Bolüm14

386 37 2
                                    

Gökalp ambulansı görünce tedirgin oldu ve aklından kötü düşünceler geçti. Sanki dünyada ki bütün kötü şeyler Zuhal'in başına gelebilecekmiş gibi düşünüyordu. Oysa ki her anı bıçak sırtında olan kendisiydi. Koşar adımlarla ambulansa doğru gidiyordu. Kalbi yerinden çıkacak gibi çarptı ve ambulansın önüne geldi. Ambulans sireni kapalıydı ve görevliler gayet rahat oturuyorlardı. Biraz sonra ambulans şoförü bakkaldan elinde poşetle çıktı. Gökalp kuruntu yaptığını anlamıştı ve bir of çekerek rahatladı. Bakkala gidip bir paket sigara aldı ve açıp bir tane yaktı. Şimdi ben bu ilaçları Zuhal'e nasıl vereceğim diye düşünmeye başladı. Keşke gece numarasını alsaydı ama fırsat bulamamıştı. Önce içeriye girip güvenliğe söyleyip ilaçları vermeyi düşündü ama ne olur ne olmaz diyerek vazgeçti. Sonra bir duvar dibine yaslanıp mucize beklemeye karar verdi. Biraz ileride ki bir bahce duvarına çıkıp oturdu ve sigarasını yudumlayarak yarini beklemeye başladı.

Zuhal, sabah uyandığında kendini çok halsiz hissediyordu ve Gökalp'in ne yaptığını, gece gece ne için aceleyle koşarak gittiğini ve yüzünde ki hüzünlü ifadeyi düşünüyordu. Halsizlikten bayılacak gibiydi ve yurtta ki arkadaşlarnın hepsi uyuyordu. Zuhal zorda olsa birseyler yemesi gerektiğini ve yemezse tekrar bayılabileceğini düşünüyordu. Kalkıp elini yüzünü yıkadıktan sonra mutfağa gidip dolabı açtı. Dolapta ilgisini çeken pek birşey yoktu. Aşağıda ki bakkala gitmeyi düşündü ve üst kata çıkıp pijamalarını değiştirmeye erindi. Zaten hemen kapıdan çıkınca bakkal dibindeydi. Zuhal pembe pijamalarıyla merdivenlerin kenarına tutuna tutuna indi ve kapıdan çıktı. Birden buz kesti bayılacak gibi oldu ve kapıya yaslandı. Şaka mı bu der gibi bakıyordu. Gökalp bu mucizenin olacağına inaniyordu ve karşısında ay parçası tüm doğallığıyla duruyordu. Zuhal bu şekilde çıktığına pişman olmuştu ama şimdi tekrar içeri girersem ayıp olacak dedi ve utanarak dışarı çıktı. Gökalp Zuhal'e doğru yürüdü onun bu doğal güzelliği karşısında gözlerini ondan alamadı. Allah'ım Zuhal ne de güzel duruyordu. Ela gözleri, masum yüzü ay parçası kadar parlaktı, ve en değerli mücevherlerden daha değerliydi. Gökalp , Zuhal'in dibinde durdu ;

Gökalp: Günaydın, ilaçları getirmiştimde.

Zuhal: Günaydın, keşke zahmet etmeseydin.

Gökalp: Olur mu hiç öyle ne zahmeti, hem bakiyorumda çok halsiz görünüyorsun, dikkat et kendine.

Zuhal, senin aşkından ve seni düşünmekten yemek yiyemiyorum, diyemedi.

Zuhal: Bu aralar iştahım yok, pek yemek yiyemiyorum ondan galiba.

Gökalp:Bende biraz öyleyim havalardan galiba ama dikkat etmen gerek kendine, sana birşey olursa ailene ne derim ben. Onlar Seni önce Allaha sonra ülkücülere emanet etmişler. Bana söz ver ne olursa olsun yemene içmene dikkat et.

Zuhal, Gökalp'in ona sahiplenmesine çok sevinmişti ve yüzüne tebessüm geldi.

Zuhal: Emredersiniz Reis bey, söz veriyorum dikkat edeceğim.

Gökalp: Estagfirullah ricamız olur.

Zuhal'in bu sözünün ardından ikiside gülmüştü.

Zuhal : Özel değilse dün gece nereye ve neden aceleyle gittiğini öğrenebilir miyim?

Gökalp: Söylemesem daha iyi galiba, sadece bir arkadaşımın bana ihtiyacı vardı.

Zuhal: Peki

Biraz susup beklediler ve birbirinin gözlerinin içine baktılar.

Gökalp: Ben seni daha fazla meşgul etmeyeyim. İşinizden alıkoydum.

Zuhal: Hayır meşgul etmiyorsun, zaten bakkala gidiyordum.

Gökalp: Hadi git bakalım öyleyse.

Zuhal bakkala gidip abur cubur birşeyler alıp dışarı çıktı. Gökalp'in yanına giderek, emrinizi yerine getiriyorum deyip elindeki poseti gösterdi. Yine gülmeye başladılar.

Zuhal: Hadi görüşürüz

Gökalp: Görüşürüz, Allaha emanet ol

Zuhal: Sende Allaha emanet ol

Gökalp çocukken ailesinden bir kızı kapısından içeri girene kadar beklemeyi öğrenmisti ve o yüzden Zuhal'in içeri girmesini bekledi. Zuhal içeriye girmek istemiyor ve Gökalp onun telefon numarasını istemediği için , ona içten içe kızıyordu. Agır adımlarla kapıdan girdi. Gökalp'te arkasını dönüp bir sigara yaktı. Zuhal kapının arkasında duruyordu ve acaba ben onun numarasını istesem bana farklı gözle bakar mı diye düşünüyordu. Sonra bu defada ben cesur olayım yoksa Gökalp'in numaramı isteyecek cesareti yok deyip tekrar dışarı çıktı. Gökalp, diye seslendi. Gökalp arkasını döndü ve yeni yaktığı sigarasını yere attı.

Gökalp:Efendim Zuhal bir sey mi oldu?

Zuhal: Şeyyy.

Gökalp: Ne, ne oldu?

Zuhal: Ya senden birsey istiycem ama lütfen yanlış anlama

Gökalp: Peki, söyle bakalım.

Zuhal: Şey, hani ailem bana başın sıkıştığında ülkücüleri bul, dedi ya.

Gökalp: Evet.

Zuhal: Peki benim yardıma ihtiyacım olduğunda sana nasıl ulaşacağım

Gökalp: Okulda ki öğrenci temsilciliğinde bulabilirsin.

Zuhal, sinirlenmişti, of Gökalp of diye isyan etti içinden.

Zuhal: Okul dışında umursamıyorsun yani.

Gökalp: Hic olur mu öyle şey, numara mı verecektim ama laf söz çıkar diye çekindim. Madem seni ailen bize emanet etmis o zaman sana numara mı vermem gerekir.

Zuhal: Peki, söyle kaydedeyim

Gökalp: 05.....

Zuhal içinden Gökalp'e kızmıştı ama yinede artık ona her istediğinde ulaşabileceği için mutlu olmuştu.Sonra tekrar görüşürüz deyip ayrıldılar.

VATAN GİBİ SEVMEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin