5'

2.9K 221 63
                                    

𝐦𝐞𝐝𝐲𝐚|𝐑𝐡𝐞𝐚 𝐋𝐞𝐬𝐭𝐫𝐚𝐧𝐠𝐞

°

Tik tak.
Tik tak.
Duvardaki saatin sesleri koridorda yankılanıyor, gece yarısında nefes sesleri bile duyulmayan koca malikanede sessizliğin içinde öylece duruyordum.
Zihnim, sessizliğin aksine fazla gürültülüydü.

Bunca zamandır Slytherin madalyonunu taşıyordum. Ve bu gerçeği Slytherin vârisinden öğrenmiştim. Voldemort'tan.
Madalyon gerçekten de uğursuzluk getiriyor muydu?
Peki böylesine değerli bir şeyi nasıl bir Muggle sergisinden alabilmiştim?
Aklım sorularla dolarken içlerinden biri ilgimi en çok çeken olmuştu.
En çok düşünmemi sağlayan.

Gerçeği bildiği halde neden madalyonu benden almak yerine geri vermişti?

Ne düşünmem gerektiğinden emin değildim. Ancak bu durumda bir gariplik vardı.
Boynumdaki yerini koruyan madalyonu daha sıkı tuttum. Onun sıradan bir kolye olmadığını öğrendiğimden beri, sanki daha garip hissettiriyordu. Salazar Slytherin'e ait olan bir eşyayı taşımak. Ürkütücüydü.

"Rhea!" Rabastan merdivenlerden inerken gözlerini ovuşturuyor, sesini kısık tutmaya çalışsa da açıkça bağırıyordu. Belli ki yeni uyanmıştı.
"Gecenin bir saatinde odanda olmak yerine neden burada olduğunu sorgulamayacağım." Esnedi.

"Sana gelen mektubu almadığın için bu saatte uyandım." Kaşlarını çatarak elindeki mektubu koltuğa fırlattı. Bu durumdan hoşnut olmadığı belliydi.
Söylenmeye devam ederken mutfağa doğru ilerledi. Belli belirsiz ettiğim teşekkürü duyup duymadığından emin bile değildim.

Zarfın içinden kağıdı çıkardım. Bartemius Crouch Jr. Kısaca Barty.
En yakın arkadaşım.
Benim için Rabastan gibiydi ama ondan çok farklıydı. Rabastan gibi çoğunlukla soğuk ve kendi içine kapanık değildi. Oldukça eğlenceli ve komikti, çoğu zaman.

Rhea'ya
Tahmin et kim Sihir Bakanlığı'ndan işi kaptı?
Tabii ki de ben!
Bunun için fazla mükemmel olduğumu biliyordum.

Gülümsedim. Her zamankinin aksine sıcak bir gülümsemeydi bu. Hep yaptığı gibi yalancı egosuyla beni güldürmeyi başarmıştı. Notlarının berbat olduğunu biliyordum ve babası sayesinde bakanlığa girdiğini de, umursamadım. İngiltere'ye geldiğim günlerden beri ona yazmadığım için kendimi suçlu hissettim. Belki de onun yazmasını beklememeliydim.
Devam ettim.

İngiltere'ye döndüğünü duydum, hatta o partilerden birine katıldığını da.
Hadi ama! Kim en yakın arkadaşına haber bile vermez ki?

Kıkırdadım. Çok yakında buluşacağımıza emindim. Aslında gerçekçi olmayan siniri, yazısından bile belli oluyordu.

Sevgilerle,
Bartemius Crouch Jr.

İç çekerek oturduğum koltuktan kalktım. Benim de en kısa sürede bir iş bulmam gerekecekti. Özellikle annem yetersiz olduğumu ve ileride bir safkan ile evlenmekten başka hiçbir işe yaramayacağımı yüzüme vururken. Mükemmel notlarım bakanlıkta iyi bir konuma ulaşmam için yeterli olurdu. Bir Lestrange olmam ise bunu daha da kolaylaştırırdı.

Çıplak ayaklarım soğuk zeminle buluştuğunda irkildim. Annem eğer uyumuyor olsa ve böyle gezindiğimi görse çıldırırdı. İç çekerek merdivenleri adımladım ve odama doğru yürüdüm.
Kapıyı ardımdan kapatarak yatağa uzandım. Önümüzdeki birkaç günün yorucu geçeceğini hissediyordum. Neden bilmiyordum ama içimdeki garip -çoğunlukla kötü hissettiren- bu şeyin ne olduğunu anlamlandıramıyordum.

Cama tıklandı. Bakışlarım hızlıca cama dönerken irkilerek ayağa kalktım. Düşüncelere fazla dalmış olmalıydım ki cama tıklayan baykuşu fark etmemiştim bile. Siyah tüylü, büyük bir baykuş. Israrla ötüyor ve gagasıyla camı çiziyordu. Kulaklarım tırmalanırken camı açtım. Ayağında bir zarf tutuyordu. Bu Barty'den gelen ikinci bir mektup olabilir miydi?

𝐅𝐥𝐚𝐰𝐥𝐞𝐬𝐬 [𝐓𝐨𝐦 𝐑𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin