1. Bölüm: Savaşın Sesleri

147 56 70
                                    


1.Bölüm: SAVAŞIN SESLERİ

Canımı yakanların canı yansın ve benim canım o cehennemden kurtulsun diye yapamayacağım şey, giremeyeceğim yol yoktu.

Bu sevdiklerim içinde geçerliydi, çünkü benim cehennemim sevdiklerimi kaybettiğimde başlayacaktı. Sevdiklerimi kaybetmek ise kazanmamdan çok daha kolay olacaktı, bunun farkındaydım.

Acılar ve bu acıların yarattığı anılar tek bir fotoğraf karesine sığabilirdi. Bütün geçmişinizi tek bir kareye sığdırabilirdiniz. Tek bir fotoğraf karesi size hayatı sevdirebilir ya da geçmişinizden nefret ettirebilirdi. Aileniz ile yediğiniz bir yemeğin fotoğrafı olabilirdi bu, işte bu umut verirdi ama eğer anneninizin siz elleri ayakları bağlı bir şekilde çektiği bir fotoğraf ise işte bu acı verirdi.

Acı verecek çok anıya sahiptim, gülümsetecek çok anıya sahiptim. Ben tüm umutlarımı kıracak anılara da, kırılan tüm umutlarımı tekrar hayata döndürecek anılara da sahiptim ve bu anıların içinde ailem vardı. Yanımdaydı, karşımda oturmuş birbirlerine laf atıp duruyorlardı ve bende bir anne edası ile onları izliyordum. Sanki ben bir anneydim, ikisi de benim yaramaz küçük çocuklarımdı.

Üzerinde oturduğum koltukta geriye doğru yaslandığımda, Efe yüzüne haylaz bir gülümseme koydu ve kendi yazdığı şarkıyı söylemeye başladı. “Saldır bebeğim ey ey, ye onu eey ey,” Barış’la aynı anda gözümüzü devirdiğimiz sırada Efe keyifle güldü. “Elimde yarım kilo fıstıklı baklava, sen-den tatlı olmasın. Saldır bebeğim ey-" Barış, Efe’ye doğru bir yastık fırlattı ama Efe yastığı havada kapıp arkasına yaslanmak için kullandı.

“Ulan sus!” dedi Barış başka bir yastık daha fırlatarak. “Kulağım, ağzım, burnum hatta saç tellerim bile kanadı sus artık.”

Efe bu sefer yastığı Barış’a doğru fırlattığında, “Lan,” dedi. “Ne önümü kapatıyorsun? Belki müzisyen olacağım. Müziğin sesini kesmene izin vermiyorum.” Ardından bana döndü. “Hem sen dinlemiyorsan kulağını kapat. Ben burada müziğimi Aren Hanım için icra ediyorum.”

“İcra mı ediyorsun?” dedi Barış. Kaşları havaya kalkmıştı. “Ulan ne müzik icrası, sen müziği imha ediyorsun. İmha.”

“Ha ha ve ha.” dedi Efe ters bir sesle. “Seni komik. Çok düşündün mi bu espriyi yapmak için?”

“Senin George’u düşündüğün kadar değil.” Efe bu sefer sinirli bir şekilde yastığı Barış’a fırlattığında kendimi tutamayıp güldüm. “Gerçekten bir unutamadın şu kadını. Bak kadın diyorum dilime hâlâ tuhaf geliyor. Kadın George.”

“Ha,” dedi Efe. “Ne olmuş yani ailesi erkek çocuk beklediği için erkek ismi koymuşsa?” Bu sefer daha fazla güldüğümde Efe kaşlarını çattı.

Benden herhangi bir destek bekliyormuş gibi baktığında elimi havaya kaldırıp “Hiç öyle bakma,” dedim. “Barış bu konuda haklı.”

Efe gözlerini devirdi. Ardından bana küçümser bir bakış atıp “Her neyse,” dedi. “Sen de elinin hamuru ile George meselesine karışma.” Şaşırarak Efe’ye baktığımda “Yanii,” dedi toparlamaya çalışarak. “Bu benimle George arasında.”

Barış çakırkeyif bir şekilde önünde ki bademden birkaç tane ağzına attı ve arkasına yaslandı. “Ailesi erkek çocuğu beklemiyormuş, ailesi direkt Amerikan bekliyormuş.” dedi gülerek.

OYUN SERİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin