17 BÖLÜM

110 8 31
                                    

Yüzsüz değilim ama, yeniden beni sev.

Ömer'e bakmıştım. Annesi ile soluklu bir kavga içerisindelerdi. İrem abla ben uyanınca, bana bakmıştı. Ömer annesine, "Anne saçma sapan konuşma! Buglem pelin gibi değil?" Dedinde İrem abla oğluna dönüp alaycı gözlerle bakmıştı.

Yataktan kalkıp yanlarına yaklaşınca irem abla bana dönüp eliyle beni göstermişti. "Evet bu kadın pelin gibi değil. Ama sen baban gibisin!" Dedinde Ömer buz kesilmiş gibi annesine bakmıştı. İrem abla beni kolumdan tutup odadan çıkarmıştı. Onun gücüyle bende sürükleniyordum.

İrem abla, "Bak kızım bende inandım böylelerine, ama bunlar adam değiller! Allah'ın cezası" diyerek içinden geçiriyordu. Ne yaşadımın şokundayken salonda bir sürü erkek görmüştum.

Bunlar kimdi? Evime gitmek istiyorum imdat! Zeynep o erkeklerin içinde oturuyordu, Ege ise Eren'e parmaklarıyla kimin kim olduğunu soruyordu.

Erkekler salonun girinde ki bize bakınca utandımı hissetmiştim.  Zeynep bana bakıp küçük bir gülümseme ile selam vermişti.

İrem abla kolumu bırakınca Ege'nin yanına oturmuştum. İrem abla yanıma oturup kulağıma eğilmişti, "Bunlar benim oğullarım. Kızımı tanıyorsun zaten" diyince sırıtıp cevap vermiştim, "Beş tane erkek çocuğuna bir kız çocuğu. Nasıl başa çıktınız?" Dedimde İrem abla kaşlarını çattınca yanlış birşey dedim mi diye düşünmüştüm.

"Beş oğlum yok, Dört oğlum var. Ve zor olmadı" dedinde Ömer'i oğlu olarak saymadığını fark ettim. Evet Ömer zamanında annesine yanlış yapmış ama evlat olarakta görmemek çok ayrı bir boyuttu.

Ömer'in yanına gitmek istiyordum, şu an ne hallerdeydi bilmiyordum ve bu sinirimi bozuyordu.

"Ömer'de sizin evladınız?" Dedimde İrem abla kafasını sağa sola sallamıştı. "Benim Ömer diye bir oğlum yok. Zamanında Annesini hiçe saydı, yok muşum gibi davrandı. Ben çok üzdü!" Dedinde Zeynep bizi duyduğunu fark etmiştim.

Kimseyi suçluyamıyordum çünkü herkesin bir hatası, bir kusuru vardı. İrem abla'ya lavaboya gideceğim diyerek yanından kalkmıştım. Ömer'in odasına gittim de, kapıyı çalmıştım. İçeriden bir ses gelmeyince açmayı denemiştim ama kapıyı kitlemişti.

Kısık bir sesle, "Ömer kapıyı açar mısın?" Dedimde hiç bir şey değişmemişti. Biraz daha bekleyince kapının açıldığını görmüştum. Ömer kapıyı açıp bana bakmıştı, bakışlarında öfke ve sinir vardı.

Ömer beni inceleyip kapıdan çekilince, içeri girmiştim. Ömer kapıyı örtünce ilk işim ona sarılmak olmuştu. Ömer sarılmama karşılık vermişti. Şu an buna çok ihtiyacı vardı.

Ömer'den ayrılınca ona bakmıştım. "İyi misin?" Dedimde Ömer evet diyerek kafa sallamıştı. İç çekip elimi tutmuştu, "Babam'a benzediğimi sanmıyorum" dedinde gülümsemiştim.

"Farkındayım Ömer bey" dedimde Ömer gülmüştü. Onun hep gülmesini istiyordum. Çünkü o hep gülmeyi hak ediyordu, Ömer boğazını temizleyip bana bakmıştı. "Annem biraz fazla alıngan, beni uzun zaman affetmeyecek ve evladı olarak saymayacak ama diyecek bir sözüm yok. Bu yüzden aşağı'ya in ben geliyorum" dedind kafamı sallayıp odadan çıkmıştım.

Aşığa indimde bizimkilerin mutfakta olduğunu görüp yanlarına gitmiştim. Erenle Zeynep beni görünce rahatlamışlardı, başkasıda gele bilirdi çünkü.

Onlara çaresizce bakmıştım, "İrem abla Ömer'i evladından saymıyor. Yukarıda çok kötü kavgada ettiler" dedimde Eren kafa sallamıştı. "Seslerini duyduk, Babana benziyorsun dediği cümleyide duyduk" dedinde Zeynep burnunu çekmişti.

MANTIKAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin