4'

3.1K 199 54
                                    

𝐦𝐞𝐝𝐲𝐚|𝐑𝐡𝐞𝐚 𝐋𝐞𝐬𝐭𝐫𝐚𝐧𝐠𝐞

°

Mükemmellik.
Her zaman ön planda olmalıydı. Her şey kusursuz olmalıydı.
Ve ben beklenenin aksine başarısız olmamalıydım.

Henüz küçükken bu düşünceye alıştırılmıştım. Ellerimde yaralar oluşup, kanayana kadar güzel yazı çalışmamın sebebi de buydu. Basit bir büyüde bile başarısız olduğum için üzerime fırlatılan lânetler ya da gizlice kitapları karıştırdığım için küçük bir odaya kapatılmak...

Bunların hepsi mükemmelliğe alıştırılmak içindi. Benim için ise sadece bir eziyetti. Artık eskisi kadar baş kaldırmadığım için ceza da almıyordum. Kafama eseni yapıyordum, kimsenin görmesine izin vermeden.

Albümün içindeki hareketli küçüklük fotoğraflarıma göz gezdirirken aşağıdan gelen tartışma seslerini göz ardı ettim. Muhtemelen yine bir toplantıdan dönmüşlerdi. Bu sıralar bir şeyler farklıydı. Annemin davranışları gibi, mutluydu. Onların aksine Rabastan ve Rodolphus durgundu. Neden olduğunu henüz anlayamamıştım ancak birkaç gün önce gittikleri toplantıdan sonra bir şeyler değişmişti. Bunu biliyordum.

Ellerim hâlâ boynumdaki yerinde duran kolyeye uzandı. O geceyi hatırladım.
'Kusursuz biri için kusurlu bir kolye.'
Sözleri o gece olduğu gibi zihnimde yankılandı. Basit bir kolye nasıl kusurlu olabilirdi?
Bir Lestrange nasıl kusursuz olabilirdi ki?

"Rhea." Rodolphus kapıyı tıklatarak içeri girdiğinde gözleri önce albümde dolandı ardından bana döndü. "Akşam yemeğine gelmiyor musun?" Bakışlarım pencereden dışarıya kaydı. Hava kararmıştı bile.

"Geliyorum." Elbisemi düzelterek onun arkasından, merdivenlerden indim.
Yemek odasına girdiğim sırada herkesin çoktan yerine oturmuş olduğunu gördüm. Annem yüzündeki gülümseme ile bana bakıyordu.
Bana?
Kaşlarım çatılırken bana ayrılan sandalyeye oturdum ve tabağıma masadaki yiyeceklerden biraz aldım.

Rabastan'ın kaçamak bakışlarını üzerimde yakaladığımda pek fazla düşünmedim. Önümdeki salatayı yavaşça çiğnemeye başladığımda her zamanki gibi masada çatal bıçak seslerinden başka bir şey yoktu.
Ta ki Rabastan elindeki çatalı masanın altına düşürene kadar. Annemin onaylamaz bakışları üzerinde dolandı.

Bacağımda hissettiğim dokunuşla irkilsem de belli etmeden masanın altına baktım. Rabastan bir kağıt parçası uzatıyordu. Kaşlarım daha çok çatılırken
yavaşça kağıt parçasını aldım ve eteğimin kenarına sıkıştırdım. İlerleyen birkaç saniye sonrasında katlanmış kağıdı yavaşça açtım.

Reddet.

Bakışlarım Rabastan'a kaydığında tekrar kağıdı işaret etti.
Neyi reddetmeliydim?
Bu garip tavırlarına bir anlam veremezken, ne kastettiğini anlamaya çalıştım.

"Rhea." Babamın sesini duyduğumda kağıt parçasını yavaşça yere fırlattım.
Tüm masa ona dikkat kesilmiş gibi duruyordu. Çatalımı bir kenara kaldırdım.

"Seninle bir konuyu konuşmak istiyoruz." Bu sefer annem atıldığında yine neyden bahsedeceklerini merak ediyordum. Söyleyecekleri şeyin Rabastan'ın reddetmemi istemesi ile bir ilgisi olabilir miydi?

"Reddedilemeyecek bir teklif aldık." Babam boğazını temizlediğinde herkesin bakışları benim üzerimdeydi. "Lord, seni özel olarak toplantılarda görmek istediğini belirtti." Ne?
Bakışlarım masada hızlıca gezinirken buna bir anlam vermeye çalıştım. Voldemort neden benim toplantılara katılmamı isteyebilirdi ki?

Sesi tekrar zihnimde yankılanırken meraklı gözler üzerimdeydi.
Reddetmek ya da kabul etmek. Hayır bana burada bir tercih hakkı sunulmuyordu.
Kabul etmek ya da kabul etmek. Tek seçenek buydu.

𝐅𝐥𝐚𝐰𝐥𝐞𝐬𝐬 [𝐓𝐨𝐦 𝐑𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin