20. Bölüm

7.1K 1.1K 960
                                    

Merhabalar :)

Oylar çok düşük :/ lütfen okurken oy vermeyi unutmayın, olur mu? :)

Umarım bu bölüm hoşunuza gider 🤍

Ve bana insta hesabımdan ulaşabilirsiniz. Kullanıcı adım: _eelcin

Keyifli okumalar 🧚🏻‍♀️




Koray'ın fısıltı kokan cümleleri ıssız salonda ard arda birbirini kovalarken kafamda yükselen düşüncelere yoğunlaşmıştım. Enkaz'dan alelacele çıkmış ve eve gelmiştik. Korkuyu bedeniyle bütünleştirmiş olan minik çocuğu yatağıma yatırırken titremiştim. İşte o zaman denizin kokusunu taşıdığı gözlerini bana dikmişti.

'Bakma bana öyle çocuk, ben de korkuyorum,' dedim içten içe. Ardından minik bedenini yorganın altına soktum ve sıkı sıkıya örttüm üstünü. Biz üşümezdik, soğukluk sadece tenimize teğet geçip giderdi. Ama bazı anlar olur üşürsün. Tepende seni kavuran bir güneş vardır ama sen sadece titrersin. Ruhuna çarpan o sıcaklık buz olup çıkar içinden. Çünkü yalnızlığın ve bilinmezliğin tenine çarpan ısısı sadece soğuk ısırıklar bırakır sende.

Yalnızsan en sıcak gün bile kıştır.

Yalnızsan mevsimler değişir, senin hissettiğin o soğukluk değişmez.

Sadece birkaç kelime etmiş olsa da peltek olduğunu anladığım bu çocuk gözlerini kapattığında birkaç dakikalığına onu izlemiştim. Üstü başı kirliydi, kaybolmuştu ve konuşmakta zorluk çekiyordu. İçinde taşıdığı gücü bu kadar erken bir yaşta fark etmiş olması onu derinden sarsmıştı belli ki. Halbuki onun oyuncak arabaları olmalı, arkadaşlarıyla sokakta koşuşturmalıydı.

Koray'ın sesli fısıltıları dikkatimi dağıtınca başımı sallayıp konuya odaklanmaya çalıştım. Lakin üzerimde hissettiğim bir çift göz yutkunmama neden oldu. Birkaç saat önce üzerinde gücüm olduğunu iddia eden adam her gün yeni bir güç ile karşılaşıyordu. Ne düşündüğünü anlamak istercesine irislerine odaklandım fakat kapalı bir kutuydu.

Tepkisiz ve katıydı ama yine de gözleri benim üzerimdeydi.

Koray tekrar fısıltı sandığı sesini ortaya döktü. "Bebeye bak sen. Aqua-kid yemin ediyorum. Elini bir kaldırdı," dediğinde Su'ya dönüp elleriyle anlatmaya başlamıştı. "Sular fışkırdı. Sel çıktı."

"Çüş lan. abartma."

"Ne oldu?" Göğsünü gere gere Ateş'in yanına oturup sol kolunu omzuna sardı. "Korktun mu ateş adam?"

"Ne korkacağım el kadar çocuktan?"

"Çocuk değil, onun adı artık Aquakid."

Başımı sağa sola sallayarak avuçlarımın arasına aldım ve ofladım. Sanki bu hareketimi bekliyormuş gibi konuştu sarışın. "Çok küçük."

Başımın açısını değiştirmesem de gözlerimi kaydırmıştım ona. Diğerleri de benim gibi ona dikkat kesilmişti. Bunun nedeni Sûl'u gördüğümüz andan beri ilk kez konuşuyor olmasıydı. Bej rengi olan salaş triko kazağının sol kolunu sıyırırken bakışlarını işine yoğunlaştırmıştı. Tekrar, "O çok küçük," dedi.

Ateş de 'evet' dercesine dudaklarını büzmüş, ardından kafasını kaşımaya başlamıştı. "Biz fark ettiğimizde o kadar küçük değildik," diyerek bana baktı, ben de onu onayladım hızlıca.

"Saçlarını gördünüz mü?"

Hepsi birden kafasını salladı. "Sapsarı," diye devam ettim sözüme. "Gücünü daha yeni keşfetmiş olmalı, başka bir renk yok saçlarında."

KATARSİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin