Çok değerli okuyucu htcbnym oylarınız için çok çok teşekkür ediyor ve bu bölümü size ithaf ediyorum☺️
İyi okumalar🖤
İçimden çocukça bir duyuşla, 'büyüklere küsüm' demek geçti...
(Cahit Zarifoğlu)Bir gün üniversiteden bir hocamız "ister fonetik olarak, ister söyleyiş olarak,isterse de anlam olarak söylemeyi veya kullanmayı sevdiğiniz kelime hayatınızda bir yerde mutlaka karşınıza çıkar veya bir şekilde hayatınızı siz farkında bile olmadan etkiler" demişti.
O zamanlar tam anlamamış hatta fark etmemiştim ne demek istediğini.
Ancak ben,paradoks kelimesini çok seviyordum. Neredeyse defterimin her köşesine sıkıldığım veya daldığım an bu kelimeyi yazarken bulurdum kendimi.
Yıllar geçti üstünden ama şimdi düşününce hayatımın bir paradoksa döndüğünü bir miktar dehşetle fark ediyordum.
Özellikle duygularım konusunda;
Annemi sevdiğim için yıllarca o aileden uzaklaştım, onlardan uzaklaştıkça anneme daha çok yaklaşmaya başladım.
Gerçi o beni takmadı hiçbir zaman ama benim açımdan durum maalesef buydu.
Babam beni sevmiyor diye soğuyup onu asla takmadım, onu takmadığım için daha da nefret etti.
Kimsesizim diye içime kapandım, içime kapandıkça daha da asosyal hâle gelip yalnızlaştım.
Ve en son yaşadığım şey: Emir Ali...
'Paradoks yaşıyor kalbim, zira onu yaşatan şey aynı zamanda öldüren şeyin ta kendisi' demiştim bir gün onun için.
Gerçekten durum tam olarak buydu.Tıpkı onun acısından günlerce konuşamaz hâle gelip, yine günler sonra ilk kurduğum kelimenin onun adı olması gibi...
Emir Ali...O benim en büyük paradoksumdu.
O ağlama krizinin üstünden üç gün geçmişti. Ben ise hâlâ halama konuşmaya başladığımı söylememiştim. O da dahil herkes korkudan veya gerginlikten konuşamadım sanıyordu.
Evet korkumdandı ama o korku benimle ilgili değildi.
O'na bir şey olacak korkusuydu. Emir Ali bilmeden benim kalbimi, aklımı almış, onlar yetmemiş üstüne bir de sesimi almıştı.Hoş bunu bile isteye veya herhangi bir çaba sarf etmeden yapmıştı ama galiba ben onu suçlamak istiyordum.
Emir Ali taburcu olmuştu ve evde dinleniyodu. Ama ben yanına gidemedim. Daha doğrusu gitmek istemedim.
Bu süreçte regl olmuştum ve halam da sancı çektiğimi bildiği için yanıma gelip bana çaylar, sıcak su torbası falan hazırlamıştı. Ama ben onu yine gönderdim.
Aslında iyiydim. Sadece durup dururken ağlayasım vardı. O yüzden onun benim yanımda olmaması daha iyiydi. O ise sanırım olayın etkisinden hâlâ çıkamadığımı düşünüyor olacak, çok da ısrar etmeyip beni yalnız bırakmış ve anlayışla karşılamıştı.
Tabi bu günlerde kayın babası ve kaynanasının onlarda kalması da etkiliydi.Bu gün sabah artık ona konuşabildiğimi göstermek için onu görüntülü aradım.
"Sahra nasılsın balım?" Dedi çok güzel gülerek. İstemsiz bana da bulaştı ve gülümsedim.
"İyiyim Nazlı sultan! Sen?" Dedim enerjik bir şekilde.
Başımı sallamamı bekliyordu galiba. Önce şaşkınlıkla baktı ardında çığlık attı. Gerçekten çığlık attı...
Korkudan az daha telefonu elimden düşürüyordum!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAHRA: (Gizli Sevdam)
Genel Kurgu"BEN SANA AŞIĞIM ÇÜNKÜ EMİR ALİ!" Boğazım yırtılırcasına bağırmıştım. Aşığım ben sana be adam.. Şok olmuş bir şekilde baktı bana. "Ne?" Dedi fısıltıyla. Ama bende artık anlatacak güç kalmamıştı. Bunu bir kere daha sesli bir şekilde söyleyemezdi...