𝐦𝐞𝐝𝐲𝐚|𝐑𝐡𝐞𝐚 𝐋𝐞𝐬𝐭𝐫𝐚𝐧𝐠𝐞
°
Minik ayaklarım çıplak zeminde gezinirken üşüyorum.
Sanırım yine gizlice kütüphaneyi karıştırdım. Kim bilir, elimdeki neredeyse gövdem kadar büyük olan büyü kitabıyla, aceleyle koşuşturmam da bu yüzden. Derin nefesler vererek merdivenleri çıkmak için trabzanlara tutunuyorum. Birkaç adım sonra, muhtemelen ağırlığından olacak, kitabı yere düşürüyorum. Çıktığım basamaklardan hızlı bir şekilde geri düşüyor.Sivri topuklular.
Ah, bu hiç iyi değil.
Korkudan titrediğimi hissediyorum. Annem eğilmeden topuklu ayakkabısının ucuyla kitabı ittiriyor, hiç bir şeymiş gibi. Oysa ben o kitap için ne çok meraklıydım.
Sonra bana bakıyor, iğrenircesine. Tavırlarımdan hiç hoşlanmıyor, bunu da her hareketiyle belli ediyor."Black kızları böyle yapıyor mu Rhea?"
Bu sefer sinirle kitabı alıp bir kenara fırlatıyor. Yüzüne bakmaktan bile korkuyorum ama bakmadığımda cezalandırılacağımı biliyorum. Her zaman ceza alıyordum, küçük bedenim için alışıldıktı."Şu haline bak. Dokunmaya izninin olmadığı kitapları neredeyse çalıyorsun." Konuşma şeklinden neredeyse sarhoş olduğunu anlıyorum. Her zamanki gibi.
Muhtemelen az önceki bağırış sesleri de babam ile ettikleri kavgaydı. Asla geçinemezler ama asla da boşanmazlardı.
Sonuçta aile statüsü denen şey çok önemliydi. Elbette yalnızca safkanlara göre."Hırsızlık yapmamayı öğrenmen gerek Rhea." Topuklu sesleri duvarlarda yankılanırken üzerime doğru geldiğini biliyorum. Bakmaya korkuyorum ve gözlerimi kaçırıyorum. Başımı çaresizce eğiyorum. Her anne böyle miydi? Ama ben annesini seven birçok cadı tanıyordum. Gözlerim bir anlığına merdivenlerin üstüne kayıyor.
Rodolphus, Rabastan'ı tutmaya çalışıyor Rabastan ise öfkeyle anneme bakıyordu.
Rabastan'ın aksine Rodolphus olanların farkında. Rabastan'ın ya da kendisinin karşı koyamayacağını biliyor. Onlar da aynı cezaları alıyor.Saçlarımın uçlarından diplerine kadar iğneler batarcasına bir acı hissediyorum.
Annem saçlarımı oldukça sert kavrıyor. Sahi anneler kızlarını böyle mi seviyordu?
Neredeyse annem beni peşinden sürüklüyor. Göz yaşlarımın akmaması için büyük çaba sarf ediyorum. Biliyorum ki ağlarsam daha çok acıtacak.
Kullanılmayan, karanlık bir odaya resmen fırlatılıyorum. Kapı sertçe üzerime kapanıyor. Sonrası büyük bir sessizlik.
Kimse konuşmuyor, saatlerce kimse yanıma gelmiyor."Rhea." Rodolphus'ın fısıltısını duyuyorum. Neredeyse uyuyakalmak üzereyken hem de. "Sana bir şeyler getirdim ama bunları verebileceğim bir boşluk yok." Umutsuzlukla fısıldıyor. Muhtemelen kapının altından bir boşluk arıyor ama bulamıyor.
"Sorun yok, endişelenme." Sorun vardı, hep olurdu. Bir çift minik ayak sesleri daha duyuyorum. Rabastan. "Annemden nefret ediyorum."
Öfkeyle mırıldanıyor. "Söz veriyorum Rhea yanına geleceğim." Biliyordum, hep gelirlerdi. Kapı sesi duyuyorum. Daha sonra hızlı adım sesleri. Annem odasından çıkmış olmalı ki ikisi aceleyle kaçışıyor.
Ben ise yine karanlığın altında kalıyorum.
Tek başıma.Yalnız hissetmemek için bazen şarkılar mırıldanıyorum. Ya da ezberlediğim büyülerin isimlerini sıralıyorum. Kendi kendime oyunlar oynamaya çalışıyorum. Çünkü korkuyorum. Hem de deli gibi.
Eğer karanlıkta sessizce durursam, korkudan delireceğimi biliyorum.
Ağlamıyorum.
Hiç ağlamamayı öğrendim.'Bu yüzden kimse bilmezdi, bazı geceler küçük bir ışık bile olmadan uyuyamadığımı. Ya da karanlıktan hâlâ deli gibi korktuğumu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐅𝐥𝐚𝐰𝐥𝐞𝐬𝐬 [𝐓𝐨𝐦 𝐑𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞]
أدب الهواةRhea Lestrange, kusursuz bir taş bebek gibiydi. Sahi, bir Lestrange kusursuz olabilir miydi? ° "Tek kusurun, kusursuzluğun Rhea." ° I just can't wait for love to destroy us ° !𝐛𝐲//𝐚𝐠𝐧𝐞𝐬𝐫𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞¡ [𝐚 𝐭𝐨𝐦 𝐦𝐚𝐫𝐯𝐨𝐥𝐨 𝐫𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞 𝐟�...