Her şeyin bir zamanı vardır, hatta duygusuzluğun bile. Zamanla tekrar duyguların yeşermesini bekleyebiliriz.
Lakin bazı duygular yeşermeden solup gidebilirmiş. Yaşadığımız her durum da bir duygu kazanırız, belki de bir duygu kaybederiz.
Ben sürekli duygularımı kaybettim, kazanacak pek bir şey yapamadım. Ben gülemedim, içten mutlu olamadım ve sevemedim.
Ben buyum, Asena TÜRK. Yaşadığı ve yaşayacağı her zorluğa rağmen ayakta durabilen güçlü bir dişi kurt. Bir gün bu dişi kurt bütün gücünü de kaybedebilir. Yakın.
Duygu, bir insana verilmiş en değerli ganimettir. Lakin bu ganimetleri bazen sözleri ile, bazense yaptıkları ile yok eden insanlar da olabilir.
Kimse kendi kendine duygusuzlaşmaz, insanın yaşadığı her kötü bir olay, ondan bir duygu alır.
Benim yaşadığım bütün kötü olaylar babam, Ozan TÜRK'ÜN yüzünden.
Benden, mutluluğumu, neşemi, çocukluğumu ve annemi almış olabilir. Ama bana kattıkları da vardı.
Kin, nefret, intikam ve öfke.Ben onun yüzünden sadece bu duyguları kazandım. Öbür duygularım ise elimden alınıp gidildi.
Ben baba sevgisini öz babamdan almamış olabilirim. Ama bir baba sevgisinden daha fazlasını gösteren Fırat ŞEN den aldım.
Belki öz babama sarılıp, 'Aslan babam.' diyemedim ama bana sarılıp 'Aferin aslan kızıma.' diyen Fıratı amcam oldu.
*****
"Amca, Asena nasıl?" diye sordu Ayaz tekrardan. Toygar, Fıratın cevap vermesine izin vermeden atıldı. "İyi, bu onuncu soruşun. Bir şeyi yok merak etme." Ayazın kendine gelmesi uzun sürmüştü, uyandığından beri sadece Asenayı sorup durmuştu ve bu durum Toygarın hiç hoşuna gitmiyordu.
Ayaz, Toygarı gram umursamadan hâlâ Fırata bakıp bir cevap bekliyordu. "İyi işte oğlum, bir şeyi yok." dedi Fırat.
Toygar ise çıkmak için kapıya doğru ilerledi ve arkasına dönüp, "geçmiş olsun." diyip çıktı. Asenanın yanına doğru ilerledi. Saat geç olmuştu, uyuduğunu tahmin edebiliyordu.
Asenanın olduğu odaya geldiği zaman kapıyı çaldı, ses gelmeyince içeri girdi. Ve evet, Asena uyumuştu. Sessizce yanına yaklaştı ve Asenanın yattığı yatağın ucuna oturup yüzünü izledi sadece. "Bu kadar güzel nasıl olabiliyor?" diye sordu kendi kendine.
Sessizce Asenanın yanına kıvrıldı. Aşırı yakındı yüzüne. "Siktir. Harbi fazla güzel." dedi karşısında uyuyan bu yüze dalıp giderken.
Elini kaldırıp Asenanın yüzüne düşen siyah, kısa saçlarını geriye atmak için yaklaştırdı. Tüy kadar hafif bir şekilde dokundu, kulağının arkasına attı saçları.
Asena, yüzüne değen eli hissedince yüzü hafif buruştu ama uyanmadı.
Toygar ellerini Asenanın yüzünden çekti ve tekrar yüzüne dalıp gitti. Her bir zerresini inceledi.
Birden hızla açılan kapıdan içeri giren Fırat oldu.
"Ne yapıyorsun sen burada!?" diyerek sinirle soludu Fırat. Toygar ise uzandığı yerden hemen kalktı. Kısa bir süre bakıştılar, ne diyeceğini bilemedi. "Hiç, yüzüne düşen saçı geriye attım sadece." diyebildi en sonunda.
Gözlerini kısıp, tek kaşını kaldırdı Fırat. "Asenanın yatağına uzanarak mı?" diye sordu.
Elini ensesine attı sadece. Nasıl hissettiğini kendisi bile anlayamıyordu.
"Hiç değişmemişsin biliyormusun?" dedi Fırat, bir yandan ise ileriye doğru gelip koltuğa otururken. Kaşları çatıldı Toygarın, elleri ensesinden yavaşça ayrıldı. "Anlamadım?" dedi. Gerçektende anlayamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AY YILDIZ
Fiction générale"Gücünü acılardan alan bir kız, hayatta her zorluğun üstesinden gelebilir."