17.Bölüm

13.1K 1.5K 1.4K
                                    

Instagram: gecelcin

İstek atarken lütfen wattpadden görüp geldiğinizi insta dmden bana yazın ki kabul edeyim isteğinizi :)


Lütfen oy vermeyi atlamayın :)

Keyifli okumalar



Siren sesleri boğukluktan çokluğa doluşmaya başlarken boşluğa hapsolan gözlerimin içi titriyordu. Çevremde dolanan her bir adım sesinin şahitliğini yapmak dursun, koşuştuklarında milimlik olsa dahi hareket eden organlarının vıcıklığını hisseder gibiydim. Ellerimden düşen birkaç damla kan dikkatimi dağıtmaktan çok, gözlerimi boşluğa iyice çekiyordu. Siren sesleri yaklaşıyor, insanlar tekrar tekrar koşuyorlardı. Ateş'in yanımda haykıran sesini duyabiliyor lâkin tepki vermekten çok uzakta kalıyordum. Omuzlarımdan tutup bedenimi ayağa dikmesiyle kucağına alıp dışarı çıkması bir olmuştu. Şimdi biz de koşuşturan insanların arasına kamuflaj olmuş zararlı yaratıklardık.

Sırtım taş gibi bir zemine değdiğinde soğukluk iç geçirmemi sağlasa da hareket etmedim. Kafamdan geçen anılar silik olmaktan çok uzaktı. Birkaç adamın Necip abinin ofisini basması, diğer birkaçının ise Enkaz'ı bıçak altına tutması kulaklarımdaydı hâlen. O dakikadan itibaren görebildiğim tek şey kaos olmuştu.

İnsanlar kaçarcasına Enkaz'ı terk etmiş. Ben, Ateş ve dışarıda nöbet tuttuklarına inandığım birkaç adam daha içeridekilere yardım ermeye gelmişti. Tamı tamına iki adamın kolunu kırmış, dört adamın ise kalça kemiklerini çıkartmıştım. Anılar gözlerimin önünden böyle net geçmesine rağmen.. O anlar o kadar silikti ki... Allah'ım, ben nasıl bir şeye dönüşmüştüm?

Ateş'in bir noktadan sonra adamları defetmek yerine onlara zarar vermeme engel olmak adına avuçlarından çıkan bir ateş topluluğuyla karşı karşıya gelmiştim. Gri gözlerine turunculuk katan o ateş tüm hızıyla olmasa da bana çarpmış ve bedenimi durmamı sağlayacak kadar yakmıştı.

"Ben bu değilim," diye fısıldadım ıssız sokağa doğru.

Ateş beni durdurmasaydı durmayacaktım. Ellerim sonunda hareket etmeye başladıklarında başımı sıkıca sarmış, dudaklarımdan inlercesine sözcükler çıkmaya başlamıştı. "Durmazdım, duramazdım."

Boşluğu delip geçen gözlerim en sonunda Ateş'in endişeli grilerini bulduğunda ona bakarak haykırdım bu sefer. "Sen olmasaydın duramayacaktım!"

"Seren, güzelim..," dedi Ateş avuçlarını yanaklarıma bastırarak. "Canın yanıyor mu? Doktora gitmemiz gerekebilir."

Anlamamışçasına ona baktığımda gözleriyle tişörtümü işaret etmişti. Gözlerini takip edip aşağıya baktığımda tişörtümün büyük bir kısmının yandığını, hatta içine giydiğim atletin de onunla aynı derecede kavrulduğunu görmüştüm. Lâkin yanma hissim yoktu, acı hissetmiyordum.

"Acımıyor," dedim sadece, üzerime şaşkınlıkla bakmaya devam ederken.

Sanki bu cevabı bekliyormuşçasına hareketlenip üzerindeki hırkayı çıkardı ve kollarımdan nazikçe geçirirken, "Özür dilerim," diye fısıldadı. Enkaz'dan çıktığımızdan beri ilk defa kendime gelmişçesine ona baktım. Alt dudağının sol köşesinden kan akıyorken saçları darmadağın olmuş ve bu karanlık gecede bile saçlarında gün geçtikçe artan renklere renk eklenmişti.

"Teşekkür ederim." Gözlerine uzun uzun baktım. "Senin sayende.." Devamını getiremediğim sözü içimden tamamlayıverdim. 'Senin sayende onları öldürmedim.'

Ateş'in dudaklarında acı bir gülümseme beklediğinde derin bir nefes alarak yanıma attı kendini. Benim gibi buz soğukluğunda olan duvara yaslanmış, ıssız olan sokağı izliyordu. Siren sesleri git gide artmaya başladığında ard arda gelen fren sesleri de eklenince polis ve itfaiyenin Enkaz'a ulaştığını anlamıştık.

KATARSİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin