-BÖLÜM 15 -

426 21 1
                                    

multimedya Melike :)



Evet yine o meşhur hareketlerimi yapıyordum. Sonucunu düşünmeden hareket etmek. Ama dediğim gibi kimseyi tehlikeye atamam.

Ne garipti şu dünya ? Uzun zaman önce bir annem vardı. Çoğu zaman mutsuz olsakda birbirimize yetiyorduk. Sonra annemin acı haberi geldi ve ben yıkıldım. Yıkılmak mı ?

Biraz hafif kaçar. Sanki ben acılı bir şekilde ölmüşüm gibi gelmişti. Annemin ölümüne inanamamıştım. Her şey bir rüyaymış gibiydi. Malesef bu acının yerinide yengem almıştı. Ara sıra benden nefret edip döverdi. O halimle her şeyi göz ardı edip dayanmaya çalışırdım.

Fakat şimdi daha da garipti. Kaçırılmıştım. Arkadaşım da kaçırılmıştı. Birilerine satılacaktım. Ya da bir seri katile verilecektim. Her şey kulağa çok komik ve bir o kadar korkutucu geliyor değil mi ?

Ama asıl korkunç olan beni kaçıran adama saf gibi aşık olmamdı. Ondan nefret etsem de hala sevmem. Ona güvenmeye çalışmam. Onu çözmek istemem !! Gerçekten tuhaf ! Aramızdaki ilişki çok karışık. Nadir zamanlarda gülümsüyoruz. Onun dışında aramızda iyi bir şey olsa bile hep kavga ediyoruz.

İkimizde dengesiziz !!

Koluma geçen parmaklarla odanın kapısının kapanması ve kendimi Emir'in yanında bulmam aynı saniyede gerçekleşmiş gibiydi !! Ben daha ne olduğunu anlamadan Emir'in beni korkutan bakışlarını gözlerimde gezdirmesi bir olmuştu. Bana çok sinirli bakıyordu. Birazdan katil olabilirmiş gibiydi.

''Kahramanlık yapmana gerek yok ! '' diye terslendiğimde aklım başıma gelmişti.

Cesur olayına sinirlenmişti anlaşılan. Ya da Cesur'a teslim edilme işine sinirlenmişti. Neden böyle yapıyordu anlamıyordum. Cesur'a verilmem işime gelmez miydi ? Acı çekmem onun için rahatlatıcı değil miydi ?

''Kahramanlık yapmıyorum '' dedim sakin bir sesle.

Şu an aşırı sinirliydi ve benim de sinirli olmam odada bir felakete dönüşebilirdi. Emir sinirden ellerini saçlarına daldırıyordu.

''Melikeyi tehlikeye atamam '' diye devam ettim. İçimden de seni de tehlikeye atamam demiştim Emir'e karşı. Fakat bunu sadece içimden diyebiliyordum. Ona karşı söyleyecek yüz yoktu bende. Ve söylememek de en iyisiydi. Beni anormal olmakla kalmayıp delide sanırdı.

''Neden hep başkalarını düşünüyorsun Gizem. Hiçbir zaman kendini düşünmüyorsun ve üzülen hep sen oluyorsun '' demişti bana bağırarak.

Onun böyle düşünmesi kalbimin yerinden çıkacakmış gibi olmasına sebep olmuştu. Bir an itip bir an çekmesi çok gizemliydi. Benim üzülmemi istediğini sanıyordum. Fakat böyle demesi tüm düşüncelerimi çürütüyordu. Düşündüklerim de haksız mıydım yani ? Üzülen hep sen oluyorsun demişti değil mi bana ? Yoksa ben öyle mi duymaya zorlamıştım kendimi ? Uff şu düşünceler !!

Her neyse Gizem kendine gel sana az yapmadı !! Ama çok güzel bakıyor şu an !!

''Melike benim için herhangi biri değil. Hayatımda yanımda olan bir tek o vardı '' dedim yine aynı sakinlikle. Fakat bu sefer heyecanlı çıkmıştı sesim. Uff Gizem !!

''Üzülmemi istemiyor muydun zaten ? '' dedim ona bakmaya zorlayarak kendimi. Şu an çok mutlu olmuştum. Daha önce bu kadar çok mutlu olduğumu hatırlamıyordum.

''İstiyorum '' dedi ve daha fazla durmadan yanımdan ayrıldı.

Bir takıma kaçıyordu benden. Daha demin çok güzel konuşmuştu fakat şimdi yine o çok olan mutluluğumu almıştı!! Neden böyleydi ? Bir gün iyi çoğu gün kalpsiz !! Benim canımı çok yakıyordu. Yakıp yıkıyordu kalbimi !!!

SIRADIŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin