Büyük, eski ama görkemli görünen bir binanın önüne geldik. Beni getireceği o 'güzel' yer burası mıydı?
Nisaya baktığımda bana gülümseyip dışarı çıktı. Ben de çıktığımda yanına gittim ve elimle kolunu kavradım. Bana bakmayıp gülümseyerek binaya doğru ilerlediğinde, ben de önüme döndüm ve onunla beraber ilerledim.Büyük ,siyah kapıyı açtığında bizi kocaman bir kütüphane karşıladı. Duvarlar tamamen raflarla,içlerinde binlerce kitaplarla duruyordu. Geniş Salonda vır sürü raf da vardı. Nisadan uzaklaşıp biraz ileri gittiğimde ağzım açık bir şekilde etrafı izlemeye başladım. Arkamı dönüp Nisaya bir şeyler diyecekken Nisanın gittiğini gördüm. Etrafıma bakındım ama hiç bir yerde göremedim.
Eminim gelir beni bulur diyip büyük rafların yanına ilerledim. Parmaklarımı kitapların üzerinde gezdirirken gözlerimi kapatıp derince bir nefes aldım. Büyük kütüphaneler çok güzel kokuyordu. Bunu sadece gerçek kütüphane gürmeleri bilir. Yanımda hissettiğim bedenle kafamı yanıma çevirdim.
Nisa elinde bir kitapla, bana gülümseyerek geliyordu. Yanımda durduğunda " hanımefendi size bu kitabı çok tavsiye ederim. İki kadının muazzam ve garip aşkını anlatıyor. Bir kadın çok güzel ve mükemmelken,diğeri kombin ve para düşkünü ama onun da hakkını yememek lazım ne kadar güzel olsada bir o kadar da şımarık"
Beni tanımıyor gibi yapıp kitabı anlatırken ona hayretle bakıyordum. O bahsettigi şımarık bendim öyle mi!
"Demek şımarık ha? Bence diğer Kadın her ne kadar güzel olsada 'çok bilmiş' ve kendini 'beğenmiş'""Öyle mi?" Bir kaşını kaldırıp gülümseyerek sorduğu soruyla, ona alttan bakarken, onaylarcasına kafamı salladım. 'Demek öyle ' diyip mırıldanırken, bir adım atıp bana yaklaştı. Onun bana yaklaşmasıyla bende geriye gittim. Şuan inadına gıcıklaşasım vardı. Bana tekrar yaklaştığında tekrar geriye kaçtım.
Hızlıca bir kaç adım atıp beni kollarımdan tuttu ve rafla arasına aldı. Onun ani haraketiyle ona afallamış bir şekilde bakarken, o bana ukala bir şekilde bakıyordu.
"Ama o 'kendini beğenmiş' kadın kızı çok seviyormuş" diye fısıldadığında iki elini rafa yaslamış, bedenlerimizin arasındaki mesafeyi iyice azaltmıştı.Ortamı hiç bozmayıp yüzlerimizi iyice yakınlaştırdım. Nefeslerimiz birbirine karışırken, gözlerimi gözlerinden çekmeyip konuşmaya başladım. "O kadının kütüphane fantezisi olduğunu bilmiyordum" Dediğimde kocaman bir gülümseme ile kollarını belime sardı ve sırtımı raftan ayırıp kendisine çekti. Ben de kollarımı boynuna doladım. Kafasını kulağıma hizalayıp,
'O kadının hakkında bilmediğin daha çok şey var' diye fısıldadı.
Karnımdaki karıncalanma ile alt dudağımı dişlerimin arasına aldım.
'Öğret de bileyim o zaman' diye fısıldadığımda beni iyice kendisine çekip 'memnuniyetle' dedi.Artık kütüphanede de vermedim demem artık. Dudaklarımız birleştiğinde, hissettiğim yoğunluk ile hafifçe mırıldandım. Nisa beni kendisine daha çok çekip, dudaklarını araladığında geri çekildim. Burda durmamız gerekiyordu. Sonuçta kütüphanedeydik ve ortam çok sessizdi. Milletin inlememi duymasını istemiyordum.
O bana istekle bakarken, ben ona ayıplarını bakışlar atıyordum.
"Nisa! kütüphanedeyiz. Hem ben burayı sevdim. Gerçekten gezmek istiyorum. Kitap okumayı seviyorum biliyorsun. Hadi beraber kitap okuyalım" ben ona bunları söylerken O dudaklarını birbirine bastırmış, garip bakışlar atıyordu. Hala öpüşme yarım kaldığı için sinirlerinin bozuk olduğunu biliyordum. Ama kitap okumak istiyorum kardeşim. Sürekli yiyişemeyiz. Okuyacaz büyük adam olucaz.Bana bakarken derince bir nefes verdi ve hiç konuşmadan kafasıyla onayladı. Ona gülümserken, ayak uçlarımda yükseldim ve yanaklarından öptüm. O bana hafif bir tebessümle bakarken ondan ayrıldım. Hemen farklı rafların arasına gittim. Elimi şiir kitaplarının arasında gezdirirken siyah bir kitabın üstünde durdum. Elime aldığımda başlığı dikkatimi çekti
'Bu Defa Prenses Kendini Kurtarıyor'Kitaba bakıp düşünmeye başladım. Kitaba bakıp ne düşündüğümü bilmiyordum. Sadece boş boş bakıp düşünüyordum. Kitab beni çok çektiği için okumak için yanıma aldım.
Belki yaklaşık kırk beş dakika rafların arasında bir sürü kitaba baktım. Kiminin bir kaç sayfasını okudum, kimini sonra okurum diyip isimlerini hafızama kaydettim. Kitaplara o kadar çok dalmışım ki Nisayı tamamen unutmuştum. Sahi neredeydi bu ya? Onu bulmak için gezinmeye başladığımda bir kızın onunla konuştuğunu gördüm. Kaşlarım havalanmaya başladığında onları uzaktan izlemeye başladım. Nisa hiç konuşmuyor, o kız hiç susmuyordu. Bu görüntüyle Kaşlarımı çattım.
Yanlarına gittiğimde kızın elindeki kitabı anlattığını fark ettim.
"İşte en son adam bütün parfümü üstüne döküyor. Oradaki halk da onu yiyor. Ama yemesinin sebebini anladın değil mi? Parfüm o kadar güzel ki insanın içinde açlık oluşturuyor ya da Şevhet. Onlar da buna karşı koyamıyorlar.""Hmmm sonu ilginçmiş hangi kitap o?
Kıza sorduğum soruyla kız anlık irkilsede bana baktı. Nisa beni çoktan fark etmişti. O şuan çok ciddi görünüyordu. Kollarını göğsünde birleştirmiş kıza hayvan gibi odaklanmıştı. Bu detay çok sinirimi bozsa da bir şey dememiştim.
"Şey 'Koku' kitabın adı "
Onu mırıldanarak onayladığımda Nisaya baktım. O da bana baktı. Aramızda garip bir bakışma oldu.Kız gerildiği için "ben gideyim en iyisi " dedi. Ona teşekkür ettim ve kız gidince Nisaya boş boş bakmaya devam ettim. O da bana inatla bakarken en sonunda bu inatlaşmayı bozup "hadi gidelim" dedim. Ondan bir onay almadan kapıya doğru yöneldim. Ona bakmadım çünkü geleceğini biliyordum. Gelmese de olurdu.
Arabaya doğru gittiğimde ön koltuğa oturdum ve camdan dışarı bakıp onu beklemeye başladım. O da sessiz bir şekilde arabaya bindiğinde ondan herhangi bir ses bekledim ama gelmedi. Arabayı çalıştırdığında veya yolda da hiç bir şey konuşmadık. Eve geldiğimiz de sessizce arabadan indik. Eve girdik.
Odaya girip üstümüzü çıkardığımızda da konuşmadık. Neden sustuğumu bilmiyordum. İçimden konuşmak gelmiyordu. Sessizlik istiyordum şuan. Belki o da öyleydi.
Pijamalarımı giymiş bir şekilde odaya girdiğimde Nisanın yatağa oturmuş, sırtını yatak başlığına dayamış bir şekilde sakince bana baktığını gördüm ya da garip bir şekilde. O sonunda aramızdaki sessizliği bozup,yinede kısık bir sesle, konuştu.
"Beril, kucağıma gel"
Bir emir gibi değildi. Daha çok sesinde hafif bir kırgınlık vardı sanki ya da yorgunluk. Onun bu isteğini hiç sorgulamadan ya da duraksamadan kabul ettim. Sessizce yanına gittiğimde başını da başlığa yasladı. Kucağına oturduğumda ellerini belime koydu. Bende ellerimi omzuna koydum.
Gözlerime bakarken birden "ne düşünüyorsun?" Diye sordu.
"Hiç"
"Öyle mi?"
"Evet. Ya sen?"
"Hiç"
"Peki"
Kısa sohbetimizden sonra kafamı omzuna koydum. Kucağında yatarken düşünmeye başladım. Eskiden ufak bir sorun olduğunda bile bunun hakkında uzun uzun konuşurduk. Aslında eskiden hiç kavga etmedik ya da tartışmadık. Genelde o kadar çok konusurduk ki böyle sorunlar yaşamazdık. Şimdi ise hiç. Hiç bu sorun üzerine konuşmadık. Sahi sorun neydi ki?
Nisa sanırım çok değişmişti. Nerede benim Nisam?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Love Your Money, Mommy♡/gxg [TAMAMLANDI]
Teen FictionEski sevgilinin hayatıma bir anda tekrardan dahil olmasıyla değişen hayatım. Bu ışıltılı hayatı ben seçmedim✨️