19. Bölüm: Son Oyun

57 41 1
                                    

19. Bölüm: SON OYUN

Zihnimin içinde ki pimi çekilmiş bomba patlamak için kalbimden gelen bir emri bekliyordu. Kalbim ise geçmişimi yokluyor, sanki ardına sakladığı emri köşe bucak arıyordu. 

Kimsenin geçmişi bu kadar yaralayıcı olmamalıydı. 

Geçmiş adı gibi olmalıydı, geçmeliydi

Geçmişin geçiremediğini gelecek güzelleştirebilir miydi, emin değildim. Geçmişin örtemediğini gelecek ortaya çıkartabilir miydi?

Geçmişin sırları gelecekte yüzümüze yüzümüze vurulacaktı. Karşımıza geçeceklerdi ve bize geçmişimizi, birbirimizden sakladığımız sırlarımızı, birbirimize sapladığımız hançerleri ve daha nicesini yüzümüze haykıracaklardı.
Sekizimizin gözleri de birbirini izliyordu. Biz iki düşman değildik. Biz arkadaştık. Biz artık içten içe tek bir gruptuk.

Biz arkadaş değildik. Çünkü hançeri ilk onlar saplamıştı, ilk onlar öldürmüştü ve ilk ben kaybetmiştim. Şimdi ise sıra bizdeydi, elimde tuttuğum hançeri sırtından değil kalbinden saplayacağım insanların yanındaydım, ben öldürecektim ve bu sefer ben kaybettirecektim.

Zaferin tozlu parmakları zihnimin içindeydi, bu bir zafer değildi. Bu bir savaştı ve bu savaş bir yok oluş demekti. Bu savaş kazansam da kaybettiğimin göstergesi olacaktı çünkü geride birilerini bıraktığında hiçbir şey kazanmış olmuyordun.

Zihnimin içinde Aslan’ın aylar önce kurduğu cümle yankılanıyordu. “Çünkü Cihangir,” diyordu sert sesiyle. “bu galibiyeti kazanmak için geride birilerini bırakmak zorunda kalacaksın ve emin ol ardında bıraktıklarının ağırlığı üzerine çöktüğünde kazanmış olmanın hiçbir anlamı kalmadığını fark edeceksin.”

Onlar kaybedecekti ama ben kazanmayacaktım. Çünkü aslında ben de onları kaybedecektim. Bazen ne kadar uzaktan bakarsan bak savaşın galibini görebilirdin. Oysa bu savaşın bir galibi yoktu, sadece kaybedeni vardı. İki tarafta kaybediyordu. 

Başımı yere indirmiş, bakışlarım ile ayakkabımı izlerken arka cebimde duran telefonun titrediğini hissettim ve elimi arka cebime attığımda, başımı kaldırma gereği duymadan telefonu göz hizama soktum. 

Gönderen: Cihangir Eroğlu. 

Aren, bomba konusunu konuşacaktık ama bugün pek müsait olamadım. Arka arkaya girmek zorunda olduğum çok toplantı birikmişti

Lider bendim ama benim görevlerimi yerine getiren Cihangir’di. Çünkü zamanı geldiğinde vaktimin hepsini zaten bu sıkıcı toplantılar ile geçireceğimi, şimdi ise biraz rahatlamam ve eğlenmem gerektiğini söylüyordu. Liderlik benim ünvanım, onun ise göreviydi ama asla bundan şikayetçi değildi ve bunun için ona hep minnettar kalacaktım.

Gözlerim bir alt satıra kaydı ve yazdıklarını okumaya devam ettim.

Kameralar hazır. Patlama sırasında saniyesi saniyesine kayıtta olacaklar. Ne yapmamı istersin? 

En altta son bir mesaj daha vardı. 

Seni mi bekleyeyim yoksa anlaştığımız gibi yarın gece yarısı patlaması için emir mi vereyim? 

OYUN SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin