~ I don't wanna be alone, You know it hurts me too.
You look so broken when you cry.. One more and then I say goodbye.
☆
Bu sözler Chan'ın içinde bir şeyleri tetikledi. Öfkesi gözlerinden adeta ateşler saçarak dışarı vurdu ve Minho'nun sözleri beyninde yankılanmaya başladı. "Ne demek istiyorsun?" diye sordu Chan, sesi titreyerek. Gözleri şimdiden kırmızılaşmıştı bile.
Minho ise Chan'ın kırmızılaşmış gözlerine bakıp derin bir iç çekti.
Chan'ın bu kadar sinirleneceğini biliyordu. Lakin sakinliğini koruyarak aynı cümleyi tekrarladı, "Benim bir ruh eşim var, buna gerek yok."
Chan'ın öfkesi artık dizginlenemez bir hale gelmişti. "Bunun yanlış bir şey olduğunu nasıl anlamazsın?!" diye bağırdı.
Delirecek gibiydi. Seungmin'e yaptığı şeylerden hiç mi ders çıkarmamıştı, Minho?
Ne düşündüyse, aynen kelimelere aktarmaktan çekinmemişti, Chan.
"Seungmin'e yaptıklarımdan hiç mi ders çıkarmadın?"Minho da Chan'ın öfkesine aynı şekilde karşılık verdi.
"Bununla mı övünüyorsun! Öldürdün lan sen onu. Ölecektin, buna rağmen öldürdün onu. Hiç mi acı çekmedin, hiç mi çekmedin! Yaşadıklarından hiç mi akıllanmadın. Ne sanıyorsun sen bunu? Oyun mu bu?" Gözleri yemyeşil olmuş, sinirle babasına doğru bakıyordu.
Chan bir an için duraksamış ve devam etmişti sözlerine.
"Asıl onun yüzünden bu hâle geldim! Onunla karşılaşmasaydım 5 yıl boyunca tedavi görmezdim. Kimsin de suçu bana atabiliyorsun!" derin ve boğuk sesi koca sarayda yankılanıyor, duvarlar bu yüzleşmeyi bozmamak için sessizce dinliyordu bu anı.
"Vazgeçeceksin diyorsam; geçeceksin, Minho."
Minho sinirle gözlerini yummuş ve farkında olmadığı yüksek desibel sesiyle bağırmıştı. "Ruh eşimden vazgeçmemi bekleyemezsin!"
Chan, Minho'nun bu inatçı tavrı karşısında kanının daha da kaynadığını hissediyordu.
Gözleri öfkeden kırmızının daha da koyu bir tonuna bürünmüştü ve sesi adeta titriyordu. "Bu sadece seninle ilgili bir mesele değil, Minho. Krallığın geleceği söz konusu!"
Minho'nun öfkesi de artık kontrol edilemez bir hale gelmişti. "Krallığın geleceği mi?" diye bağırdı. "Krallığın geleceği benim ruh eşimden daha mı önemli!"
Bu sözlere keskin bir cevap vermişti, Chan. "Evet, önemli. Krallığın geleceği senin mutluluğundan daha önemli.
Kendini tutamayarak konuşuyordu şimdi, Minho. Ne düşünüyorsa, hiç kuşkulanmadan aynen aktarıyordu karşısındaki bedene.
"Dalga mı geçiyorsun benimle? İki tane kıytırık insan mutlu olacak diye ruh eşimden vazgeçip kendimi ölüme mi terk edeyim? Krallık benim ruh eşime değil, stratejik planlarla kraliyeti nasıl yönettiğime bakacak. Eşimden onlara ne!"
"Ruh eşin kraliyeti sen yönetirken aklını karıştırsın mı istiyorsun? Saçma salak fikirler önerecek ve aklının karışmasını sağlayacak. Bir bakarsın kraliyet yok olmuş. Bunu mu istiyorsun?! Ne konuştuğuna ayrıca dikkat et. Veliahtlığı senden alırsam, hiçbir hükmün kalmaz." Tükürürcesine konuşmuş ve Minho'nun kendisini anlamasını beklemişti, Chan.
"Ne saçmalıyorsun? Ayrıca eşim diyelim ki bir fikir yürüttü, 'Hayır' demek bu kadar mı zor? Şu an konuları çarptırıyorsun!" Artık dayanamıyordu. Babası saçma sapan tehditler savurmaktan başka bir şey yapmıyordu ve bu, kendisini delirtecek gibi hissettiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Possible-Hyunho [OMEGAVERSE]
FantascienzaDelta-Lee Minho Baskın Alfa-Hwang Hyunjin ~ Kader kırmızı ipini onlar için bağlamışken, onların itiraz etmeye hakkı yoktu. Bir Delta ve baskın bir Alfa ruh eşi çıkabilir miydi? Lardies halkı küçüklükten beri bu masallar ile büyümüştü ve farkında olm...