19. Bölüm

19 1 0
                                    

"Telefonumu unuttum." annem ve Didem teyze sabahın erken saatlerinde yola çıkmak için evden çıkmışlardı. Fakat yaklaşık on dakika sonra annemi tekrardan karşımda görünce bir şey oldu sanıp paniklerken aslında telefonunu unuttuğunu söylüyordu.

"Ben sana dedim ama aldın mı diye, aldım dedin." Söylenerek telefonu anneme uzattım. Sırf bu yüzden on dakika bile olsa daldığım uykudan geri uyanmıştım.

"Ay öyle geldi bana. Neyse gidelim artık görüşürüz annecim." kendisine çekip on dakika önce yapmamış gibi tekrardan öpmeye başladı. Ben de ona karşılık verdim.

"Hadi dikkat edin." diyerek annemi yazlıktan gönderdim. Kendimi salonun koltuğuna attım. Dün otelden geldiğimizden beri üzerimde bir yorgunluk olmuştu. Bizimkiler otelin akşam eğlencesine de katılmak istemişlerdi. Orada çalan müzik kafamı şişirmişti. Eğer yanımda Deniz olsaydı dayanabilirdim fakat bana halletmesi gereken bir iş olduğunu söyleyip yanımızdan da erken ayrılmıştı. O işin ne olduğunu bilmiyordum ve sorduğumda da geçiştirmişti.

Tek istediğim biraz daha uyumaktı. Aklımda bir şeyler düşünmeden derince uyumaktı çünkü ne zaman kafamı yastığa koysam düşünceler beni iyi kötü ele geçiriyordu.

***

Bahçedeki salıncakta oturmuş dün Deniz'in bana verdiği deniz kabuğunu inceliyordum. Bu güzelliği alıp bana vermek için kendisini tehlikeye atmıştı. Eğer ona bir şey olsaydı canımın ne kadar acıyacağını bilmiyor muydu? Sanırım bilmiyordu.

Kabuğu alıp göğüsüme bastırdım ve gözlerimi kapattım. Koltukta üç saat uyuyakalmıştım. Saat öğlen birdi. Ne Denizden ne de diğerlerinden bir ses yoktu. Diğerleri neyseydi ama Denizden bir mesaj beklemiştim. Hele de dün erken gittiğini hatırladıktan sonra.

Bir süre daha kabuk göğüsümde bir şekilde salıncakta sallandıktan sonra telefonuma gelen bildirim sesiyle kapalı gözlerimi açmam bir oldu. Mesaj Güneştendi. Bu beni biraz hüsrana uğrattı.

Güneş: Dün akşam evin boş olduğunu söylemiştin ya, kızlarla size mi gelsek acaba diye düşündük.

Güneş: Uygun musun?

Uygundum uygun olmasına ama içimdeki bir dürtü kabul etmemi istemiyordu. Mesajı üsten okuduğum için bir şey de yazmadım. Şimdilik.

Mutfağa gidip yorgunluğumu alması için kendime soğuk kahve hazırladım. Biraz da olsa uykumu açardı. Çekmeceleri karıştırdıktan sonra mor renkteki pipetlerden birisini aldım ve kahve bardağıma koydum. Kahvemden bir yudum alıp gözlerimi o tatla yumdum. Sonra cebimdeki telefondan bildirim sesi gelince elime alıp baktım ve mesaj ondandı.

Egoist: Günaydın

Egoist: Akşama atacağım konuma gel. Seni bekliyor olacağım.

Elimle ağzımı kapatıp küçük bir sevinç çığlığı attım. Neden ve nereye çağırdığını bilmiyordum ama bu mesajı atması çok hoşuma gitmişti.

Güneş: Çevrimiçisin ama benim mesajıma bakmıyorsun

Güneş: Kırılıyorum

Üstten Güneş'in de bildirimleri geldiği için Deniz'e cevap yazıp onun sohbetine girdim.

Ben: Kusura bakmayın ama akşam için planlarım çıktı. Sonra kız kıza bir şeyler yapsak olur mu?

Yaz Rüzgarı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin