2. Bölüm

27.3K 2.3K 2.1K
                                    



Yeni bölüm kesitleri, sorularınız ve bana ulaşmak için instagramdan yazabilirsiniz.

Kullanıcı adım: _eelcin

Keyifli okumalar :)




Sessizliğin demir attığı ıssız sokakta ellerimi yumruk yapıyor, ardından eski haline getirip gevşetiyordum. Dakikalar boyunca hareket etmeyen kan döngüm, eski haline şimdi gelmeye başlıyordu.

Yere serilen dört adamdan ikisi karnını tutarak kaçmış, diğer ikisi ise baygın bir halde yatıyordu. Göz ucuyla yerdeki adamlara baktığımda dudaklarım kıvrıldı. E tabi iyi geçirmiştim takım elbiseli ayılara, yarına anca kendilerine gelirlerdi.

Derin bir nefes alıp karşımda heybetiyle yükselen adama odaklandım. Telefonuyla bir görüşme yapıyor olmasına rağmen bakışları sıska ama uzun olan bedenimde geziniyordu. Kaşlarımı kaldırdım gözlerinin içine bakarak. Sanırım bu iri adamları nasıl hallettiğimi düşünüyordu. Omuzlarımı silktim. Nereden tahmin edebilirdi ki karşısındaki kızın bir ucube olduğunu? İmkansızlığın en dibiydi bunu aklına getirmesi. O yüzden rahattım.

Tok sesindeki yumuşak tınıyla telefon konuşmasını sürdürürken dağılmış saçlarında gezindi gözlerim. Saçlarından akan ter damlaları alnına doğru cesur bir yol çiziyor, yavaşça ilerliyordu. Ardından gözlerinde gezindim. Yeşil harelerinin içine bir tutam sarı damlatıldığına yemin edebilirdim. Sarışın olmasına rağmen kavruk olan teni, gözlerinin daha çok dikkat çekmesini sağlıyordu. Yani karşımdaki adama baktığımda tek gördüğüm şey.. Yeşil bir okyanusu andıran gözleriydi.

'Artist,' diye geçirdim içimden. 'Ne çok kız düşürüyorsundur sen bu gözlerle,' dediğimde burnumu oynatmıştım. İçime çektiğim kokuyla gevşedim. Aldığım yoğun vanilya kokusu sokağın izbe kokusunu bastırıyordu kavgadan beri.

Vücudumun dinginliği yavaşça sarsılırken içime doldurduğum nefesi kesik kesik bıraktım. Üçüncü evre koşar adım bana yaklaşıyordu. Kriz yanı başımda beklerken ise tek yaptığım aptal gibi bu adamı beklemekti. Üstelik ona yardım ettiğim için teşekkür edecek gibi bile değildi.

Sarışına son bir kez baktığımda hırkasının fermuarının gittikçe aşağıya indiğini gördüm. Gözlerim ansızın vücuduna değdiğinde belirgin kasları karşısında derin bir nefes aldım, ardından başımı salladım. Kasım ayının keskin soğuğunda böyle durarak hasta olmaması imkansızdı.

Alışkanlık haline getirdiğim şekilde şapkamı son kez düzeltip güvende olduğundan emin oldum. Gözümün önünde sallanan birkaç saç telini içine yerleştirdim düzelterek. Sonrasında arkamı dönmemle, eski konumuma gelmem bir olmuştu.

Montumun şapkasına işaret parmağını geçirmiş, adım atmamı engelliyordu. Kaşlarımı çatıp omuzlarımı silkeledim montumu bırakması için. Ancak gözleri sokakta geziyordu tüm hareketlerimi görmezden gelerek. Birkaç saniye sonrasında telefonu şükürler olsun ki kapattı ve montumu bıraktı.

Yeşilleri beni bulduğunda inadımdan vazgeçip konuşmuştum. "E artık gideyim ben," diyip dudaklarımı büzdüm. "Seninle kodamanları dövmek benim için bir zevkti," dediğimde iki parmağımı başıma değdirdim, ardından havada sallayıp selam verdim. "Adiós chico."

Tekrar arkamı döndüm ama yine eski konumuma döndürdüğünde beni, gerilmiştim. Buradan uzaklaşmam ve kendime insanlardan uzak bir alan bulmam gerekiyordu. Kullandığım gücün bedelini ödemem gerektiğini ben unutsam da, vücudumda dolanmaya başlayan kan unutmuyordu.

"Ben bırakırım seni," derken sesi tok çıkmıştı. Kelimelerinin ardına serpiştirdiği vanilya kokusu havada dalgalanırken bir adım uzaklaştım. Kokunun benimle temasını kesmek istiyordum. Çünkü ilginçti ki, aldığım her nefes kanımdaki hareketliliği aksatıyordu.

KATARSİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin