8.Bölüm

20.4K 2.8K 2.4K
                                    

Merhaba. Üzülerek söylüyorum ki vote sayımız çok düşük.. O yüzden bir değişiklik yaparak sınır koyuyorum bu bölüme.

Sınır: 660 oy

Ve kapağımız değişti. Nasıl olmuş sizce? :)

Sizi seviyorum.
Keyifle okumanız dileğiyle...

YENİ BÖLÜM duyuruları için;
Instagram: gecelcin



Su'nun arka koltukta heyecanlı heyecanlı kıpırdandığını hissediyor ama cama dayadığım başımı hissettiğim bıkmışlıktan ötürü kaldırmıyordum. Hızla akıp giden asfalt göz bebeklerimi içine çekiyordu duyumsamaya başladığım korku ile. Cenker'in kuşku dolu bakışları kafamdan çıkmazken bir yandan Erin ile aramızda bir şeyler döndüğüne emin olduğunu anlamıştım.

İnsanlık dışı gücümü bir zamana kadar 'boks dersleri, uzak doğu sporları' diyerek geçiştirebilirdim ancak yan koltuğumda direksiyon sallayan adamın heybetli bedeninin varlığını gizlemek elbet imkansızdı.

Bir ay dolmadan aramızdaki bağlantının sebebini bulmalıydım. Lakin sebepten çok, bu adamın bana sızdırdığı diğer şeylerle uğraşıyordum. Amacımdan şaşmamı sağlayan sarışın, aslında amacımı çözmeye benden daha yakındı. Çünkü çöp kokularıyla çürümüş olan gerçekliği tıktığım konteynırı açmaya emin adımlarla ilerleyeceğini söylüyordu.

Düşünmekten dolayı başıma giren hafif sızıyı umursamadım. Çektiğim acıların yanında bu sızı bir bebeğin narin dokunuşu etkisini veriyordu çünkü. Onun da bakışlarının tam konsantre yolda olduğunun eminliğiyle arabanın üzerine binen vanilya kokusunu derince soludum. Onun kokusu acıyla kavrulan bedenime uzaktan uzatılan bir yardım eli gibiydi. Öyle ki o kokuya karşı çekilmemem imkansız, o eli tutmamam ise büyük bir cüretkarlık olurdu. Ve ben bunun bedelini iç organlarıma kadar ulaşan amansız acıyla öderdim.

Kokusu vazgeçilmezim, elleri serzenişimin iplerini sıkı sıkıya tutan yegane şeydi.

"Evet sevgilim, hastaneye gidiyoruz."

Su'nun sesi kopup yerleştiğim sıkıntılı dünyamdan beni tutup çıkardığında telefonla konuştuğunu anlamıştım. Yasladığım başımı kaldırmadan dinlemeye devam ettim. "Erin götürüyor bizi."

Koray'ın telefonun diğer ucunda haykıran sesi kulağıma dolduğunda yüzümü buruşturdum. Lanet olsun yersiz yere kullanıma geçen ucube güçlerime ya. Evde duymadığım yetmezmiş gibi buradan da mızmızlanmasını dinliyordum. Yan gözlerle sarışına baktığımda ise ona ses gitmediğinden emin olmuştum. Zaten duyamazdı ama bendeki öyle bir evhamdı ki adamın arabasındaki arka koltukta dedikodusu yapılırken bunu duymasından tabii ki de çekinirdim.

Su'nun fısıltısını duyduğumda koltukta dikilmiştim istemsizce. "Hani tipsizdi bu çocuk? Adam bu tiple dünyada bir ilki gerçekleştirip Victoria's Secret podyumunda modellik yapar Koray."

"Sen Erin'i mi kesiyorsun? Karnındaki bebeğimiz demiyor mu yani 'annem neden çirkin adamları izliyor yakışıklı babam dururken?" dediğinde, "Aptal çocuk," diye mırıldanmıştım Koray'ın saçma sözlerine karşı.

Su, "Saçmalama," diye fısıldayarak söze girmişti ama dinlememe engel olan ses yanımdaki sarışından gelmişti. "Bana mı dedin?"

"Ne dedim?"

"Aptal çocuk dedin?"

Gözlerimi devirip vücudumu çevirdim ona karşı. "Neden sana aptal çocuk diyeyim durduk yere?"

KATARSİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin