17. Çöl Çiçeğim...

115 5 0
                                    

Selamlar portakallı keklerimmm 💫 🌸
İnşallah iyisinizdir. Bölüm azıcık uzun oldu. Umarım severek okursunuz.

Lütfen geri dönüş sağlayın ve yorum yapın ki ben nasıl bir yol izlemem gerekiyor karar vereyim. Nasıl gidiyor? Çok uzun mu bölümler? Neler düşünüyorsunuz??

Lütfen beni bilgilendirin...

İyi okumalar 🖤

Bana verdiğin mutluluğu
Paylaşacak kimsem yok
Sevincimi içimde
Ve yalnız taşıyorum.
(Biliyorsun ya
Susarak yaşamak zorundayım seni)
Bu yüzden gecelere ve sözcüklere
Bölüyorum ağırlığını
Yüzünü gözbebeklerime çiziyorum
(Şükrü Erbaş)

Seviyorum Özgür'ü...

Bu sözü duymamın üzerinden ne kadar süre geçmişti bilmiyorum. Ama aklımdan çıkmadığı kesindi.

O gün kendimi dışarı nasıl attığımı, o akşamı ne hâlde geçirdiğimi veya neler yaptığımı hatırlamıyorum bile.
Sadece bir süre çok yorgun, sinirli ve üzgün gezdiğimi hatırlıyorum.

Allah aşkına daha gideli ne kadar olmuştu ki bu kız birinden hoşlanıyordu? Hem o hoşlanıyorum bile dememiş açık açık 'seviyorum' demişti.

Saçmalığa bak! Sevgiymiş(!) Daha yaşı kaçtı ya onun? Ne sevmesi Allah aşkına!
O zaman da hep bunu söyleyip durmuş ve kendimi sinirlenmekten bir türlü alamamıştım.

Annem, abim, Yusuf hatta babam bile sorup duruyordu. Herkes merak ediyordu bu gerginliğimin sebebini.

Yusuf Bursa'da değil İstanbul'da okuyordu. Ama buna rağmen sık sık görüşürdük telefonda.

O bile o kadar mesafeden fark etmiş ve ne olduğunu sorup durmuştu.

Aileme dersleri bahane edebiliyordum ama Yusuf'a değil. Zaten desem bile inanmazdı. Çünkü ben hiçbir zaman dersler için çok fazla strese giren biri olmamıştım. Bunu bildiği için çok ısrar ediyor ve cevap alamadığı her gün daha fazla üstüme geliyordu.

Bir şeyim yoktu halbuki! Ne olabilirdi ki? Sadece Sahra hanım birini seviyordu! Saçmalığa bakar mısınız? Birini seviyormuş hanımefendi! Hay ben böyle işi...

Bir yandan da kendime kızıyordum.

Sinirlenmen niye oğlum? Sana ne oluyor salak herif? Kızı sevmiyorsun bile! Seni ilgilendirmez onun ne yaptığı ya da kimi sevdiği!

Sonunda yine kendimi ikna çabasına girişiyor ve çoğu zaman başarılı da oluyordum çok şükür. Yoksa kafayı yemem an meselesiydi...

Sonunda Sahra'nın da vizeleri bitmiş ve eve gelmişti. Annem onları bize çağırmıştı. Ama ben istemiyordum! Ne işi vardı onun bizim evde? Sinir olsam bile herkes  çok mutluydu gelecek diye. Hele annem...

Gerçekten ben bile geldiğimde bu kadar sevinmemişti kadın.
Alacağın olsun anam ya!

Akşam artık her şey hazırdı. Nazlı abla ve Sahra'yı bekliyorduk. Ben niye bilmem gergindim. Sahra'ya kabul etmek istemesem de sinirliydim. Sebebi de yoktu. Sadece sinirliydim işte!
Üstelik uzak da durmam gerekiyordu. Artık ne ben küçüktüm ne de o. Aramızda istemesem bile mesafe olmalıydı.O bir genç kızdı. Üstelik yabancıydı. Annemin küçüklükten beri bize öğrettiği bu şeyler artık yerleşmiş ve kemikleşmişti adeta.

Ona mesafe koymak zorunda olmam da beni üzüyordu sanırım. Zaten yakın değildik ki! Daha ne kadar uzak olunurdu bilmiyorum...

Kapı çalınca annem ve Ayça kapıya savaşa giden asker misali koştular resmen!
Biz de arkalarından...

SAHRA: (Gizli Sevdam)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin