8'

2.2K 162 123
                                    

𝐦𝐞𝐝𝐲𝐚|𝐑𝐡𝐞𝐚 𝐋𝐞𝐬𝐭𝐫𝐚𝐧𝐠𝐞

°

Hogwarts'a gitmek. Evet Sirius'un söylediği buydu. 'Önemli bir görev için Hogwarts'a gideceğiz.'
Voldemort ve ölüm yiyenlerin devam eden, özellikle şu günlerde sıklığını artırdığı saldırıları başımızı derde sokup duruyordu. Barty'den Hogwarts'ın içinde olan müttefikler sayesinde içeriye sızma planları yaptıkları duyumunu aldım.

Ne yazıktı ki, büyücü dünyasında adı sürekli gezen Albus Dumledore bunun farkındaydı. Özellikle Sirius,James ben ve birkaç seherbazı kalenin güvenliği için yanında tutmak istiyordu. En azından bir süreliğine.
İlk defa gideceğim bu okul hakkında ne hissetmem gerektiğinden emin değildim.
Sanırım biraz meraklıydım. Kitaplarda büyücü dünyasının görebileceği en eğitici ve güvenli(!) okul olarak geçse de bunun doğruluğu sorgulanırdı.

Bir süre için yeterince gerekli kıyafet ve eşyamı sandığıma doldurmuş ve aşağıya inmiştim bile. Rodolphus ve Rabastan beni bekliyordu. Annem ve babam ise evde yoktu. Olsalar bile ne kadar umurlarında olurdu emin değildim.

"Sonunda. Beklemekten ağaç oldum." Rabastan her zamanki gibi mızmızlandığında omzuna yavaş bir yumruk attım. Homurtuları arttı.
"Söylediklerimi unutma Rhea. Başını belaya sokmak ve kesinlikle Yasak Orman'a girmek yok." Rodolphus dünden beri bunları tekrarlayıp duruyordu. Özellikle Yasak Orman hakkında uyarı yapmayı da unutmuyordu. Tabii ki zaman bulursam bir göz atabilirdim. Ama onun bunu bilmesine gerek yoktu.

"Kaçıncı kez söylemem gerek bilmiyorum ama başımı derde sokmayacağım." Sitemim üzerine bana inanmayan gözlerle baktı ama sessiz kaldı. Onun yerine Rabastan kıkırdadı ve dikkatimi kendine çekti. "Biliyorsun ölüm yiyenlerin çoğu orada olabilir. Sana bulaşma cesareti göstereceklerini sanmam, malûm..."

Rodolphus'ın onu dürtmesi ile hafifçe öksürdü. "Sonuçta sende bizden birisin diyecektim." Ah gittikçe daha da batırıyordu. Bu hareketlerine göz devirdim. Aptal değildim, görüyordum.
Sandığımı ardımda sürüklerken son kez arkama döndüm.

"Ben yokken yaramazlık yapmayın."

İkisi de aynı anda parmaklarını 'söz' dercesine kaldırdığında kıkırdadım.
Birkaç gün bile olsa yokluklarını hissedecektim, emindim.

°

Kaleye giden köprüde yürürken bile bu manzaranın tadını çıkarmak hoştu. Etrafa göz gezdirdim, oldukça büyük bir bahçeye sahipti. Gölün arkasındaki orman da dikkatimden kaçmamıştı. Sanırım gezeceğim çok fazla yer olacaktı. Slytherin ortak salonu gibi...

"Hoşgeldiniz Baylar." Uzun sivri bir şapka takan kadın kaleye girmek üzereyken bizi karşıladı. Önce Sirius ve James'e baktı. Ardından arkadaki diğer seherbazlara, en son bana. "Ve Bayan...?"

"Lestrange." Kaşları havalandı. Beklemiyor olabilirdi sonuçta beni pek fazla kişi tanımıyordu. "Bayan Lestrange." Mırıldanarak beni onayladı.
"Albus Dumbledore sizi odasında bekliyor."

Kadın bize yolu gösterdiğinde uzun koridora girmiştik bile. Sirius ve James ise kadın arkasını döndüğü anda onun taklidini yapmaya başlamışlardı. Onu tanıyor olmalılardı. Yemekhane olduğunu düşündüğüm kapının önünden geçerken içerideki yoğun gürültü, çatal bıçak, kahkaha ve sohbet sesleri dikkatimden kaçmadı.

Yön değiştiren bu merdivenlerde dengemi korumaya çalışırken öylece bir heykelin önünde durduk. Ne yaptığımızı sorguladığım sırada, adının az önce McGonagall olduğunu öğrendiğim, kadın bir şifre söyleyerek bizi yukarı çıkardı. Albus Dumledore, okul müdürünün odası.

𝐅𝐥𝐚𝐰𝐥𝐞𝐬𝐬 [𝐓𝐨𝐦 𝐑𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin