkaç müşteri kalkmaya başladı. Artık kalkabilirdik, "hadi hesabı isteyip kalkalım". Garsondan hesabı isteyip masadan kalktık.

Nevra "Alkın oraya geliyor" dedi. Çıkışa doğru yürüyorduk, o ise bize doğru geliyordu. Göz göze geldik, açık kahve gözleri beni buldu. Birbirimize yaklaşmıştık, birbirimize yürüyorduk. Çok yakınlaştığımızda ben onun o da benim solumdan geçerken omuzlarımız birbirine değerek geçti. Arkamı dönüp bakmadım, o da bakmadı.

Valeden anahtarı alıp, kızlarla arabaya ilerledik. Arabaya bindiğimizde Alkın da dışarıya çıkmış sigarasını yakıyordu. Elimi direksiyona koyup gitmeden önce kafamı kaldırıp Alkın' ın olduğu yöne baktım. Bana bakıyordu, 5 dakika içindeki 2. göz göze gelişimiz olmuştu. Gözlerimi dikmiş ona bakıyordum, parmaklarının arasındaki sigarayı dudaklarından çekip ağzındaki dumanı üflerken odaklanmış bir şekilde bana bakıyordu.

Beni biliyordu, takip edildiğinin farkındaydı. Bir atakta bulunmadığına göre bekliyordu. Neyi bekliyordu, benden bir atak mı? Bende bekliyordum, ama ondan bir atak değil doğru zamanı bekliyordum. Doğru zaman geldiğinde görevimi yerine getirmeyi bekliyordum. Bir oyuna başladık, ölümcül bir oyun, büyük bir takip. Kazanan taraf hayatta kalacak, vicdan ve merhamet yok.

Kazanan ben olacaktım, ben her zaman kazanırdım.

Evet bir bölümün daha sonuna geldik.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Daha 2. bölümdeyiz ama kitabın gidişatı hakkında yorumlarınızı bilmek isterim. Lütfen yorum yapıp oylamayı unutmayın. Yorum ve fikirleriniz benim için önemli. Kendinize iyi bakın, bir dahaki bölümde görüşmek üzere.

BÜYÜK TAKİPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin