7'

1.7K 137 52
                                    

𝐦𝐞𝐝𝐲𝐚|𝐑𝐡𝐞𝐚 𝐋𝐞𝐬𝐭𝐫𝐚𝐧𝐠𝐞

°

Gözlerim sıklıkla camda dolanıyor ve dışarıya dalıyordu. Öyle ki dakikalardır konuşmaya devam eden Barty'e odaklanamıyordum bile. Riddle sürekli zihnimde dolanıyordu. Dolanmaması gerekirdi değil mi?
Evet öyle olmalıydı.
Belki de bunların hepsinin tek sebebi hâlâ bende olan madalyondu. Evet, kesinlikle.

Günlerdir her şey oldukça garipti. Annem değişmişti, elbette bir anda bana karşı davranışlarının değişmesi ve neredeyse bir iyilik meleği gibi davranması oldukça şüpheliydi. Bunu araştırıyordum.Babam ile çoğu zaman konuşmazdık bile, o aynıydı. Kardeşlerim ise...
Rabastan her zamanki gibiydi.Onun aksine Rodolphus bana sık sık bakıyor ve gözlerini kaçırıyordu. Her cümlesi ima doluydu. Beni bir şeye karşı uyarmaya çalışıyordu ama konuşmayı denemiyordu bile.

Malikâne her zamankinden daha sessizdi şu günlerde. 'Voldemort' ve ölüm yiyenlerin işleri geliştikçe Büyücü Dünyası'nda herkes tetikteydi. Bu en çok beni yoruyordu desem yalan söylemiş olmazdım.Henüz resmi olmasa da,
bir ölüm yiyen olarak ortalığı dağıttıktan sonra bakanlıkta yarattığımız dağınıklığı toplamak oldukça yorucuydu.
En azından geçen haftalarda katıldığım toplantıdan sonra başka bir toplantıya katılmamıştım. Üzerimdeki baskının sebebi de bu olmalıydı.

"Rhea!" Barty yüksek sesle adımı seslendiğinde irkilerek ona döndüm. "Dinlemiyordun bile değil mi?" Kaşlarını çattığında omuz silktim.Kafam yeterince fazla düşüncelerle doluydu zaten.
"Kusura bakma. Ne diyordun?" İçeceğinden birkaç yudum aldı.

"Ölüm yiyenler..." Fazla yüksek sesli konuştuğunu fark etmiş olacak ki etrafa baktı, boğazını temizledi ve bu sefer fısıldadı. "Dedikodular duydum. Lord ve sen hakkında. Tabii gerçek olmadığından emin olduğum için sormadım bile. Yani öyle bir şey olsa söylerdin değil mi?" Omuz silkti, kaş çatma sırası bendeydi.

"Ne dedikoduları?" Şaşırmış bir şekilde beni süzdü. "Haberin var sanıyordum. Riddle ve senin bir ilişkiniz olduğundan bahsediyorlardı." Kafası karışmış bir şekilde bana baktı. "Tabii Bellatrix bunları söyleyenleri lanetledi ve küfürler etti ama..."

Riddle ve ben mi?
Ah Tanrım. Bunun olacağını düşünmeliydim. Onun yanına otururken söylentilerin dolaşacağı aklımdan çıkmış olmalıydı. Yapabileceğim bir şey yoktu. Söylentileri göz ardı etmeye karar verdim. Ne yazık ki bu söylentilerin onun kulağına ulaşmasına izin vermeyecek kadar ondan korkuyorlardı.

°

"Kes şunu Sirius!" James sabahtan beri kendisiyle dalga geçen Sirius'u tekrar azarladı. Kendi kendine konuşarak Lily'e iltifatlar ediyordu ve açıkçası bunları duymamak için kulaklarımı kapatmak zorunda kalıyordum. Sirius ise benim aksime daha kolay bir yöntem seçmişti.
James'e birkaç büyü fırlatmak gibi.

"Doğum günün yaklaştığı için zübbe gibi davranmayı kesmelisin." James'in doğum günü müydü? Sirius gözlerini devirdiğinde James abartılı bir şekilde üzgün taklidi yapmaya başladı. Rolleri değişmiş gibi görünüyorlardı.
"Ah hadi ama yaşlanıyorum!" Bakışlarımı ikisinden çektim. Tüy kalemi elime alıp önümdeki kağıdı doldurmaya başladım.

"Rhea." James bana seslendiğinde elimdeki kalemi bırakmadan ona döndüm. "Doğum günü partime senin de gelmeni istiyoruz. Gelebilir misin?"
İç çektim. "Bilmiyorum emin değilim."
Kaşlarını çattı.

"Lilly gelmen için fazla ısrarcıydı. Seninle bizden daha az zaman geçirdi ama seni sevmiş gibi görünüyor." Kıkırdadı. Gerçekten mi? Bunu beklemiyordum. Genelde Lily gibi, safkanların dilinde 'bulanık' olanlar safkan cadılardan hoşlanmazdı. Ama o garip bir şekilde bana yakın davranıyordu. Garipti, kimse bana böyle davranmamıştı.

𝐅𝐥𝐚𝐰𝐥𝐞𝐬𝐬 [𝐓𝐨𝐦 𝐑𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin