🍬Sakız Falı🍬
19.Bölüm
ŞokGözlerimi sıkıca kapayıp açtım ve karşıya baktım. Sakız şimdi olmaz lütfen kendine gel! Buğulanmış gözüm ile ayaklarım yerde kayıyor gibiydi. Sık sık nefes alıp elimi bir yere doğru dayanmak için uzattığımda kolumdan tutulmuştum. Zorla açtığım gözümle başımı çevirdiğim de Demir Bey'i gördüm.
Kafayı sıyırmış halde gülüp "Hastanın doktor ayağına gelirmiş....hoş geldin"dedim. O an Demir Bey birine dönüp "Sandalye getirin! Sen de tuzlu ayran yap!"diyordu. Kulaklarım zonkluyordu. Muhtemelen korkudan tansiyonum düştü ya da çıktı.
Derince nefesler alırken birden getirilen sandalye ile Defne beni tutup oturttu. Gözlerim hala kararıyordu. Yutkunup tuttuğum ağlamamı hala tutuyordum. Kendimi sıkarken birden önümde diz çöken Demir Bey bir elini kapıya yaslayıp "Sakız sen çok güçlü bir kızsın tamam mı? Şimdi sakin ol. Bu halin ancak eğlence malzemesi olur."dedi. Değil mi? Onlar zaten benimle eğlenmeye geldi. Onlar biricik torunları için geldi. Ben neyim ki?
Demir Bey hızla ayağa kalkıp elini uzattıp Eda'dan ayranı alıp tekrar önümde diz çöktü. Gözleri ikna edercesine ve buna gerçekten inandırırcasına bakıyordu. Ben güçlüyüm. Bu yaşa kadar neleri atlattım bu nedir ki?
Sadece başımı sallayıp ayranı aldığımda yavaşça içtim. Boğazımda akan ayran ve sonradan gelen tuzu yuttum. Oyh içim yandı. Tansiyonumu düşürmek istiyorlar ama şu an içimi yaktılar.
Bardağı uzatmak için başımı çevirdiğimde kapıdaki sureti gördüm. Barat kapıda durmuş bize bakıyordu. Halim nasıl acınası değil mi? Derince iç çekip yerimden doğrulduğumda Demir Bey de doğruldu. Gözlerim karşıya döndüğümde o gözler buz kesmişti. Beni değil ama Demir Bey'i izliyordu.
Boğazımı temizleyip "Biraz rahatsızladım"diye onlar için gereksiz bir ayrıntı verdim. Aslında şu an kendime gelmeye başlamıştım. Zonklama durmuş ve artık yer kaymıyordu. Sabahtan beri hiç bir şey yemedim bir de üstüne bu heyecan bana fazla geldi.
Eda ve Defne bana bakıyorlardı. Daha iyiydim. Gülümseyip yürümeye başladığımda Barat arkamda duran adama bakmaya devam ediyordu. Ne oldu? Niye böyle heykel gibi kalakaldı. Bu ifadesine bakarken o buz mavisini yavaşça indirdi ve yüzümü inceleyerek "İyi misin?"dedi. Değilim. Şu lanet yerden gitmek istiyorum.
Başımı olumlu anlamda sallayıp "Evet kahvaltı yapmadık ya tansiyonum çıktı..Demir Bey de tuzlu ayran yaptırdı sağolsun"dedim. Karnım ağrıyordu. İç çekip "Hadi kendi sözüne geç kalma...majesteleri de içeride malum"dedim. Fakat yüzünde değişmeyen katı ve gergin ifade vardı.
Yürümeye başlamıştım. Kızlar mutfağa dönmüştü. Bir yanımda Demir Bey bir yanımda Barat ile yürümeye başladığımda büyük salonun ihtişamlı kapıları açıktı. Ev demeye bin şahit lazımdı. Bildiğiniz düğün salonuymuş iki koltuk koymuşlar.
Kocaman uzun salon, ortada sarkan büyük iki avize, Gold mavi krem tonlarının olduğu koltuk, halı, perde ve tablolar vardı. Tablonun içine tablo yapılmış gibi kemarları çerçeveli duvarlar, büyük vazolar...gibi ihtişamlı şeyler vardı.
Karşıda koltuklar arasına konmuş iki küçük koltuk daha vardı. Gözlerim Derna'ya gittiğinde yanımda duran Barat"ta bakıyordu. İlgi bekliyordu. Hani bir küçük kız çocuğu sevgisiz kalamaz ya hah işte Derna, Barat'tan sevgi dileniyordu. Ama ne yazık ki doğru adam Barat değildi...olsaydı sözleneceği kız burada tek başına otururken yanımıza gelmezdi.
Barat seni nasıl kurtarabilirim bilmiyorum.
Gözlerimi ondan ayırıp diğerlerine çevirdiğim de annemin babası arkasına yaslanmış koltuğu doldurur halde oturmuş bana bakıyordu. En baş köşede dedemle birlikte oturuyorlardı. O sırada nenem başıyla yanını gösterdi. Ayrılma vakti gelmiş gibi dönüp Alparslan'a baktım. Hislerim tamamiyle ağlamaklıydı ama buruk bir tebessümle "Kaçmak istediğin an göz kırp asla beklemem....canım kuzenim"dedim. Elimde olsa seni kaçırırdım ama ucunda senin ölümün var asla göze alamam.
Yanından ayrılıp nenemin yanına doğru ilerledim. Bana bakan gözleri görüyordum. Dedem ve nenemin ortasına oturup gözlerime karşıya diktiğimde eli ağzında hala gözlerinde yaş dökülen ananem olduğunu düşündüğüm kişi iç çekiyordu. Duygusuz bir şekilde baş köşede oturan adam bana bakıyordu.
Duygusuz çatık kaşları bana olan düşüncelerini gösteriyordu. Evet bana dünyanın en iğrenç şeyiymişim gibi bakıyordu. Ama benim tarafımda sıkıntı yok sonuçta aynı iğrenç bakışı bende ona atıyordum.
Sarraf ağamız kendini tepelerde görerek "Uzun zamandır süre gelen bu sözümüzün vakti geldi"dedi.
Barat, Derna ile ikisi için koyulan koltuklara geçtiğinde ona baktım. Sabah gölün kenarında gördüğüm maviler darma duman olmuş haldeydi. Allah'ım sen yar ve yardımcısı ol. Bir şey bahane olsun ve evlenemesin! Allah'ım duy sesimi bunu en içten dileklerimle söylüyorum...Barat evlenmesin.
Zühtü dedem başını sallayıp onayladığında Sarraf ağa elleri koltuk başlıklarına koyup yerinde yavaşça doğruldu. Ellerini arkasında birleştirip ehil ehil yürümeye başladı. Koca salonun ortasında bizi geniş açıdan görecek şekilde tam kapıya doğru yürüdü ve yavaşça arkasını döndü.
Gözleri tek tek herkes üzerinde gezmeye başladığında ben de kaldı. Burnunu havaya dikerek "Bu söz neydi? Kan davamızın son bulması için ailenin ilk çocukları evlenecekti"dedi. Bir de marifetmiş gibi anlatıyor. Herkes durmuş onu dinliyordu. Sıkılmış halde ona bakmayı kesip yan tarafa döndüm. Dirseğimi koltuğun başlığına yaslayıp elimi avuç içime aldım.
Herkes pür dikkat bakarken Sarraf Bey ayak topuklarını vura vura yürümeye başlamıştı. Salonun ortasına doğru yürüyüp "Barat'tan sonra büyük torunum Bahar ve sonrasında Derna oluyor"dediğinde birden yerinde fırlayan Zühtü dedem "Sarraf!!!"diye bağırdı. Ne oluyor?
Korkuyla yerimde sıçradığımda koltuğa yapışmış dedeme bakıyordum. Ayh bir şey oldu? Şaşkınca dönüp Sarraf Bey'le baktığımda dudağının kenarı kıvrılmış bıyık altından gülerek bana bakıyordu. Ne oluyor ya siz neye bakıyorsunuz?
Zühtü dedem bir adım attığı anda Pedar ve Barat hızla dedemin yanına geldi fakat dedem hışımla "Sen kafayı yemişsin! Sarraf Ağa sırf Barat için sustum, sırf Derna için bekledim ama Sakız için cesedimi çiğnemen lazım!"diye bağırdı. Ne oluyor benimle ne alakası var?
Gözlerim irileşmiş halde Sarraf Bey'e döndüğüm de başını sallayıp "Ben söyleyeceğimi söyledim Zühtü! Ya bu sözü tutarsınız ya da varınız yoğunuz neyse her şeyi alırım. Buna..."deyip gözlerini yavaşça bana indirdi ve "Buna her şey dahil"dedi. Tehdit mi edildim? Neyle?
Kaşlarım çatılmış halde onlar arasında bakakaldığımda Sarraf Bey yanımda zor zaptedilen dedemin aksine keyifle durup "Benim büyük torunum Sakız, bu evin büyük torunu Barat evlenecektir!"dedi.
Ne?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🍬Sakız Falı
Tâm linhHikayemin en güzel yanı cinayetten alındığım karakolda ailemi bulmak ve orada başlayan serüvenimle bir kaymakama kapat atmak oldu. Konya'nın eli baltalı kaymakamı ile iki işi bir araya getiremeyen Sakızı bir araya gelir, şok şok şok devamı hikayeye...