UMARIM HİKAYEMİ BEĞENİRSİNİZ ARKADAŞLAR :))
Hayat serüvenlerle dolu bir yolculuktur. Kimi zaman bu yolculukta tökezler ya da kimi zaman hayatımızı baştan yazarız. Sanırım ben tökezleyenlerdenim ama bir gün hayatımı ben yazacağım.
Gözlerimi açtığımda güneş ışınlarının perdeden yansıdığını farkettim. Aklıma bir şey geldi. Aslında hayat mutlu olanlara güzeldi fakat ben mutlu değildim. Gözlerimi her bir sabah açtığımda hayatın zorluklarından korkuyordum. Acaba mücadele edebilecek gücü bulacak mıydım yoksa bir daha uyanamayacak mıydım ? Yengemin kapıyı sertçe vurmasından sonra düşüncelerimden bir nebzede olsa ayrılmıştım. Artık mücadele vakti diye düşündüm ve yatağımdan kalktım. Dolabımın yarı açık kapısından formamı çıkardım. Bugün okulun ilk günüydü. Tekrardan sıkıcı bir hayat başlıyordu.
Bu arada kendimi tanıtmayı unuttum. Ben Gizem Demir. Lise son sınıftayım. Annem birkaç sene önce bir trafik kazasında öldü ve babamı hiç tanımadım. Şu anda yengem ve amcamda kalıyorum. Onlara yük olduğumu biliyorum. Daha doğrusu yengem her seferinde hatırlatıyor. Şu an hayatım normalmiş gibi anlatıyorum fakat ben normal olmadığım için hayatımın normal olmasını bekleyemem öyle değil mi ? Yoo hayır ben normalim (!)
Sinirlenince gölzerimin renk değiştirmesi , suda çok uzun zaman nefes almam ve duygularımın havayı etkilemesi dışında. Ben bile kendimden korkuyorken bu sırlarımı kimsenin bilipte benden korkmasını istemem. Gerçi herkesten bu yüzden uzak durmalıyım. Ben normal bir insan değilim ve bu gerçek bana gerçekten koyuyor.
Kapımın tekrar hızlı bir şekilde vurulmasından sonra formamı çabucak giydim. Giydikten hemen sonra aynanın karşısına geçtim. Gözlerimin altı şişmişti ve berbat görünüyordum. Hemen kapatıcımı aldım. Yüzümün her yerine sürdüm. Elime aldığım bir rimelle kirpiklerimin karışıklığını giderdim. Böylelikle gözlerimin maviliğini ortaya çıkarmıştım. Şu anki yüzüm azda olsa iyi görünüyordu. Elimdeki makyajları çekmeceme koyup kapıya yöneldim. Kapıdan çıkar çıkmaz yengemle karşılaştım. Sinirli gözlerle beni süzdü.
''Niye bu kadar geç kaldın ?'' dedi her kelimeye baskı yaparak.
''Giyinmem uzun sürdü '' dedim ruhsuz bir şekilde. Neyseki çok üstelemedi. Eskiden olsa geç kaldım diye beni dövebilirdi.
''Bir daha olmayacak. Al şu parayı ve giderken bir şeyler al '' diye emir vererek parayı bana uzattı. Parayı verdikten sonra koşar adımlarla mutfağa gitti. Onun bu hallerine alışıktım. Hiç çocuğu olmadığı için herkese ve her şeye öfkeliydi. Fakat onu sakinleştiren bir tek amcam vardı. Bu yüzden biraz rahatlayabiliyordum. Çantamı alıp evden çıktım. Beni baya bir yürüyüş bekliyordu. Aslında yürümek bana iyi geliyordu. Sanki her şey iyimiş gibi...
Her neyse her sene olduğu gibi bu senede kurallarım vardı.
Birinci kural ; İnsanlardan uzak durmak
İkinci kural ; Asla aşık olmamak
Bu kurallara uyarsam mutlu bir geleceğim olabilirdi. Her şeye rağmen mutlu bir hayat...
Okulumun bahçesine girdiğimde başım öne eğik yürüyordum. Her zaman yaptığım şeydi. Bu yüzden beni tanıyanlar bunu garipsemezlerdi. Yürüyorken arkamdaki kız grubu resmen bana bilerek omuz attıktan sonra gülüşerek gittiler. Bu ani darbeyle kendimi yerde bulmuştum. Gözlerimi kıstım. Sinirlenme Gizem. Sinirlenme diye geçiriyordum içimden. Sonunda sinirlenme krizim durmuştu ve hemen ayağa kalktım. Kitabımın düşmüş olduğunu görünce kitabımı alıyordum ki bir el ona benden önce uzanmıştı. Eliyle birlikte kollarınıda görmüştüm. Dövmelerle kaplıydı. Tüm kolu böyleydi. İlk defa bu kadar çok dövme düşkünü görüyordum. Onun kollarını incelemem bitince kafamı kaldırdım ve ona baktım. Gördüklerime inanamadım. Bu çocuk çok yakışıklıydı. Koyu kumral saçlar ve kendini belli eden kaslarla muhteşem bir bütündü. Benim karanlığımın içinde parlayan bir güneşi andırıyordu. Çok parlak bir güneşi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRADIŞI
FantasyHayat korkunun bittiği yerde başlar. Peki ya benim korkum neydi ? Kendim miydi yoksa beni kaçıran karanlık ve ürkütücü bedene sahip olan bir adam mıydı ? Bazı insanlar farklı olmayı isterler. Fakat farklı olmak büyük sorumluluklarıda beraberinde...