İyi okumalar 🍀
Mauro yanımdan ayrılır ayrılmaz gruba yazmıştı. Herkes gelmeyi kabul etti tabi. Antrenman dışında başka şekilde bir aktivitemiz olmayınca bunu kaçırmak istememişlerdi bizimkiler. Aslında iyi olacaktı. Biraz kafa dağıtmış olurduk.
Şimdiyse hazırlanmış kendime bakıyordum aynadan. Altay'a da haber vermistim. O da gelecekti bizimle. Tabi barış bunu duyunca özelden hemen mesaj attı bana.
~O bok çuvalı neden bizimle geliyor.
İptal ettiğimizi söyle gelmesin.
Suratına sıçayım onun~Tarzı bir sürü şey demişti. En başından beri Altaya ısınamamıştı. bunun nedeni ne bilmiyordum. Bende -saçmalama barış- tarzında şeyler yazınca bişey diyememişti tabi.
Arabaya binip icardinin attığı konuma doğru sürmeye başladım. Altay'da çıkıyorum demiştim. 1.5 saatin sonunda gelebilmiştim sonunda. İstanbul trafiği beni deli ediyor ya.
Mekana giriş yaptığım da gerçekten hayran kalmıştım. İcardi haklıymış.. tamda benim seveceğim bir yer.. etrafa göz gezdirdim. Siyah ve altın rengi birleşmiş, beyaz çizgilerle dekore edilmişti. Çiçekler duvarların köşelerinde asılı ayrı hava katıyordu. İlk defa bu kadar güzel mekan görmüştüm İstanbulda.
"Beğeneceğini biliyordum." Kulağımın dibinde ki sese arkamı dönünce burun buruna gelmiştim. Yüzümün ısındığını hissedince bir adım geri gittim.
"Gerçekten çok güzelmiş... Bu kadarını tahmin etmiyordum ben" gülümseyip beni baştan aşağıya süzdü. Sonrasında burnumun ucuna vurdu.
"Çok tatlı olmuşsun... Her zaman ki gibi" içim yanınca yüzümü buruşturdum biraz. Bu his gerçekten çok can sıkıcıydı.
"Teşekkürler efendim.. siz de çok yakışıklı olmuşsunuz.. her zaman ki gibi" kafasını sağa eğip dudaklarını birbirine bastırınca büyülenmiş şekilde ona baktım. Tanrım...
"Ooo erkenci kuşlar.. ne ara geldiniz" barışın sesiyle kendime geldim. Neden ilk bu geldi ya... Yanlış anlayacak yine. Barışa baktığım da gözlerinden anlamıştım imasını. Öldürücem bu çocuğu.
Yavaş yavaş herkes toplanmıştı. Masaya geçip sohbete dalmıştık. En son Altay'ın geldiğini görünce ayağa kalktım ve sarıldım.
"Bebeğim... Hoşgeldin" gülümsedi.
"Hoşbulduk.. nabersiniz" bizimkilere dönüp hal hatır sorunca barış gözlerini devirdi. Abdülkerim abi ve Mauro Altay'la sohbet etmeye başlayınca yerime geçtim. Sağ tarafımda Mauro solumda Altay vardı. Karşımda da barış.. cidden harika bir eşleşme. Karşımda barış olmasa daha iyiydi.
Menü geldiğinde yemeklere baktım. O kadar şey vardı ki neye karar vereceğime şaşırmıştım.
"Kerem bak... Cafe de Paris soslu bonfile var. Sende ister misin?" Diyen Altaya cevap verecekken Mauro araya girdi.
"Ama onun içinde zerdeçal var" Altay anlamadığını belli edercesine bi surat ifadesi takındı yüzüne ve Mauro'ya döndü.
"Nolmuş ki kanka"
"Kerem'in zerdeçala alerjisi var" Mauroya döndüm hayretle. Altaysa konuşmaya başladı sol tarafımdan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Coincidencia/ Kerem×İcardi
Romance"Noldu Mauro?" "İyi misin diye baktım" güldü. Ve bana döndü. "İyiyim.. neden olmayayım ki" omuz silktim. "Bilmem yüzün kızarmış.. ya utanınca yada sinirlenince kızarır o tatlı yanakların" elimin tersiyle yanağını okşadım. "Altay yanımdaydı o yüzd...