30. Bolum

933 124 74
                                    

Merhaba💌
Bana ulaşmak istersen Instagram hesabımdan takip edebilirsin. Yeni bölüm haberleri, yeni bölümden alıntılar vs orada paylaşıyor olacağım. Ama takip isteği atarken lütfen bana Katarsis'ten geldiğine dair mesaj at ki, isteği kabul edeyim🦋
Instagram kullanıcı adım: _eelcin

Keyifli okumalar. Oy vermeyi atlamazsan çok mutlu edersin beni🤍




Bazı insanlar gökyüzü gibi.
Ara sıra ışıl ışıl, kimi zaman kasvetli, en çok da ulaşılmaz.
Parmaklarının ucunun değemeyeceği kadar uzak ama bir o kadar da yakınlık hissi bahşeden.

Çünkü aldığın nefes göğün yüzünden geçer ve burun direklerinden içeri sızar. Her ne kadar sen ona dokunamasan da o sana çoktan dokunmuştur. Elinde tutamazsın ama o senin ayaklarını zaten zemine yapıştırmıştır.

Bazı insanlar gökyüzü gibi.
Gözlerin görebildiği tek nefes kesici manzara gibi.

Kalabalık olmasa da yine de bana kalabalık denecek kadar çok insanla tanışmıştım dakikalar içinde. Dört yeni kişi. Bat, Nilsu, Güneş ve Atlas. Hepsi arkadaş canlısı insanlara benziyorlardı. Erkekler benimle tokalaşmayı tercih ederken, geriye kalan iki kız samimi bir şekilde bana sarılmışlardı. Evet, Su'dan başka bir insanın bana sarıldığının farkındalığında olmak biraz tüylerimi ürpertiyordu açıkçası.

Ben ortama ne kadar yabancıysam, Tuna sanki şu ateşi yaktıkları barbekünün içinden doğup çıkmış gibi bir samimiyet ve heyecanla herkesle selamlaşıyordu bahçede. "Şıllık," dedi kolumu cimciklerken. "Cennete düştüm, cennete." Duraksadı. "Veya Atlas okyanusuna mı düştüm desem," diye devam ettiğinde kolumdaki cimciklediği kısmı bir sağa bir sola döndürüyordu.

"Anladın değil mi kim olduğunu?"

Gerizekalı mıyım? "Sanırım Ozan'dan bahsediyorsun," dedim salağa yatarken.

"Gerizekalı mısın? Götünde olmayan etleri anladık da bu kızın beyninde de et yok. Atlas okyanusu diyorum kızım, Atlas diyorum. Okyanusa balıklama atlayıp kulaç atacağım diyorum!"

"İyi dalışlar," dedim kolumu elinden kurtarırken. Bir yandan Erin'in barbekünün başında çocuklarla yaptığı sohbeti dinliyordum.

"Otursana Seren." İlayda koluma girip beni sandalyelerden birine oturttu. "Dur sana bir kola getireyim," diyen kişi ise bu sefer Nilsu olmuştu.

İlayda bir yandan Güneş'e benimle nasıl tanıştıklarını anlatıyor, bir yandan masaya birkaç tabak diziyordu. Nilsu önüme bardağı bırakıp sağıma oturdu ve tam karşımızda İlayda'nın anlattığı konuya dahil oldu hemen. Lakin onları dinlemek yerine Erin'in yan profilini izliyor, Bat'ın ona anlattığı Madrid maceralarına vereceği tepkiyi dikkatle bekliyordum.

Aralarında hem en uzunu hem en yapılısıydı. Teninden dolayı güneş gibi parlaması es geçilmezken, boyutundan dolayı görmezden asla gelemezdin ayı oğlu ayıyı. Sanki ona hakaret ettiğimi hissetmiş gibi birden gözlerimizi buluşturduğunda kaşlarımı çattım. Bu adamın cidden bazen düşüncelerimi okuduğundan şüpheleniyordum.

Atlas, "Hadi bakalım herkes sofraya. İlk tur hazır," dediğinde Tuna çaprazıma yerleşmiş, Güneş tam sağıma oturmuştu. Sol tarafımı dolduran ise o oldu.

"Acıktın mı?" derken kulağıma eğilmişti. Vanilya kokusu ayak parmaklarımı oynatmama neden oluyordu sebepsizce.

"Biraz."

"Aaaa, sucukları koymayı unuttuk." İlayda'nın ani bağrışı masada hem kahkaha hem dalga tufanına neden oldu birden. "Ya sucuksuz barbekü mü olur, alooo? Dalga geçmeyin benimle."

KATARSİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin