~She might want a kiss, Before the end of this song.
Because love can burn like a cigarette, and leave you alone with nothing..
☆
Hyunjin, arkasında duyduğu sesle beraber derin bir siktir çekmişti. Eninde sonunda birbirlerini göreceklerini biliyordu sadece bu kadar hızlı olması şart mıydı? Hem de daha saraya bugün gelmişken!
"Sana söylüyorum, Hwang. Duymuyor musun? Neyse sıkıntı değil, zamanında benim himayem altındaydın sonuçta." Demişti Alestra sesindeki bütün kibirle. Hyunjin sinirini pek kontrol edemezdi.
Bunu kullanmıştı Alestra. Hyunjin hakkında çok şey biliyordu ve bunları kullanmaktan asla çekinmeyecekti.Öyle de olmuştu. Hyunjin, Alestra'nın sözlerini duyar duymaz ayağa kalkmış ve Alestra'nın yüzüne bakarak konuşmaya başlamıştı.
"Peşimde pervane olduğun günleri ne de çabuk unuttun Alestra? O zamanlar pek de himayen altında değildim şahsen." demişti Hyunjin farkında olamadığı sinirle.
Alestra ise böyle bir atak beklemiyor olacak ki sırıtmayla süslenen yüzü yavaş yavaş solmaya başlamıştı. Evet, zamanında Hyunjin'in peşinden az koşmamıştı fakat bu, bunları rahatlıkla söyleyebilmesini gerektirmiyordu.
"Alestra Adonis var karşında, Hwang. Ayağını denk al. Yoksa bilirsin.. Eskisi gibi koruyamam seni." Demişti zafer sırıtmasıyla.
Hyunjin ise adeta ateş çıkan gözleriyle Alestra'ya bakmıştı. Alestra bununla iyice keyiflenmiş ve belki de Hyunjin'i çılgına çevirecek cümleleri ardı arkası kesilmeden sıralamaya başlamıştı.
"Tanıdık geldi mi bir yerden? Ah, adı galiba Hera'ydı. Lâkin sen daha iyi bilirsin, Hwang. Rakibinin gözlerini ebediyen kapatmasının sorumlususun." Alestra sesine yansıyan keyifle konuşmuştu bu sefer de.
Yavaş yavaş gözleri kırmızılaşan Hyunjin ile istediğini elde etmişti, Alestra. Nasıl kendisine acı çektirdiyse, aynılarını Hyunjin'e yaşatacaktı. Bundan kuşkusu yoktu.
"Ne saçmalıyorsun sen?" Hyunjin Alestra'nın üzerine yürürken konuşmuştu. Sesi oldukça boğuk ve derin çıkıyordu. Alestra ise ne kadar içinden soğuk terler döksede bunu dışa yansıtmama konusunda oldukça başarılıydı.
Alestra aynı şekilde Hyunjin'e karşılık verecek iken bahçeye giriş yapan Minho'yu gördüğü gibi zaferle sırıtmış ve planını uygulamaya başlamıştı.
"Hyunjin-ah sana hiçbir şey yapmadım niye bana böyle davranıyorsun.. Sadece seninle konuşmak istemiştim." Demişti sahte gözyaşlarını serbest bırakarak.
Hyunjin ise bir anda durmuş ve Alestra'ya tuhaf bakışlarını göndererek ağzından şaşkın bir "Ne anlatıyorsun sen?" nidası çıkmıştı.
O şaşkınlıkla Alestra'ya bakarken Alestra'nın ağlayarak yanından geçmesiyle ona bakma ihtiyacı hissetmiş ve bakışlarını oraya döndürmüştü.
Bakışlarını oraya döndürdüğü anda ise kendisine doğru yemyeşil gözlerle bakan Minho'yu fark etmesiyle Alestra'nın neden böyle davrandığını anlaması pek de zor olmamıştı.
Alestra ise koşa koşa Minho'nun yanına gidip boynuna sarılmıştı. Minho ilk başta tuhaf karşılasada bu durumu sonra Alestra'ya ayak uydurmuş, ellerini onun beline sarmıştı. Boynunda hissettiği hafif acıya bir süreliğine göz yumabilirdi, Minho.
Hyunjin mühür yerinde hissettiği hafif sızıyla kaşlarını çatmıştı. Mühürlenmedikleri halde bu saçma şeyin bile acısını hiseetmek ona manasız geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Possible-Hyunho [OMEGAVERSE]
Science-FictionDelta-Lee Minho Baskın Alfa-Hwang Hyunjin ~ Kader kırmızı ipini onlar için bağlamışken, onların itiraz etmeye hakkı yoktu. Bir Delta ve baskın bir Alfa ruh eşi çıkabilir miydi? Lardies halkı küçüklükten beri bu masallar ile büyümüştü ve farkında olm...