page 17

476 29 0
                                    

Akşam olmuştu ve ben can sıkıntısından patlatacaktım.
Şirkette gün içinde yapabileceğim her şeyi ama bakın her şeyi yapmıştım. Nisa sürekli yanımdan gittiği için artık onu beklemeyi bırakmış ve tamamen Ayhan ile takılmaya başlamıştım. Ayhan ile bütün çalışanların tc'sine kadar çıkarmıştık. Şimdiden çok sevmiştim ben bu Ayhanı,  yinede  hiç bir sırrımı vermedim. Daha yeni tanıştığı bir kıza her şeyi anlatıyorsa, bana hiç acımaz direkt bu camdan bile atabilirdi kızım. Ayhan burda dursun, ben bir ofise uğrayayım diyip ofise gittim.

Sabah herkes beni ilk kez insan görmüş gibi incelese de şimdi normal davranıyor, hepsi işiyle ilgileniyordu. Patronun karısı yürüşü yaparak havalı havalı yürümeyi de gün boyu ihmal etmemiştim. Ofise geçtiğimde yine olduğu gibi Nisa yoktu. Sürekli bir toplantı, bir telefon, bir dosya derken neredeyse çok az konuşmuştuk.

O yokken gerçek hayata dönmüş ve bütün olayları gözden geçirmiştim. Bu anın ve benim burada olmamın ne kadar absürt olduğunu fark etmiştim. Çünkü her şey çok hızlı gelişmiş hatta bir anda ona sevgilim demeye başlamıştım. Yapım gereği olayları çabuk kabul ediyordum ama düşününce beni rahatsız ediyordu. Eskiden sevgiliydik ama bana çıkma teklifi etmişti. Ya şimdi? Yine yapabilir, niye yapmıyor? Yapsın ya lütfen.

Çok mu hızlı ilerliyoruz acaba? Beni seviyor mu? Bu temaslar fazla değil mu? Ama beni seviyor.  Eskiden de böyle miydi?  Böyleydi. Eskiden nasıldı ki? Bilmiyorum, bence aynılar. Parası için mi seviyorum? Saçmalama Beril. Ama sanki öyle. Hem ne yaşadık ki? Daha ne yaşayacağız Beril. Ne mi yaşayacağız, daha yaşanacak çok şey var. Öyle mi? Evet.

Kalbim daralmaya, soğuk soğuk terlemeye ve hızlı hızlı soluk alamaya başladım. Nisanın koltuğunda otururken düşündüğüm bu garip hızlı düşünceler beni strese sokmuştu. Koltuğun kollarına ellerimi atıp altimdaki deri kumaşı sertçe sıktım ve gözlerimi kapadım. Derin bir nefes aldım ve kendime gelmeye çalıştım. Bugün sanırım çok yorulmuştum. Çok yorulunca hep böyle olurdu. Rahatlatmaya ihtiyacım vardı.

Kapı açıldığında ben de gözlerimi açtım. Nisa boynundaki düğmeleri gevşetip gömleğini açıyordu. Kapıyı kapatıp gömleğinin son düğmesini de açtığında göğüs çatalını ve dantelli sütyenini gördüm. Nisa ile göz göze geldiğimizde sakin suratı bir anda endişe ile gerildi. Hızlı hızlı yanıma geldi ve ellerini alnıma ve yanağıma koyarak ateşimi ölçtü.

"Beril iyi misin? Kıpkırmızı olmuşsun. Gozlerin de kızarmış hem de yaşarmış. Ağladın mı bebeğim, neden?"

"Nisa kendimi çok kötü hissediyorum"

Konuşmamla beraber sesim çok çatallı çıkmıştı. Sanırım ağlamaya başlayacaktım ki evet ağlıyordum. Bir anda dudaklarımda büzüldü ve gözlerim kısıldı. Yanaklarımdan yaşlar akarken Nisa önümde eğildi ve elleri ile yanaklarımda ki yaşları yavaşça temizledi. Yüzümü ellerinin arasına aldığında bana şefkatle bakıyordu. Bense ona bakıp hala ağlıyordum. Bana yaklaştı ve gözlerimden öptü. Ağlamam bitesiye kadar yüzümün her yerini yavaş yavaş öptü. Gerçekten çok huzurlu bir andı. Sırf bunun daha fazla tekrarlanması için daha fazla ağladığıma yemin bile edebilirim.

Sakinleştiğimde Nisa geri çekildi. Bana masum bir şekilde gülüyordu. Bende ona sakince gülümsedim.
Elleri ile saçlarımı kulağımın arkasına çekti ve yanağımdan son kez öptü. Hayatımda hiç bu kadar öpülmemiştim. Bayramlarda salyalı yaşlı teyzeler bile beni bu kadar öpmemişti. Hayat işte.

"Anlat Berilim. Canını sıkan neyse söyle halledeyim. Sen üzülme yeter ki"

"Canımı sen sıkıyorsun"

Bir anda bana şaşkın bakan bir çift göz görmemle  kafamı yana çevirdim. Onun sinir bozucu güzel yüzüne katlanamıyordum. Sonuçta hâlâ sevgili bile değilken bana böyle bakması canımı çok fena sıkıyordu.

I Love Your Money, Mommy♡/gxg [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin