Bir eylül günüydü havalar yeni serinlemeye başlamış, yapraklar sararmıştı artık, o gün üniversitede bir hareketlilik vardı.Üniversiteye yeni gelen öğrenciler yol yordam bilmeyip arayış içinde herkesle kaynaşmaya çalışıyorlardı...
Gökalp ülküdaşlarını temsilcilikte topladı ve onlara şöyle dedi;
"Bakın beyler biz Ülkü ocaklıyız ve bundan dolayı belli başlı sorumluluklarımız var, biz bu üniversitede uçan kuştan bile sorumluyuz, özellikle sizden istediğim yeni gelen öğrencilere sahip çıkın onlara abilik yapın.Hepiniz kendi bölümünüzde ki öğrencilerin kitaplarıyla ders notlarıyla ilgilenin, gariban çocukları belirleyin ve özellikle onlara hissettirmeden yardım edin. Allah hepinizin yar ve yardımcısı olsun"
Odadakiler hep bir ağızdan amin dediler.
Gökalp, işletme bölümü 3.sınıf öğrencisiydi, Ülkü Ocakları tarafından fakülte reisi olarak atanmıştı. Hiç boyun eğmez tavrı, bilge kişiliği ve düzgün hitabeti onun üniversite eğitimine aslında çokta birşey kazandırmamıştı, hatta bir çok zararı dokunmuştu.Uzun boylu ince yapılı yakışıklı bir genç...
Herkese dediği gibi o da kendi bölümüne gelen öğrencilerle ilgilenmek için ayağa kalktı ve o ayağa kalkınca herkes birden ayaklandı.
Niyeydi bu saygı, insan neden kendi yaşındaki birisi ayağa kalkınca, ayağa kalksınki diye, bir cok insan böbürlenip itaat etmezdi oysa ki bu saygı göreve ve lidere duyulan saygıydı ama burnu havada olan insanlara bunu anlatabilmek güçtü .
Gökalp merdivenlerden çıkana kadar birçok insanla selamlaştı, okulda tanınan ve saygı duyulan birisiydi.Üç kat merdiven çıktıktan sonra isletme katına geldi bir kaç sınıf arkadaşıyla görüştükten sonra gözüne birinci sınıflardan bir grup ilişti hemen yanlarına doğru gitti, sonra basladı konusmaya;Gökalp:Selamun Aleykum arkadaşlar hoşgeldiniz
3 kisi teker teker aleykum selam deyip Gökalp'in elini sıktılar.
Gökalp: Ben Gökalp isletme 3.sınıftayım sizi gördüm yanınıza gelip bir ihtiyacınız var mı diye sorma ihtiyacı duydum.Isimleriniz ne beyler?
Ben Akif, ben Barış, ben Oguz
Gökalp:Memnun oldum arkadaslar bir sıkıntınız olursa çekinmeyin elimden geldigince yardım ederim size
Akif:Allah razı olsun abi düşünmen yeter
Barış ve Oguz da sağol dediler
Sonra ısmarlaşıp ayrıldılar...Gün bitmisti Gökalp okuldan çıkmış zemin katta ki eski yapili evine gelmisti. Baska sehirden geldigi için öğrenci hayatı sürmekteydi ama ev arkadaslarının kuzenleri olmasından dolayı anlasmazlık pek olmuyordu.
Eve girmesiyle çıkması bir oldu ruhu daralıyordu, icinden her zaman yaptığı gibi ırmak kenarına gidip saatlerce oturmak geldi.Yalnızlık ve sorumluluklar artık yıpratmıştı onu dört duvara sığamıyor en serin sonbahar aksamlarında bile su kıyısında oturuyordu. Yine gidip bir banka oturdu, ceketinin cebinden bir sigara çıkarttı ve yaktı. Gözlerini akan suya dikti ve düşünmeye başladı, uzaklardan gelen bir ezgiye kaptirdi kendini ve cebinden kagit kalem cikartti basladi yazmaya;Radyoda dertli bir turkuyle alirim kalemi elime
Yine gelir aklima
Basimi yastiga koydugumdaki dusunceler
Basimi one eger bir of cekerim once
Sonra usulca izlerim etrafi
Agzimdan tek bir kelime cikmadan
Yuregimde sakladigim sirlari haykiririm etrafa
Ailem gelir aklima, arkadaslarim
Ve dertlerin en buyugu olan sevdam
Gozumden yas gelsin diye yalvaririm mevlaya
Aglasamda dokulse icimdeki dertler damla damla diye
Aglamayida beceremem bircok seyi beceremedigim gibi
Sonra durup dusunurum birkez daha
Nesin sen insanoglu
Nedir bu kaygilar
Nedir bu amaclar
Neden varki bu ofkeler
Bir off daha cekerim yuregime
Bir dert daha koyarim dusuncelerime
Nedir senin istikbal dedigin illet
Neyine yetmiyor ki tertemiz bir iffet
Nedir bu benlik kavgasi
Ebediymis gibi yasayislar
Ve bu yasayis icin tutusan alkislar
Neden var ki bu barislar
Barış ofkenin sonuymus meger
Baris iyiymis guzelmiste
Niye gerek varmis barislara
Kafamda yilmisliklar ve ettigim yemindeki yilmayacagiz yikilmayacagizlar
Ölumler,sevdalar, dostluklar,kavgalar,barislar,korkular,fikirler,utanmisliklar,ofkeler,mutluluklar,uzuntuler...
Sahi neden yaziyorum ben
Neden bu dert neden bu gaye diye dusunurken cevapliyorum butun sorulari
Şairliğim, ne şiir yazmak
Ne kitap yazmak,
Ne de kendimi kanitlamak için
En iyi siirlerini bile kaybetmiş
Tek bir şiirini bile ezbere bilmeyen adamim ben...
Yazmak içini dökmek
Yazmak kin kusmak
Yazmak en guzel ask sahnelerindeki huznu tatmak
Kelimeleri ardi ardina siralarken
Gözlerinde sevdayi bulmak
Ve sonrasi koseye burusturulup atilmis kagit parcasi...
Gökalp hep böyle karmaşık manzumeler yazar ama hic önemsemezdi.Neden yazdığını oda bilmiyordu ya da kimin için yazdığını, sevdadan bahsederken düşündüğü kimsede yoktu.Çünkü o bugüne kadar hiç bir kızı önemsememiş ve vatan aşkından gayrı aşkı tatmamıştı.