14'

1.3K 123 72
                                    

𝐦𝐞𝐝𝐲𝐚|𝐑𝐡𝐞𝐚 𝐋𝐞𝐬𝐭𝐫𝐚𝐧𝐠𝐞

°

Evim artık yabancı hissettiriyordu.
Her anlamda.
Hep öyle değil miydi zaten?
Rodolphus artık kendi evinde yaşıyordu. Annem ve babam eve geç saatte dönüyorlar, döndüklerinde bana bakmıyorlardı bile. Onları umursamadığım bile söylenemezdi zaten. Rabastan çoğu gece herkesten sonra geliyordu. Bazen ayık bile olmuyordu.
Dağılıyorduk.
Gerçi ne zaman bütündük ki?

O da yabancı hissettiyordu.
Diğerlerinden daha çok hemde.
Onun gibi birine güvenmemem gerektiğini biliyordum, ama yapmıştım. Ki bu benim en büyük hatam olmuştu.
Bana bir hortkuluk hediye edeceğini kim bilebilirdi ki?
Ben bile anlayamamıştım. Ne aptaldım ama.

Elinde olmayan şeyler için kendini suçlamayı bırak Rhea.
Ona tekrar güvenme.
Kendini topla Rhea.

Bu üç cümleyi zihnimde sürekli olarak tekrar etmeye devam ettim. Camdaki yansımamı izledim. Gece yarısını geçmişti bile ama ben elimde bir kupa kahve ile oturuyordum. Okumak için açtığım ama yüzüne bile bakmadığım kitap da yanımda duruyordu.
Yalnız hissediyordum.
Hep öyle değil miydim zaten?

Kapıdan tıkırtılar duyduğum sırada bakışlarımı o yöne çevirdim. Rabastan gözlerini ovuşturarak içeri girdi. Saçları dağılmıştı, üzerindeki takım elbisesi de öyle. Oldukça yorgun görünüyordu.
Sarsak birkaç adımda kendini yanımdaki koltuğa attı. İçtiğini anlamamak için aptal olmak gerekirdi. Fazlasıyla içki de kokuyordu. Ayağa kalkıp üzerindeki cübbeyi çıkardım. Oldukça sıcaklamıştı.

"Bıktım bu işten." Nefesinin altından mırıldandığında elimdeki cübbesini kenara koydum. "Yine ne oldu?" Bu kez daha yakınına oturdum. Başını ovuşturdu. Gerçekten uyumaya ihtiyacı vardı ama sürekli gittiği görevler, toplantılar ve Riddle'ın istekleri onu yoruyordu. Riddle'ın yakın ölüm yiyenlerinden biriydi sonuçta.

"Çok öfkeli ve öfkesini bizden çıkarıyor."
İçki rafına yöneldiği sırada omuzlarından tutarak onu durdurdum. Söylenmeye başladı. Anlatmaya devam edeceğini biliyordum. Sessizce dinledim.
"Günlerdir sikik bir teneke parçası arıyoruz." Sinirle mırıldandığında kaşlarım çatıldı. Teneke parçası mı?

"Aptal bir rivayetin peşinden gidip Helga Hufflepuff'ın kupasını aramaya devam ediyoruz." Helga Hufflepuff'ın kupası mı? Sanırım ne olduğunu biliyordum. Kaşlarım daha çok çatıldı. Riddle neden ısrarla bir kupanın peşindeydi?
Özellikle de sahip olmadığı bir şeyin.

"Neden kupayı arıyor?" Ayık kafayla bunları bana anlatmayacağını biliyordum. Riddle'ın zihnini okumasından deli gibi korkardı.
"Kim bilir? Zihni çok korkutucu şekilde çalışıyor." Sessizliğimi korudum. Haklıydı. Aklından ne geçtiğini anlamak zordu. Onun gibi birinin servet değerindeki o kupayı satmak gibi bir niyeti olamazdı. Muhtemelen onu da hortkuluk yapacaktı.
Madalyonu hatırladığımda sinirlendiğimi hissettim. Odada kitaplığımda duruyordu. Takmıyordum artık, özellikle o etrafta olmadığında.

"Kupayı bulduğunuzda nerede saklamayı düşünüyorsunuz? Biliyorsun, sonuçta çok değerli bir şey." Daha fazlasını öğrenmek için sorgulamaya devam ettim. Elbette cevaplayacaktı.
"Lestrange aile kasasına koyacağız. Dikkat çekmemesi gerekiyormuş."
İç çekti ve ayağa kalktı. Duş alacağıyla ilgili bir şeyler mırıldandı ve gözden kayboldu.

Aklıma gelen fikirle duraksadım.
Tehlikeli miydi?
Evet.
Yapacak mıydım?
Evet.

°

"Şunun ne kadar küçük olduğuna baksana Rhea!" Sirius yüksek bir sesle elinde Harry'i, yanlış tutmasına rağmen, sallamaya devam ediyordu. Sanki ilk kez görüyormuş gibi davranıyordu ama Harry'i ilk kez gören bendim. Küçük yüzüne ve ellerine baktım. Tatlıydı.
"Bebeğimi düzgün tut Sirius!" Lily mutfaktan bağırdığında Sirius'un umurunda olmadı ve Harry'e komik suratlar yapmaya başladı.
Aptal, Harry doğalı bir hafta bile olmamıştı ama hemen tepki vereceğini düşünüyordu.

𝐅𝐥𝐚𝐰𝐥𝐞𝐬𝐬 [𝐓𝐨𝐦 𝐑𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin