~Yana yana kül olsam her an, yine de senden ayrılamamBin yıl yaşasam yine sana doyamam..
☆
"Bugünkü talim bitmiştir. Dağılabilirsiniz."
Hyunjin'in sözlerini duyan herkes saygı ifadesi olarak Hyunjin'in karşısında eğilmiş ve yavaş yavaş eğitim salonundan çıkmaya başlamışlardı.
Biraz sonra salon bomboş kaldığında Hyunjin derin bir nefes vermişti. Hayır, yorulmamıştı. Sadece çok düşünüyordu ve düşünceleri; sadece çalıştığında bir sineye çekilebiliyordu. Düşüncelerinin esiri olacağını anlamış ve buna göre konuşmuştu bir nevi bedeni. Düşünmekten nefret ediyordu. Düşünmek zorunda kalmaktan nefret ediyordu.
Bir anda önüne tutulan bir şişe su ile Hyunjin'in kaşlarını çatması bir olmuştu. Bu neydi şimdi?
"Al, yorgun görünüyorsun." Demişti Felix; Hyunjin'e endişeli bakışlarını gönderirken. O'nu yorgun görmeyi sevmiyordu. Evet, ondan hoşlanmıyordu ama.. yine de o'nu böyle görmeyi sevmiyordu işte.
Hyunjin ise gözünün önünde tutulan su ile şişeye aptalca bakmayı kesmiş ve şişeyi Felix'in elinden almıştı. Karşısındaki bedene ufak bir gülümseme bahşetmiş ve "Teşekkür ederim" diye mırıldanmıştı. Şaka gibiydi ama son 2 haftadır Hyunjin çevresindeki insanlara karşı asla ters değildi. Burnunun dikine bile gitmiyordu hatta.
Felix ise karşısındaki sarı saçlı çocuğun ilk defa gülümsemesine şahit olmuştu. Neredeyse 2 haftanın her günü beraberlerdi ama Felix, Hyunjin'in gülümsemesini ilk defa görmüştü. İnkar etmeyecekti. Hwang Hyunjin, gördüğü en yakışıklı ve çekici Alfaydı. -Her ne kadar gıcık olsa da-
Gülümsediğinde kısılmış gözleri, dolgun dudaklarının yukarı doğru kıvrılması, gözlerinin önüne düşen perçemleride dahil parıldayan mavi gözleriyle ondan etkilenmemek mümkün değildi Felix'e göre. Şayet, eğer o böyle bir gülümsemeye sahip olsaydı; kuşkusuz hergün gülücük saçardı etrafa.
Düşüncelerini hemen aklından silmiş ve Hyunjin'e ufak bir gülümsemede o vermişti. "Rica ederim. İlk tanışmamız biraz kötü oldu ama olsun." Demişti muzip bir ses tonuyla. Hyunjin bu sözlere karşı neredeyse boş olan eğitim salonunda kahkaha atmıştı. Felix haklıydı. İlk zamanlar biraz asabiydi muhafızlara karşı.
Hyunjin'in gülümsemesine dalan Felix, ne yaptığını fark etmiş olacak ki başını son anda iki yana sallamıştı. Ne oluyordu o'na?
Bu aralar vücudu Hyunjin'e ayrı bir tolerans gösteriyordu zaten. İstemsizce o'nu gördüğü zaman gülümseme başlıyor, o yanındayken istemsiz kalp ritmi değişiyordu. Bu düşünceler aklını çok karıştırıyordu.
Bir anda kasıklarına giren keskin ağrıyla gözlerini acıyla yumması bir olmuştu. Elleri istemsizce karnına doğru gittiğinde dengesini sağlayamamış ve sol kolu karnına giderken, sağ kolu Hyunjin'in omzunu bulmuştu. Bu hareket Hyunjin'in kendisine endişeli bir şekilde bakmasına neden olduğunda Hyunjin, etrafa yayılan keskin toprak kokusu feromonları fark ettiği gibi derin bir siktir çekmişti. Felix şu an kızgınlığa giriyordu.
"Felix, iyi misin?" Diye sormuştu sesi istemsizce telaşlı bir şekilde çıkan, Hyunjin. Felix ise ağzını bile açamıyordu. Ağzını açarsa gözyaşlarını tutamazdı, bunu biliyordu. Tanrı aşkına! Alfa ve deltalar kızgınlık dönemini çok ağır geçirirlerdi ve şu an ki durum, bazı şeylerin olmaması gerektiğini bağırıyordu sanki.
Yavaş yavaş terlediğini hissediyordu, Felix. Alt taraflarına doğru akan karıncalanmayı hissetmesiyle dişlerini sıkıp zor da olsa konuşmaya çalışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Possible-Hyunho [OMEGAVERSE]
Science FictionDelta-Lee Minho Baskın Alfa-Hwang Hyunjin ~ Kader kırmızı ipini onlar için bağlamışken, onların itiraz etmeye hakkı yoktu. Bir Delta ve baskın bir Alfa ruh eşi çıkabilir miydi? Lardies halkı küçüklükten beri bu masallar ile büyümüştü ve farkında olm...