16 Yıl Sonra
Yaşadım tüm kötü günler artık geride kalmıştı bu hayatta sadece kendim ve mesleğim olacaktı. En önem verdim tek iki şey.
Ev arkadaşım Zeynep ile koltukta oturuyorduk, akşamdı ve en büyük abisi ile yıllardır hoşlandığı çocuk ile tanışacaktım. Zeynep ile öğretmenlik sınavlarına çalışırken tanışmıştık.
Zeynep sarışın mavi gözlü bir kızdı. Asıl göz rengi yeşildi ama yeşil gözleri babasına benziyor diye onları lens ile kapatıyordu.
Zeynep'in babası'da çok iyi bir insan değildi yani sanırım tek ortamız buydu. Zeynep'in babası zeynep daha küçükken düşmanları tarafından katledilerek öldürdüğü için abisi ufak yaşta onun yerine geçmek zorunda kalmıştı, bu yüzden Zeynep babasını hiç sevmezdi.
Ben ise siyah saçlı, kıvırcık ve ela gözlere sahiptim. İnsanların pek güzellik algısına uyuduğum sayılmazdı. Lise'deyken birisi tarafından red edilmiştimde.
Biz Zeynep ile kanepelere yayılmış gelecek misafirleri bekliyorduk. Zeynep bugün dersi olmadığı için sabahtan börekler, çörekler hazırlamıştı. Oyüzden ocakta kaynayan tek şey çaydı. Onuda ben yapmıştım.
Biz kanepelerde uzanırken kapıdan gelen ses ile toparlanıp ikimizde kapıya yönelmiştik. İçimde biraz heyecan vardı çünkü 4 yıldır tanıdım arkadaşımın ilk defa bir ailesi ile tanışacaktım. Zeynep'in ailesi Rusya'da yaşıyordu Türkiye'de yaşıyan tek akrabası Ömer Kılıç'tı. Yani Zeynep'in en büyük abisi. Zeynepler 6 kardeşten oluşuyordu. 5 erkek 1 kız'dan.
Kapıyı Zeynep açtın da kapıda, iki erkek belirmişti. Birisi uzun boylu kumral ve sert bir yüze sahipti. Diğeri ise biraz diğerinden kısa esmer tatlı bir yüze sahip birisi vardı.
Sanırım esmer olan Zeynep'in abisiydi çünkü diğeri abisi değilde hoşlandığı çocuğa benziyordu. Ben bunu düşünürken kumral olanla Zeynep sarılıyordu. Esmer olan beni bir süzdükten sonra bana samimi bir şekilde. "Merhaba" demişti gülümseyerek. Onun bu tavrı benimde içimi ısıtarak aynı şekilde bende ona selam vermiştim.
Kumral olanla Zeynep'in sarılması bittikten sonra esmer aynı sıcaklıkla Zeynep'ede selam vermişti. Ama bu sefer kumral'ın gözleri beni hedeflemişti. Bana esmerin baktığı gibi sıcak bakmıyordu, sanki düşmanmışım gibi bakıyordu. Ve beni rahatsız etmişti.
Bir iki dakika bana öyle baktıktan sonra Zeynep'in. "Tanıştırayım" sözüyle bakması yarıda kalmıştı. Zeynep sağ eliyle yanında kumralı gösterip. "Bu abim, Ömer. Abi bu ev arkadaşım buglem" diyerek tanıtmıştı ikimizi. Ne yani? Şimdi bu adam Zeynep'in abisi miydi? Aynı anneden olduğuna emin miyiz?
Zeynep bu sefer sol eliyle yanında esmeri gösterdi. "Buda abimin arkadaşı, Eren. Eren buda ev arkadaşım buglem" diyerek tanışmıştı. Eren tekrar bana samimi bir gülüş verip kafa salamisti. Bende aynı şekilde ona gülümsedim.
Ömer ise hala bana soğuk ve bir okadar ülkücüyü bakışlar atıyordu bu durum beni gerçekten rahatsız ve huzursuz ediyordu. Ama katlanmak gerekiyordu.
Zeynep, "Biz Buglem ile birşeyler getirelim siz oturun" dedinde onu takip ederek mutfağa gitmiştik. "Zeynep o senin abin mi cidden" diye sordumda Zeynep bana gülerek. "Evet o benim abim, hiç benzemiyoruz dimi" dedinde. "Evet hatta ereni abin sanmıştım" dedim Zeynep eren ismini duyunca bile iç çekiyordu. Sen nasıl bir aşıksın be kızım.
"Öyledir. Tatlıdır o" diyerek bir iç daha çekmişti Zeynep. Ah Zeynep'im senin bu çektin nedir be kuzum. Zeyneple beraber misafirlere ikramları koyup çayı doldurmuştuk. Odaya geçtimizde elimizde tabakların birini erenlerin önüne birinide kendi önümüze koymuştuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MANTIKAM
Teen FictionOnu, haftalar sonra ilk defa görmüştüm. hastanenin tepesinde gök yüzünü seyrediyordu. yanına gittimde beni fark etmişti ama kafasını döndürüp bakmamıştı. "Gökyüzünü sever misin?" diye sordumda ise bana "Hayır sevmem" demişti. "Peki o zaman neden izl...