18'

1K 116 44
                                    

𝐦𝐞𝐝𝐲𝐚|𝐑𝐡𝐞𝐚 𝐋𝐞𝐬𝐭𝐫𝐚𝐧𝐠𝐞

°

Kâbuslar görüyorum.
Özellikle son birkaç gündür.

Marvolo'nun zihninde gördüklerim beni etkilemişti anlaşılan. Hemde fazlasıyla.
Hortkuluk yapımını görmek bana hiç yardımcı olmamıştı.
Kâbuslar bitmiyordu. Rüyalarımda fısıltılar, çığlıklar, kanlar görüyordum.
Bu beni çılgına çeviriyordu. Uykularımı bölüyordu.
Öyle ki gözlerimin şişliği ve bir hayalete benzeyen suratım yüzünden uyku iksirine başvurmuştum.

İşe de yaramıştı. Bu yüzden son birkaç günün aksine gözlerimi sabah açmıştım.
Gözlerimi acıtan güneş ışığı yüzünden yüzümü buruşturarak yataktan kalktım. Marvolo etrafta görünmüyordu.
Gardıroba ilerledim. Üzerimdeki geceliği çıkarıp günlük kıyafetlerden birini seçtim. Merdivenlere ilerleyip aşağıya indim. Burası boştu ama toplantı odasından sesler yükseliyordu.

Yemek odasına ilerledim. Muhtemelen Marvolo'ya ait olan kupa masanın üstünde duruyordu. Benim için ayrılan kahvaltılıklar ise diğer köşede duruyordu. Gerçekten bu saatte neyin toplantısıydı bu?
Sabahları toplantı yapmaya ne zaman başlamıştı?
Ve benim bundan neden haberim yoktu?

Aç hissetmediğim için yalnızca birkaç şey atıştırdım ve tekrar salona yöneldim.
Toplantı odasından bağırış sesleri yükseliyordu. Kaşlarım çatıldı.
Bir şeyler kırılıyor gibiydi. Neler dönüyordu? Kapıya doğru yaklaştım.
Neler söyledikleri anlaşılmıyordu bile.
Kapı aralığından yayılan yeşil ışık gözüme çarptı.
Biri ölmüştü.
Birini öldürmüştü.

Birkaç saniye öylece yeşil ışığın yanmasını ve sonra sönmesini izledim.
Etraf artık sessizleşirken salondaki koltuklara ilerledim ve birine oturdum.
İşe gitmem için biraz daha vaktim vardı ama şuan tam olarak düşündüğüm şey bu bile değildi. Her zamankinden farklı olarak bir şeylerin yanlış olduğunu hissediyordum.
İç güdülerime ve içimdeki o sese güveniyordum. Bir şeyler yolunda değildi.
Ne zaman olmuştu ki?

Ama Marvolo bile bunun nedenini bana söylemezken ne yapabilirdim ki?
Bir şeyler saklamasından nefret ediyordum.
Her şeyi kendi kafasına göre yapmasından ve yaşamasından nefret ediyordum.
Beni belirsizlik içinde bırakmasından nefret ediyordum.
Öfkelendiğinde beni görmezden gelmesinden nefret ediyordum.
Ve tüm bunlar kendimi kötü hissetmemi sağlıyordu.

Ama tüm bunlara rağmen onu seviyordum.
Ve bundan da nefret ediyordum.

Bir süre daha bekledim ama toplantı bitmedi. Toplantının ortasına dalıp ortalığı karıştırmayacaktım elbette.
Bana gelip bir şeyleri anlatmasını bekleyecektim. Zaten bunu yapacak yeterli zamanım da yoktu.
İşe gitmem gerekiyordu.
Gitmeden önce son kez toplantı odasının kapısına ilerledim. Kimse beni fark etmemişti çünkü hepsinin başı eğikti.
Bu iyiydi.

"Onu istiyorum."

Marvolo'yu dinlemeye devam ettim.
Neyi istiyordu?

"Sonucu ne olursa olsun bakanlığa girecek ve onu alacaksınız."

Bakanlıktan bir şey almak mı?
Neyden bahsediyorlardı?

Daha fazla kalmak ve dinlemek çok isterdim ama artık gerçekten gitmem gerekiyordu. Bu yüzden dış kapıya yöneldim. Zihnim düşüncelerle dolarken neler döndüğü hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ama en azından tahmin edebilirdim.
Marvolo bakanlığa ait olan bir şeyi istiyordu.
Onu sinirlendiren bir şeyi.

Ne olabilirdi?
Bakanlığı ele geçirme planlarından biri de olabilirdi.
Kim bilir?

°

Her zamankinin aksine bugün James oldukça sessizken Sirius onu neşelendirmeye çalışıyordu. Muhtemelen Lily ile kavga etmişlerdi. Ben ise her zamanki gibi masamda oturuyor, yeni bir görev gelene kadar evraklarla uğraşıyordum.
Ne sıkıcı.
Bakışlarım ikiliye kaydı. Sirius aptal surat ifadeleri yapıyordu.

𝐅𝐥𝐚𝐰𝐥𝐞𝐬𝐬 [𝐓𝐨𝐦 𝐑𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin