𝐦𝐞𝐝𝐲𝐚|𝐑𝐡𝐞𝐚 𝐋𝐞𝐬𝐭𝐫𝐚𝐧𝐠𝐞
°
Bazen kendinizi boşlukta hissedersiniz.
Etrafta yalnızca siz varmışsınız, yalnızmışsınız gibi.
Mutlu da değilsinizdir, üzgün de.
Hayatınız güzel de değildir, kötü de.
Endişelenecek bir şey vardır ama
aslında yoktur da.
Duygularınızın hepsi sanki yok olmuş gibidir. Beyninizin neredeyse donduğunu, bir buz kütlesine döndüğünü fark edersiniz. Kalbiniz ise çoktan etrafına aşılamayacak duvarlar örmüştür. Ne kadar isteseniz de etrafınızı çevreleyen bu histen kurtulamazsınız.Etrafınızdaki insanları kendinizden uzaklaştırırsınız. Kırılan ve tamiri olmayan bazı şeyler yüzünden kendinizi o duvarların ardında korumak istersiniz.
Bir daha yıkılmamak, zarar görmemek için.
Ama bazen de bunların hiçbirine gerek duymazsınız. En yakınlarınızla hislerinizi paylaşırsınız. Onlara her zamankinden yakın olursunuz. Üzerinizdeki yükü hafifletmek istersiniz.
Ama kimse sizi gerçekten anlamaz. Anlayamaz.Uzun süredir içinde bulunduğum döngü tam olarak böyle tarif edilebilirdi. Belki de çocukluğumdan beri olan bir döngüydü. Kim bilebilir ki?
Neredeyse bunları geride bıraktığıma inanıyordum. Eski alışkanlıklarımın çoğunu bırakmaya çalışıyordum.
İyileşiyordum.
İyileşecektim.
İyiydim.
Ve hep iyi olacaktım.Bunlar kendime sürekli tekrar ettiğim sözlerdi. Aslında beni oldukça motive de ediyordu. İçimdeki düşünce karmaşasından beni kurtarmak için yeterli olan cümlelerdi bunlar.
İyiye odaklanmak ve kötüyü arkada bırakmak.
Bu yaptığım ve yapacağım şeydi.
Bana iyi gelecekti.Uzaklaşacaktım. Zehirli hayatımdan, bana zararı olan insanlardan, kötü hissettiren anılardan, ortasında kalmak istemediğim o savaştan ve her şeyden.
Kendime yeni bir hayat kuracaktım.
Hep istediğim gibi.
Gülümseyecektim. Hayır, gerçek gülümsemelerden bahsediyordum. Rol yapmadan gülümsemek.
Yeni arkadaşlar edinecektim. Artık yalnız olmayacaktım. Arkadaşlarım olacaktı. Kötü deneyimlerden uzakta.
Hep istediğim, gerçek bir ev gibi hissettiren bir evim olacaktı. Travmalardan uzakta.Hayali bile gülümsememe neden oluyordu. Garipti ki şu sıralar çok gülümsüyordum. İlk kez gerçekten enerjik hissediyordum. Sanki yaşamın bir anlamı varmış, sadece basit bir döngüden ibaret değilmiş gibi.
Bakanlıktaki işimden ayrılmıştım. Gittiğim yerde daha iyilerini bulacağımdan emindim."Yani hazır mısın?" Rabastan elleri cebinde, arkasından Rodolphus ile odaya girdiğinde almam gereken sadece üç şeyi cebime koydum. Rodolphus etrafa bakındı ve bir sandığım olmadığını gördüğünde kaşlarını çattı.
"Eşyalarını almıyor musun?" Ardından Barty de odama girdi. Başımı iki yana salladım. Yeni hayat dememiş miydim?
Her şey yeni olmalıydı. Geçmişi hatırlatmamalıydı. Kulağa delilik gibi gelebilirdi."Gerçekten gidecek misin?" Barty kaşlarını kaldırarak bu soruyu sorduğunda gülümsedim ve başımı salladım. Birkaç saniye duraksadı.
"Sizi ziyarete geleceğim ve siz de geleceksiniz." Rabastan ve Rodolphus sessizleşti. İlk kez ayrılmıyorduk. Bu, onlara Ilvermony'e gittiğim zamanları hatırlatmış olmalıydı."En azından yanına bir şeyler almalısın."
Rodolphus her zamanki gibi, bir abi gibi davrandığında başımı iki yana salladım.
"Yeterince param var her şeyi alabilirim." Saatine baktı. Trenimin kalkmasına daha saatler vardı, bu yüzden ben endişelenmiyordum ama onlar endişeleniyordu. "Kasanda hep para olacak, bundan emin ol." Kıkırdadım.
Bundan emindim. Beni yalnız bırakmazlardı.Çantamı koluma taktığımda merdivenlerden inmeye başladım.
"En azından seninle gelmemize izin verseydin." Barty homurdandığında Rabastan da ona katıldı. "Küçük bir işim daha var." Kapının dışına, bahçeye çıktığımda peşimden gelmeye devam ettiler. Durdum. Vedalaşma vaktiydi.
Hayır, vedalaşmıyordum çünkü onları tekrar görecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐅𝐥𝐚𝐰𝐥𝐞𝐬𝐬 [𝐓𝐨𝐦 𝐑𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞]
FanfictionRhea Lestrange, kusursuz bir taş bebek gibiydi. Sahi, bir Lestrange kusursuz olabilir miydi? ° "Tek kusurun, kusursuzluğun Rhea." ° I just can't wait for love to destroy us ° !𝐛𝐲//𝐚𝐠𝐧𝐞𝐬𝐫𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞¡ [𝐚 𝐭𝐨𝐦 𝐦𝐚𝐫𝐯𝐨𝐥𝐨 𝐫𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞 𝐟�...