𝐦𝐞𝐝𝐲𝐚|𝐑𝐡𝐞𝐚 𝐋𝐞𝐬𝐭𝐫𝐚𝐧𝐠𝐞
°
Bazen ne hissedeceğimi bilmiyordum.
Kendimi bir boşlukta gibi hissediyordum. Belki de hep öyleydim. Ama şu sıralar bir şeyler farklıydı. Hayatım gelgitler doluydu. Özellikle konu o olduğunda.
Bazen, beni kimsenin hissettirmediği kadar iyi hissettirebiliyordu. Ya da tüm bunlar bir manipülasyondu. Kim bilebilirdi? Belki de benimle oynuyordu.
Ama bazen de öylesine soğuk olabiliyordu ki, yüzündeki her hangi bir duyguyu okumak mümkün olmuyordu.Ve o anlarda duygularını gizlemekte benden daha iyi oluyordu. Ve bu beni sinirlendiriyordu. Adını duyduğumda bile sinirleniyordum. Hayır, şu sıralar her şeye agresif yaklaşıyordum.
Muhtemelen bir çeşit kendimi koruma iç güdüsüydü bunlar. Yine de bir şeyler yanlış hissettiriyor.
Ellerim boynumdaki yerini koruyan madalyonda dolanıyordu. Sadece iki ayda bile yokluğunu ne kadar hissettiğimi, ancak dokunmaya çalışıp dokunamadığımda fark etmiştim."Ah, sen mi geldin Rhea?" Kapıyı açan ev cinine çekilmesini işaret ettikten sonra aniden karşıma çıkan Rodolphus'a baktım. Göz altları şişmiş gibiydi. Ayrıca saçları da dağınıktı. "Gelmemeli miydim?" Lestrange ve Black ailelerinin ikisine ortak olarak hediye ettiği malikanenin içine bakındım. Henüz buraya ilk kez geliyordum. Bunu beklememiş olması normaldi.
"Onu kastetmediğimi biliyorsun. Gel oturalım." Beni koltuklara yönlendirdiğinde belli belirsiz başımı salladım ve onun çaprazındaki tekli koltuğa oturdum. Gözlerim tekrar etrafta dolandı. "Bellatrix yok mu?" Omuz silkti.
"Odasındadır. Tüm gün yaptığı bu zaten."
Bu evlilikte mutlu olmayan tek kişi kendisiymiş gibi davranıp Rodolphus'ın başını ağrıtıyordu. Gözlerimi devirdim."Şımarık bir kaçık gibi davranmasına gerek yok." Kendi kendine bir şeyler mırıldanıp beni onaylarken aniden yanımızda beliren ev cinine baktım. Yine başını eğmiş bizi selamlarken, elindeki tepside viski bardakları ve bir viski şişesi tutuyordu. İki bardağa da viskileri doldururken sessizce onu izledim. Rodolphus oldukça sessizdi. Normalden de sessiz. Bir şeyler söyleyeceğini biliyordum. Sakinlikle bekledim.
Merdivende adım sesleri duyana kadar kadehimden bir yudum almıştım bile. Sert adım seslerinden kimin geldiğini anlamak zor değildi, bakmadım bile.
"Bakın kim gelmiş? Küçük Lestrange." Alaylı bir ses tonuyla yanımıza doğru adımladığı sırada Rodolphus'ın gözlerinin sürekli bende ve onda gittiğini fark ettim. Sakinliğimi korumaya çalıştım. Benimle alay etmesi bile sinirlerimi bozuyordu."Kaçık Black, ah üzgünüm Lestrange de geldiğine göre tatlı sohbetimize devam edebiliriz." Yalancı bir tebessümle ona karşılık verdiğimde bundan hiç hoşnut olmadığı belliydi. Az önceki gülen hâlinden eser yoktu. Bipolar.
"Seni-" Asasını çıkardığı anda ondan önce davranarak asamı savurdum.
"Brachiabindo."
Bellatrix uvuzlarından görünmez iplerle tavana asıldığında sinirli bir çığlık attı."Küçük sürtük!" Sözleri üzerine kanımın daha da kaynadığını hissettim. Bana doğru birkaç büyü fırlattı. Elbette Bellatrix hafife alınacak bir cadı değildi.
Büyülerini savurup kalkan oluştururken hangi laneti uygulamam gerektiği konusunda düşünmeye başladım.
Öldürsem ne olurdu ki?"Bellatrix yeter!" Rodolphus'ın bağırışıyla kaşları çatıldı ama bana gönderdiği büyüleri kesmedi. Rodolphus büyümü bozup, Bellatrix'in yere düşerek kurtulmasını sağladığında bu sefer gözlerim ona döndü. "Bana öyle bakma Rhea. Hayır Bellatrix kardeşime büyü atmıyorsun."
Rodolphus arkamdan temkinli bir şekilde gelirken işaret ettiği odaya doğru yürüdüm.
Sanırım burası Rodolphus'ın odasıydı. Onun sevdiği renklere göre dizayn edilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐅𝐥𝐚𝐰𝐥𝐞𝐬𝐬 [𝐓𝐨𝐦 𝐑𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞]
FanficRhea Lestrange, kusursuz bir taş bebek gibiydi. Sahi, bir Lestrange kusursuz olabilir miydi? ° "Tek kusurun, kusursuzluğun Rhea." ° I just can't wait for love to destroy us ° !𝐛𝐲//𝐚𝐠𝐧𝐞𝐬𝐫𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞¡ [𝐚 𝐭𝐨𝐦 𝐦𝐚𝐫𝐯𝐨𝐥𝐨 𝐫𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞 𝐟�...