2. Bölüm: İlk Oyun

91 50 19
                                    

2. Bölüm: İLK OYUN

(Günler sonra)

Zor olan aramak mıydı, saklanmak mı bilmiyorum ama kendimi sakladığım duvarlar arasında beni kimse bulamazdı.

Yeni yollara doğru yürüyorum, sonumu biliyorum çünkü bu hikâyeye bu sonu yazmak için başlıyordum ama bu yola çıkarken, kaybedeceğim insanlar ve kazanacağım arkadaşlarım hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Kalabalığın yarattığı gürültü zihnimin sesini bile bastırırken başımı kaldırıp hepsini teker teker baktım. Yanımda Barış ve Efe, karşımda tanımadığım onlarca yüz vardı. Avuçlarımı sıktığımı tırnaklarım canımı yakmaya başlaması ile ancak anladığımda elimi serbest bırakıp nefesimi verdim.

Günler öncesinden planladığımız ve oyun festivalleri başladığı için bir an önce faaliyete geçirmeye çalıştığımız planımız doğrultusunda, bugün ilk oyunda karşı karşıya gelmiştik.

Oyun. Evet oyun.

Hayır. Arkadaş değiliz. Hiçbirimiz hem de. Hayır, çocukta değiliz. Hiçbirimiz değiliz. Ama yine de oyunu kazanmalıydık.

Şimdi karşımızda bir grup vardı. Tanımıyordum. Karba’lılar.
Karba’lılar ile karşı karşıya gelmiştik. İki grubun arasında ki gerilime bakılırsa kimse bundan memnun değildi, çünkü biz iki düşmandık. Biz iki gruptuk. Ve biz iki rakiptik. Tek bir amacımız vardı.

Oyunu kazanmak.

Ben de hırslıydım ama Barış ve Efe onlar benden çok daha hırslı oynayacaklardı. Biliyordum.

Hepimize siyah bir saat dağıtmışlardı. Ne işe yaradığını bilmiyordum çünkü saati göstermiyordu ama umurumda da değildi.

Derin bir nefes daha aldım. Ve derin bir nefes daha. Elini havaya kaldırdı karşımda ki adam ve herkes sustuğunda boğazını temizledi. Sağ tarafımda Barış, sol tarafımda Efe beni ortalarına almışlardı ama bunun amacı beni korumak istemeleriydi. Çünkü karşımızda düşman duruyordu.
Her an savaş çıkabilecek gibi hissediyordum, iki tarafında sakin ama temkinli bakışları birbirinin üzerindeydi.

“Neden burada olduğunuzun biliyorsunuz,” dedi oyunu yöneten adam elini aşağıya doğru indirdiğinde. Bu yarım saatlik gürültüden sonra duyduğum ilk sakince söylenmiş cümleydi. “Bir oyun oynayacağız ve bu oyunun kazananı hedefine giden yola girmiş olacak.” Derin bir nefes aldı. “Tek bir kural var. İki grubun da birbirine zarar vermesi yasak. Unutmayın, tek amacınız bu oyunu kazanmak.”

Bakışlarım konuşan adamdan kaydığında bakışlarım karşımda ki yaklaşık olarak on iki kişilik olan gruba kaydı. Bizim grup kaç kişiydi, bilmiyordum. “Son bulunan kişinin grubu oyunu kazanır. Ama daha da güzel bir şey daha var. Kırmızı bir düğme. Bu düğmeyi kim bulur da basarsa oyunu bitirir ve o kişinin grubu kazanır.”

Saklambaç. Evet, saklambaç oynayacaktık.

Karşımda ki lider bakışlarını konuşan adamdan çektiğinde göz göze geldik. Bakışlarını kaçırmasını bekledim ama bunu yapmak yerine kısa bir tebessüm etti. Karşılık vermedim ve üçüncü defa bakışlarını yine ilk kaçıran ben oldum. Tekrar adama döndüğümde oyunu anlatmayı çoktan bırakmıştı. İki grubunda ortasına doğru ilerledi, iki gruba da baktı. “İki grubun da liderleri bir adım öne çıksın.” dedi cebinden bozuk para çıkararak. Sanki gözdağı vermek istiyor gibi düşünmeden iki adım ileriye atıp öne çıktığımda şaşırmalarını beklemiştim ama öyle olmamıştı. Hepsi beni tanıyor muydu gerçekten?

OYUN SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin