15. Bölüm

25 4 2
                                    

Gelecekten bir kesit görme şansınız olsaydı ne hakkında olmasını isterdiniz? Belki bazılarınız eğitim, bazılarınız aşk, bazılarınız ailevi bazılarınız da kariyer gibisinden şeyleri görmek isterdi. Peki ya ben mi ne isterdim? Sanırım verdiğim kararların sonucunu görmek isterdim.

Sabahın erken saatlerinde kendimi burada ilk geldiğim günler gibi sahilde bulmuştum. Hayatımda her şey üst üste gelmeye başlamıştı. En ağır gelen ise aşk hayatımdı. En yakın olmak istediğim kişiye yakın olamıyordum. Sürekli bir şey engel oluyordu. Karşıma yeni bir sorun yeni bir karar çıkarıyordu. Dünden beri Demir'in dediklerini düşünüp kafamda tartmıştım. Eğer anneme de bu olanları anlatmazsam kendimi suçlu hissederdim çünkü o benim hayatım için kendi sevdiği şeylerden vazgeçebilirdi. Peki ya ben? Bunu yapabilir miydim bilmiyordum. Birisiyle konuşup dertleşmeye ihtiyacım vardı. Bu kişinin Deniz olmasını çok istesem de dün olanlardan sonra yeniden bana uzak kalmıştı. Sadece birbirimize bakmakla yetinmiştik.

Bir an Berkeyi düşündüm. O da sevdiği kişiden böyle uzak kalıyor ve başkasıyla izliyordu. Belki de onun kalbi de benimki gibi böyle kırılıyordu.

Havanın ılık rüzgarı saçlarımı savurdu. Telefonumdan açtığım piyano melodisi beynimde anılar canlandırdı. Sadece gözlerimi kapattım ve derin nefes aldım.

"Seni yeniden burada böyle tek görmek çok garip." göz kapaklarımı araladığımda yanımda dikilen Sarp ile göz göze geldim. Onu bir kaç gündür görmemiştim. Açıkçası yaptığı şeyden sonra görmeyi en son istediğim kişi de oydu.

"Bir şey mi oldu?" diye sordum çünkü yanımda olması tüylerimi diken diken etmişti. Biraz uzağımda taşların üzerine oturdu. Eliyle yüzünü sıvazladı.

"Seni en son gördüğümde Denizle birlikteydiniz." kaşlarımı çattım.

"Evet ne olmuş yani?" dediğimde omuz silkti. Bizi en son gördüğü yer Deniz'in evime özür dilemek için geldiği zamandı.

"Hiç, sadece ikiniz de güzel gözüküyordunuz. Ama bakıyorum da şu an teksin ve suratından belli oluyor ki kafanı kurcalayan bir şey var." yüzümden bu kadar durgun olduğum belli oluyorsa içimdeki yangınları da görüyor olabilir miydi?

"Seni ilgilendirmez. Bunları düşüneceğine başka şeyler düşünüp kararını ver bence." bahsettiğim konu polise her şeyi anlatıp teslim olmasıydı. Ayağa kalktım ve elime telefonumu alıp müziği kapattım. Gitmek için arkamı dönecekken bana seslendi.

"Ben kararımı verdim Beste. Senin dediğini yapıp kazayla olduğunu anlatıcam. Ama lütfen artık bana sırtınızı dönmeyin." sesi yeniden titremişti. Tıpkı bana yaptığı kazayı anlatırkenki gibi. "Sadece biraz daha zaman lazım. Ailem, arkadaşlarım ve kendim için." anlayışla başımı salladım. Bunu düşünmesi bile en azından bir şeyleri düzeltmek için bir çabaydı.

"Önceden dediğim gibi, kazayla olduğunu anlatınca ve o an kafanda yerinde olmadığı için cezan hafifleyecektir. Ha bir de eğer Deniz'in babası seni şikayet etmezse tabii." Deniz ne yapar ne eder babasına şikayet ettirirdi. Yaşadığı şeyler hiç kolay olmamıştı. Konu ailesiydi sonuçta ve aile demek her şey demekti. "Umarım kararından geri dönmezsin Sarp." dedim. Kafasını yukarıya kaldırıp gökyüzüne baktı.

"Umarım sen de aklını kurcalayan şeyden bir an önce kurtulursun." elini omuzuma koyduktan sonra yanımdan yürüyüp geçti. Bir zamanlar iyi bulduğum ve eğlendiğim kişi ile şu an yabancı olmuştuk.

***

"Bence beyaz renk sür." dedi Güneş Eceye. Öğle saatleriydi ve Ece'nin evinde kızlarla toplanmaya karar vermiştik.

Yaz Rüzgarı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin