16 BOLUM

113 4 41
                                    

Ölüm bile susardı gülüşünde.

Yazarın
dilinden:

Poyraz kaç gündür buglem'e ulaşamıyordu. Bir kaç gün önce telefonun kırıldığını öğrenmişti ama başka hiç birşey bilmiyordu.

Bu durum poyrazın canını sıkarken, bir yandanda buglemin neden öyle yapabileceginin sebebini düşünüyordu.

Onu özlüyordu, ve kafası o kadar çok karışıktı'kı bazen ne yaptığını bile unutuyordu.

Işler böyle olunca poyraz kafa dağıtmak için sahile gitmeye karar vermişti.

Oturduğu sitenin otoparkına inip, arabasını çalıştırmıştı. Otoparkdan dönerken arkadan bir arabanın ona vurmasıyla poyraz direksiyonu sağa kırıp duvara toslamıştı.

Poyraz sinirle arabasından inip vuran sürücunun yanına gitmişti. Sürücünün camına vurup açması için eliyle işaret etmişti.

Cam açılınca içeriden kızıl bir kadın görünmüştü. Kızıl kadın mavi gözleriyle poyraza bakıyordu. Poyraz kadının güzelliği arkasında öylece kalmıştı.

Kadın mahçup olmuş bir şekilde arabasından inip poyrazın arabasına bakmıştı. Kadın dahada mahcup olup kısık bir sesle, "Kusuruma bakmayın. Daha yeni ehliyet aldım, parası neyse öderim" dedinde poyraz gözlerini kapatıp açmıştı.

Poyraz derin bir nefes alıp gülümseyerek, "Sorun değil bir dahakine dikkat edin" dedinde kadın gülümseyerek poyraz'a elini uzatmıştı.

Poyraz kadının elini sıkıp tokalaşmışlardı. Kadın gülümseyerek, "Adım Yonca. Hakimim, eğer bir sorun olursa beni bulmanız yeterli" dedinde poyraz gülümseyerek tessekkür etmişti.

Yonca işinin olduğunu belirterek poyrazı arkasından bırakarak yola koyulmuştu. Poyraz ise öylece giden arabanın arkasından bakıyordu.

BUGLEM
AKSOY:

Ömer bana bakıyordu, benden bir cevap bekliyordu. Ama bende ne bir cevep ne bir söz vardı.

Ömer bana yaklaşıp gülümseyince, içim ısınmıştı. Ömer'in uzattığı eli titreyen ellerimle tutumda ömer boğazını temizleyip, "Afferim benim kızıma" dedinde ona gülüp sarılmıştım.

Ömer beni kendinden çekip yüzüme doğru eğilmişti. Gözlerimin içine bakıp, "O poyraz denen itten uzak dur!" Dedinde gülmüştüm. Aklı hala ondaydı!

"Hala onda mı aklın?" Dedimde ömer kafa sallayıp gülmüştü. Ona gülmek çok yakışıyordu, hemde çok. Içerden erenle zeynep'in kavga sesleri gelince beraber salona dönmüştük.

Odaya geldimizde erenle zeynep oyun için kavga ediyor ege ise onların hallerine gülüyordu. Eren ömere bakıp, "Lan biz seninle kaç kez oynadık bu oyunları! Konuşsana azıcık!" Diye isyan ettimde kahkaha atmıştım.

Ömer zeynep'in elinde olan konsolu eline alıp oyunu tekrar başlamıştı.  Bu sefer erenle ömer oynuyordu, bizler onları izliyorduk. Ege babasına destek vermek için övgü dolu sözler söylüyordu.

Bu ömeri mutlu etsede bunu yansıtmıyordu, kendi halinde yaşıyordu. Maç üçe iki bitmişti. Kazanan ömerdi.

Eren ka
Kaybettiğini yediremeyip, "Ben kendim isteyerek kaybettim" dedinde ege ona, "Görduk eren abi! Nasıl kaybettiğini gördük" diyince hepimiz kahkaha atmıştık.

Ömerle göz göze gelince sırıtıp egenin yanına oturmuştu. Zeynep bir nefes alıp, "Ben birşey söylicem abi" dedinde ömer toparlanıp ona bakmıştı.

MANTIKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin