31

110 17 2
                                    

something wrapped all of my past mistakes in barbed wire

-

jungkook
TAEHYUNG EVDE BİRİ VAR
EVDE ABLAN VAR
EVE GEL
ÇABUK OL LÜTFEN

-

evet, ne diyorduk? tertemiz bir sayfayla yeni başlangıçlar.

sanırım o tertemiz başlangıcın ilk sayfasını doldurmak üzereydim ve bunu belki de taehyung'un en, hatta tek sevdiği aile üyesi olan ablasıyla tanışarak yapacaktım.

bugün dersi olduğunu biliyordum ve küçük 'kaçamak hafta sonu tatili' için vakit bulamadığımızdan ona romantik bir akşam yemeği hazırlamak üzere evine gelmiştim. birkaç mum, kırmızı şarap ve basit bir yemekle, gecenin sonu hiç masum olmayan öpücüklerle bitecekti, bunu gayet romantik bir akşama dönüştürecektim fakat.. kabul etmem gerekiyordu ki kapı çaldığında kendi abimin bile gelmiş olacağına ihtimal vermiştim ama ablası olacağını düşünmemiştim.

ilk karşılaşmamız tuhaftı. beni gördüğüne şaşırmış gibi değildi, hatta beni tanıyormuş gibi bir hali vardı. emin olmak için adımı sormuş, haber vermeden geldiği için kısa bir özür diledikten sonra iki elinde tuttuğu meyve poşetlerini mutfağa bırakıp bana sarılmıştı.

taehyung'un ablasıyla telefonda konuştuğunu ve benden bahsettiğini biliyordum ancak yine de böyle bir ilgi görmek beni şaşırtmıştı.
"birlikte mi yaşıyorsunuz?" elleri dizlerine tutunmuş, suratındaki tatlı ifadeden anlaşıldığı gibi oldukça samimi bir şekilde yönelttiği soru karşısında birkaç saniye sessiz kaldım. buna evet ya da hayır gibi kesinliği olan cevaplar veremezdim. haftanın çoğunluğun taehyung'un evinde geçirsem de, çünkü burası daha güzeldi, hala evim diyebileceğim bir yere sahiptim ve en azından şimdilik, taşınmayı da düşünmüyordum. üstelik taehyung da zaman zaman bende kalıyordu. o yüzden kulağa aptalca geldiğini bilsem de "genellikle birlikteyiz," diye basitçe yanıtladım.

o, yanında gergin olacağım biri değildi. taehyung'a zıt olarak bembeyaz, ışıldayan bir teni vardı ve yüzünden bir an olsun düşürmediği gülümsemesi ile 'güvenli bölge' sinyalleri veriyordu. konuşurken kelimelerini dikkatli bir şekilde seçiyor, beni rahatsız hissettirecek herhangi bir an oluşturmaktan kaçınıyordu.

aramızdaki sessizlik iyiden iyiye uzayıp garip bir almaya başladığında "taehyung'a mesaj attım, sanırım birazdan evde olur," diye mırıldandım.

"ben onunla eve gelmeden önce konuştum. şarjı çok azmış ve akşama kadar gelemeyecek sanırım. bugün görüşmediniz mi?"

görüşmemiştik. tüm dikkatimi ona sürpriz yapmaya ve şaşırtıp mutlu etmeye odaklandığım için onunla yapacağım en ufak bir konuşmanın ipucu olacağını düşünüp bir şey dememiş, sadece bu gece onda kalacağımı söyledikten sonra birkaç temiz kıyafet koyduğum çantamla birlikte evin yolunu tutmuştum. üstelik şimdi öğrendim kadarıyla eve geç gelecek olması beni meraklandırmıştı.

"görüşmedik," dedim basitçe. "her neyse, bir şeyler içmek ister misin?"

"kahve?"

"hemen yapıyorum." yavaş bir hareketle yerimden kalkıp hemen arka tarafımda kalan mutfağa doğru ilerledim. planım bozulduğu için biraz üzgün hissediyordum açıkçası. taehyung'u fazlasıyla özlemiştim ve son zamanlarda, en son evimin küvetinde yaşadığımız duygu dolu sevişmeden beri, yakınlaşma fırsatı bulamamıştık. günün yoğun temposu, biriken işler, yetişkin olmanın beraberinde getirdiği sorumluluklar derken günün sonunda birkaç kelime sohbet etmeye kalmadan birbirimizin kollarında uyuya kalıyorduk ve birkaç tutuklu öpücükten ileriye gidememiştik.

don't blame meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin