𝐦𝐞𝐝𝐲𝐚|𝐑𝐡𝐞𝐚 𝐋𝐞𝐬𝐭𝐫𝐚𝐧𝐠𝐞
°
Kendime bu soruyu sorup duruyorum.
Kadere inanıyor musun Rhea?
Hayır.
En azından şimdiye kadar.O hayatıma girdiğinden beri, hiç yaşamadığım o mutluluğu yaşadığımı hissediyordum. Benimle ilgileniyordu.
Kimsenin ilgilenmediği kadar.
Beni önemsiyordu. Kimsenin önemsemediği kadar.
Belki de bu kadar kısa sürede ona bağlanmamın nedeni buydu. Fazlasıyla.
Ona güveniyordum. Bana güveniyordu.
Onu seviyordum. Beni seviyordu.
Ve bunlar beni mutlu etmeye yetiyordu.İçimden bir ses böyle hissetmemem gerektiğini söylüyor.
Bu tehlikeli.
Bir diğer ses de bunu söylüyordu.
Mantığımı dinlemeyi ne zaman bırakmış ve bir aptal gibi kalbimin peşinden gider olmuştum, anlamıyordum.
Ama her şeyin harika gittiğini hissediyordum. Hem de hiç olmadığı kadar.Beyaz orkide.
Odamı düzenlemeye devam ederken kitaplarımın arasından, avuçlarımın içine düşen yarısı yanmış orkideye baktım.
Bu, ondan aldığım ilk çiçekti. Burada ne işi vardı?
Siyah kutunun içine çiçeği koydum. Daha sonra diğer orkideyi de.İki beyaz orkide.
Biri yanmıştı.
Biri ise bembeyazdı.Bu detayı fark ettiğimde kaşlarım çatıldı.
Fazla düşünüyorsun Rhea.
Kutuyu kapatıp yatağımın altındaki boşluğa ittirdim.
Daha sonra kaldığım yerden devam ettim. Odam bir karmaşaya dönmüştü ve içinde atmak istemediğim birçok eşyam vardı.Üzerinde çiçek işlemeleri olan küçük bir cep aynası.
Aklıma gelenlerle kıkırdadım. Profesörlerden biriyle başım derde girmek üzere olduğunda ve asam elimden alındığında kurtulmak için bunu kullanmıştım.
Aynayı, güneş ışığının altında bir parşömenin üstüne gizlice ittirmiş ve ortalığın karışmasına izin vermiştim.
En azından profesörlerin gözündeki iyi öğrenci profilim zedelenmemişti ama sınıftaki tüm kitaplar yanmıştı.
Ne üzücü ama.Daha sonra ellerim komodinimin üzerinde duran kolyeye uzandı.
Tom'un bana verdiği kolye. Annesinin kolyesi. O gece Tom gittikten sonra dakikalarca kolyeyi inceleme fırsatı bulmuştum. Oldukça zarifti.
Bazen takmaktan bile çekiniyordum.
Yalnızca odamda duruyordu.Gözlerim gardırobuma kaydı.
Hortkuluklar artık orada değildi.
Elbette onun ruhunun parçalarını dolabımda saklayacak değildim.
Saçtıkları negatif enerji beni boğuyordu âdeta. Bu yüzden onları Tom'a geri vermiştim. Malikaneye döndüğümüzde ise onları nereye koyduğunu göstermişti ve benimle alay etmişti."Bir dahakine zekice planlar kurup onları çalmakla uğraşma. Hepsi burada."
Kıkırdadığımı fark ettiğimde boğazımı temizledim.
Odamın ortasında yere oturmuş kıkırdıyordum.Kesinlikle beni değiştiriyordu.
°
"Sinirimi bozuyorsun." Tam karşımdaki sandalyede oturan Bellatrix'e soğuk bir sesle, içimden geçenleri söylerken sinirle bana baktı ve gözlerini devirdi.
Ağzının içinden bir şeyler mırıldandığını elbette duymuştum. Ama onunla bu masada kavga etmek, isteyeceğim son şeydi. Özellikle annem tarafından bu masaya getirilmişken.Gözlerim Bellatrix'in yanında oturan Rodolphus'a kaydı, daha sonra yanımdaki Rabastan'a. İkisi de tıpkı benim de yaptığım gibi annemin masaya gelmesini bekliyorlardı.
Bu tür aile toplantılarından nefret ediyordum. Bakışlarım duvardaki saate kayarken, gözlerimin dalıp gittiğinin farkında bile değildim."Rhea." Annemin sesini duyduğumda başımı kaldırdım. Ne zaman gelmişti?
"Beni dinlemiyor musun?" Bellatrix'in önünde onun tarafından aşağılamak isteyeceğim son şeydi. Çatık olan kaşlarımı ve duruşumu düzelttim. Beni süzdü. "Senden bahsediyordum lakin dinlemediğin açıkça belli."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐅𝐥𝐚𝐰𝐥𝐞𝐬𝐬 [𝐓𝐨𝐦 𝐑𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞]
أدب الهواةRhea Lestrange, kusursuz bir taş bebek gibiydi. Sahi, bir Lestrange kusursuz olabilir miydi? ° "Tek kusurun, kusursuzluğun Rhea." ° I just can't wait for love to destroy us ° !𝐛𝐲//𝐚𝐠𝐧𝐞𝐬𝐫𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞¡ [𝐚 𝐭𝐨𝐦 𝐦𝐚𝐫𝐯𝐨𝐥𝐨 𝐫𝐢𝐝𝐝𝐥𝐞 𝐟�...