13. Bölüm

26 4 22
                                    

"İleride sağdan devam abi!" diye taksiciye yolu tarif ediyordu Melisa. Bugün grupla beraber akşam için gece kulübüne gitmeyi düşünmüştük. İçtikten sonra araba kullanmayalım diye taksiyle gidip gelmeye karar vermiştik fakat taksici abi gideceğimiz mekanı bulamıyordu ve bu yüzden Melisa bizi ara sokaklara sokup duruyordu.

"Artık navigasyonu açsak mı Melisa ya, para yazıp duruyo." Ece son cümleyi sessizce içinden fısıldadı. Aynı arabada dört kişiydik. Arka koltukta Ece, ben ve Melisa oturuyorduk. Ön koltukta da Berke oturuyordu.

"Melisa yüzünden bizimkilerin taksisini kaçırmasaydık navigasyona da gerek kalmazdı." diye söylendi Berke haklı olarak.

"Ya ne yapabilirim. Geceye sade bir şekilde mi gitseydik? O püskülleri almam gerekiyordu." taksiye bindikten sonra Melisa açık olan bir süs dükkanı görünce oraya uğramak istemişti ve bize bir kaç şey alıp geri gelmişti. Bu yüzden de gruptaki diğer kişilerin taksisi de çoktan gitmişti.

"Ablam burdan düz mü gideyim soldan döneyim mi?" diye sordu taksici abi.

Melisa elini saçına daldırdı ve arka koltuktan kafasını öne çıkararak karanlık yola gözlerini kısarak bakmaya başladı. Üzerinde gri bir mini elbise vardı ve disco topu gibi parlıyordu.

"Abim sen nasıl burada yaşıyorsun ben anlamadım ki? Hiçbir yol bilmez misin?"

"Yeni taşındım buraya iş için. Yoları pek bilmiyorum kusura bakmayın." taksici parmaklarını direksiyona ritimli bir şekilde vurdu.

"Ay abi sen bi ara uğra bizim oraya ben sana öğreteyim yolları." Melisa hâlâ yola bakıyordu ve yön seçmeye çalışıyordu.

"Valla iyi olur kızım." taksici bunu söylediği an Berke'nin telefonuna mesaj bildirimi sesi geldi ve açıp baktı.

"Konuşmanızı bölmek istemem ama soldan dön abi." dedi Berke.

"Ya Berke ben sana demedim mi yolu ben tarif edicem diye?" Melisa kollarını ovuşturup koltuğa kendisini geri attı.

"Dönüşte anlatırsın Melisa bizimkiler çoktan gelmiş oturmuşlar bile." taksici abi Berke'nin dediği yoldan sürmeye başladı. Ece'nin gözleri sürekli paranın ne kadar olduğuna bakıp durmakla meşguldü. Muhtemelen taksiye vereceği parayı bir elbiseye vermeyi tercih ederdi.

Ece ne yalan söyleyeyim bugün de güzel gözüküyordu. Altında pembe parlak bir etek ve üzerinde de onu tamamlayan pembe bir crop vardı.

Sonunda mekana gelebildiğimizde parayı Berke ödemişti. Her ne kadar ben de ödemek istemiş olsam da, bu gece benden olsun, diyip izin vermemişti. Ece ve Melisa arabadan indikten sonra beni beklemişti ve elimden tutup inmeme yardım etmişti. Ben de koluna nezaketen girdim.

"Gerçekten üzerindeki elbise denizi andırıyor." Deniz, kelimesini duyunca aklım koyu mavi gözleri ve sarımsı saçları olan Deniz'e gitmişti. Sırf bu yüzden istemeden de olsa sırıttım.

Dün sabah olanlardan sonra Deniz yine babasının yanına gitmişti ve bunu kimseye söylememişti. Benim haricimde. Ece de sırf bu yüzden bu sabah başımızın etini yine ve yine yemişti. Güneş de sırf kafaları dağıtmak için bu akşam gece kulübüne gitmemiz gerektiğini ve bunun hepimize farklı bir hava katacağını söylemiş, Ece de bu sayede kafasını dağıtmayı başarabilmişti.

Üzerimde mavi bir mini elbise vardı. Beyaza doğru hafif geçişleri ve bir kaç yerinde de küçük taşları vardı. Topuklu ayakkabılarım da ince topuklu, bileğimi saran beyaz renkli bir ayakkabıydı.

"Yani denizi bu kadar sevdiğini bilmesem emin ol üzerindeki kombinle anlardım." diyerek göz kırptı Berke.

"Teşekkür ederim. Sen de çok şıksın." mekanın içine girince grubun diğer üyeleri bir masada oturmuş çoktan bir şeyler içmeye başlamıştı.

Yaz Rüzgarı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin