Etrafında kıkırdayarak ona bakış atan kızlara somurtarak baktı Alaz – bu Asi'nin onu affetme koşuluydu. Pazar sabahı küçük kız kardeşi ve ergenliğin doruğunda olduğuna inandığı arkadaşları ile bir çember etrafında oturup gitar dersi vermek – Alaz'ın pazar aktiviteleri arasında küçük kardeşi ve bir grup ergene gitar çalmayı öğretmek yer almıyordu. Uyumak güzel bir alternatif olabilirdi, özellikle Asi kiz ile uyumak. Ama yakin zamanda bunun olma olasılığının dünyanın sona ermesiyle eş değer olduğunu biliyordu. Özellikle dün gece olanlardan sonra – bu sabah Asi yerine ders vererek biraz olsun kendini affettirebileceğini düşünüyordu.
"Eee abiciğim, başlamıyor muyuz derse?" diye gülerek sordu Ece, abisinin orada zorunluluktan olduğunun bilincide.
"Asi abla da gelmiyor galiba" dedi kızlardan adının Yeliz olduğunu düşündüğü. "Bi bu eksikti, Ece ve arkadaşlarının dalga konusu olmak" diye geçirdi içinden Alaz söylenerek ve uzun zamandır çalmadığı gitarını aldı.
"Normalde nasıl oluyor şimdi bu?" diye sordu sabırsızca adam, bu işkenceden hızlıca kurtulmak istercesine.
"Ne nasıl oluyor?" diye sordu adını bilmediği ve öğrenmeye de çalışmayacağı Ece'nin başka bir arkadaşı kız.
"Bu ders denilen saçmalık işte - her pazar buraya toplanıp ne yapıyorsunuz?"
"Ne yani plansız mı geldin buraya?"
"Planlı mı gelmeliydim?" diye sordu sabırsızca Alaz, başı ağrıyordu ve uykusuzdu, bir an önce bu saçmalıktan kurtulmak için can atıyordu.
Abisinin rahatsızlığı anlayan Ece duruma el atıp "yani abiciğim, Asi abla her pazar için farklı bir şarkıya hazırlanıp gelip bize öğretiyordu - ondan soruyor kızlar" diye açıklamaya çalışıyor, bir yandan da sabah dahil olmak zorunda kaldığı plan yüzünden kendini suçlu hissediyordu. Sabah kahvaltı masasında karşısına dikilip "bugün ben veriyorum dersi" dediğinde yaşadığı küçük çaplı kalp çarpıntısı sonrası Çağla Ablası ve Yaman Abisi, dün gece yaşananları hızlıca özetlemiş ve Alaz Abi'sinin Asi Abla'ya kendisini affettirmek için bu dersi bugün vermesinin bir ölüm kalım meselesi olduğunu anlatmışlardı. Kahvaltı sonrasında ise Yaman Abisi ve Çağla Ablası kendisini kenara çekip, dersi Alaz Abi'sinin burnundan getirmelerini konusunda ricacı olmuş, bu durumun Asi Abla'yı ne kadar mutlu edeceğini vurgulamışlardı. Üzerine, gelecek hafta gidecekleri sinema biletlerini de kendilerinin karşılayacaklarının sözünü almayı ihmal etmemişti.
Abisi'nin karşılarındaki alıklığı ve somurtkanlığı karşısında, ablası ve abisi ile yaptıkları plandan dolayı kendini kötü hissedip anlık yumuşamış olsa da, Ece ve kızlar "team asi"ydi ve gerekeni yapıp Alaz Abisini doğduğundan pişman edeceklerdi.
---
"Şimdi sahneye gidip o yavşak orospu çocuğunun götüne o gitarı sokmamam için bir sebep söyleyin" dedi sinirli bir şekilde Alaz, ve içkisinden büyük bir yudum aldı. Kaçıncı bardağı olduğunu bilmiyordu; kesin abisi saymıştı ve bir noktada onu durduracaktı - biliyordu. Ama bugün herkesin can sağlığı için durdurulmaması daha iyi olabilirdi. Sinirini atması gerekiyordu. Sinir ve tüm sorun kaynağı sahnede herşeyden bir haber tüm güzelliği ile şarkı söylüyordu. O sahneye çıkıp olay çıkartmamasının tek sebebi yine o sahnedeki güzellikti. Asi'nin onu kulağından tuttuğu gibi geri indireceğini biliyordu.
"Kardeşim bi sakin mi olsan?" dedi Yaman ortamı yatıştırmak için tüm babacan tavırlarıyla. Alaz'ın bardaklarını saymasına sayıyordu ama gecenin sonunda karakolluk olmak istemiyordu. Geçmiş tecrübelerinden yola çıkarak bu gecenin iyi bitmeyeceği kesindi; biri çok pis dayak yiyecekti. Kim olduğunu kestiremiyordu henüz; Alaz ya Yusuf'u ya Cesur'u tanışmalarına vesile olduğu için dövecek (ikisine de saldırması çok olasıydı) ya da Asi olay çıkardıkları için önce Alaz sonra ikisini paketleyecekti. Garantici olmak için Yaman, Alaz'ın elindeki içkiye doğru bir hamle yaptı ama Alaz hızlı davranarak elindeki içkiye daha yaman ulaşamadan tek sefer de dikleyerek bitirdi.
"Evet Alaz Oğlan sakin, bizim Asi'miz nasıl davranacağını bilir"
"Siktirtme belanı Cesur" dedi ağzını eliyle silerken, o sırada garsona bardağını yenilemesi için çoktan bir işaret yapmıştı.
"Oğlum bana neden patlıyorsun yine sanki ben çıktım sahneye Asi ile şarkı söylüyorum"
"Senin arkadaşın bu piç - hiç konuşma"
"Tamam da kardeşim, gitarını kap sahneye çık mı dedim ben"
"Ne kardeşi - nerden kardeşin oluyorum lan senin it!?"
"Bak - gülümün hatrına susuyorum"
"De lan - ne diyeceksen de"
"Beyler bir sakin mi olsanız!?" diye Yaman'ın ikisinin de yakasından tutmasıyla birlikte, nerede olduklarını hatırlayıp kendine gelir gibi olmuştu bu ikili. Cesur, Yaman'a "ne yapayım abi" dercesine bakış atıp özür dilerken Yaman sadece başını sallamakla yetinmişti. Büyük bir sorunları vardı; ve Yaman adı gibi emindi Alaz bu gece Yusuf'u dövmediği müddetçe rahat etmeyecekti.
"yavşağa bak yavşağa - yicek gibi bakıyor kıza. Asi de dünden razıymış maşallah hareketlere bak"
"Oğlum saçmalama, kız dümdüz durup şarkısını söylüyor işte"
"Sorun da bu ya - dümdüz durması. Ben olsam döverek indirmişti beni sahneden"
"Ne Alaz Oğlan, kıskanıyor musun yoksa Asi'yi?" diye sormuştu sohbete dönerek Cesur, suratında piç bir gülümsemeyle. Alaz'ın Asi'ye olan ilgisinin eşlemeden öncesine dayandığının farkındaydı; ama bu şekilde eziyet çekmesi hoşuna gidiyordu. Gülü ile vakit geçirebilmek için az Alaz'la kavga etmemişti; şimdi Asi'nin Alaz'ın duygularından bi haber olması ve Alaz'ın Asi'nin köpeği olması, Cesur'un keyfini yerine getiriyordu.
Bakışları ile Cesur'u öldürebilse öldürürdü herhalde o anda Alaz, sadece homurdanarak küfür etmeyi tercih etmiş ve yeni gelen viskisine uzanmıştı.
"Gülüşüyor mu o çocukla!? Bi de sahnede? Asi kız gülebiliyor muydu?"
"Güldürmeyenler utansın diyelim" diyerek uğraşmaya devam ediyordu Cesur.
"Bak cesur - siktirtme belanı kalk git şu masadan" diyerek yakasına yapışmıştı yine Alaz. Alışılmış bir refleksle Yaman aralarına hızlıca girerek Alaz'ın ellerini Cesur'un yakasından çekmiş ve sakince "Tamam oğlum sakin, gel çıkıp bir sigara içelim kafan dağılsın" diye öneride bulunmuştu.
Sanki ciddi bir teklif almış gibi abisinin önerisini kafasında tartan Alaz "iyi fikir de bu Yusuf piçi ile Asi'yi yalnız bırakma fikri - bilemedim şimdi abisi"
"Oğlum, kız sahnede şarkı söylüyor her zaman yaptigi sey - saçmalama- Kalk hadi" bir yandan da Alaz'i ittiriyordu Yaman.
Yaman'in sert ittirmeleri karisinda anlik dengesini t ama sonrasında toparlayarak çıkışa yürümeye başlamıştı Alaz, çıkarken son kez arkasını dönüp baktığında olaylardan bir haber şarkısını söyleyen Asi'ye baktı ve sözleşmişler gibi göz göze geldiler. O an titreşti bağları yine - Asi ipi çekiyor ve bir nevi "nereye gidiyorsun" diyordu ona. Gülümseyerek çıkışı göstermekle yetindi sadece Alaz daha bir dakika önce sanki bu barı içindekiler ile birlikte ateşe vermeyi düşünmemiş gibi rahatça. Aldığı cevaptan memnun olacak ki Asi, bir saniye önce çekiştirdiği o görünmez ipi, huzurla bırakmıştı gerisin geriye ve peşinde o bilindik huzuru bırakmıştı - "Bir bakışı yetiyor ya beni sakinleştirmeye " diye düşündü ve sonra yanında gevşek gevşek gitarini çalıp Asi'ye bakan Yusuf'u görünce yine sinirleri bozuldu. "Cesur idiotun ne ki yavşak arkadaşı farklı olsun?" diye söylenmeye başladı yine.
Sonra gözüne en önde duran ikizi çarptı; fındık fındıklık yapıyor, ikizi burada küçük çapta bir kıskançlık krizine girerken büyük bir hayranlıkla Asi ve Yusuf'u umarsızca izliyordu. "ikiz değil düşmanım sanki - utanmasa elleri ile hazırlayıp teslim edecek kızı - sorucam bunların hesabını" diye homurdanmaya devam etti ve Yaman'ın açtığı kapıyı ayağı ile tutup kendini dışarı attı.
Köşede dikilmeye başlayan Yaman ve Cesur'un yanına giderken, çoktan cebindeki paketten çıkardığı sigarasını yakmaya çalışıyordu. Derince bir nefes alıp gözünü kapattı Alaz. Sıcak sayılabilecek türden bir Mart akşamıydı, kabansız çıkması onu rahatsız etmemişti. Gittikçe Asi'ye benziyorum diye düşündü gülerek, soğuk artık seni etkilemiyor. O sırada yanında, Yaman ve Cesur yarın ki maç hakkında konuşuyor, ilk 11 tahminlerini sıralıyordu. Sanki şu andaki tek sıkıntıları yarın yapılacak olan Galatasaray-Sivasspor maçı gibiymişçesine. Alaz ise sessizce yanlarında dikilip sigarasını içerken abisine ve idiot Cesur'a imrenmeden edemedi – eşleşmişler ve eşleri ile herhangi bir sıkıntı yaşamamışlardı. "Sıkıcı, sıradan ve boğucu" diye düşündü Alaz, her ne kadar kardeşlerini canı pahasına sevdiği halde. Onlar için mutluydu. Hem de çok. Asi ise ilişkileri – ilişki sayılabilirse - başkaydı ve hiçbir şeye değişmezdi, biliyordu. Zamanı geldiğinde, Asi'nin biri - özellikle de Alaz tarafından- sevilebilmeyi kabul ettiğinde, ona gercekleri teker teker açıklayacaktı. Ama biliyordu, Asi, su anda bunları duymaya hazır değildi ve Alaz'da Asi konusunda herhangi bir risk almak istemiyordu. Asi'nin belirlediği hızda, Asi'nin belirlediği kurallarda ilerlemek işine geliyordu - esasında Asi ile ilgili her şey işine geliyordu ama o da başka bir günün konusuydu. Kendi kendine düşüncelere dalmışken Yaman'ın "—-çok durma oğlum burada-içeri kızların yanına geçiyoruz biz. Ayrıca sakin ol, Asi'den bahsediyoruz burada, kiz işini yapıyor" diye seslenmesiyle elinde tuttuğu sigarayı içmeden bitirdiğini fark etti.
"aklımı sokup aldın kizim" diye kendi kendine gülerek yeni bir sigara yaktı. Almıştı esasında aklını, ve demişti zaten "aklını söker alırım" senin diye – lise 3'de– sözünü de tutmuştu. Sadece tahmin ettiğinden daha önce hem aklını hem de kalbini söküp almıştı zaten, sadece o zaman bugün olduğu gibi bu durumun farkında değildi.
Bir kaç sigara sonrası, bağın tekrar titreşmesi ile birlikte artık içeriye geçme vaktinin geldiğini anladı Alaz. Sessizlikten anladığı kadarıyla Asi'nin sahnesi bitmiş gibi duruyordu. Hızlıca sigarasını bitirip içeri girdi, içeri girer girmez gözleri yine Asli'yi bulmuştu işte; tahmin ettigi gibi sahnesi bitmiş, bara geçmişti ve bir elinde o çok sevdiği kokteyl diğer elinde ise Alaz'a aldığını düşündüğü bir viskiyi tutup sessizce yanına çağırıyordu oğlanı. Yeni rutinleri buydu; ve Asi kızın bunun farkında olduğunu bile sanmıyordu. İlayda vukuatı sonrasında Alaz, Asi'nin daha dokungaç olduğunu farketmişti – Ilayda ile yaşadığı o saçma şeyin bir hayra vesile olacağını asla tahmin etmezdi. Alaz değişimin sadece kendisinin fark ettiginin farkındaydı, öyle ki, o kadar uzun süre Asi'nin yörüngesinde tek başına hareket ettikten sonra, ondan gelebilecek en küçük işaretleri fark etmeme gibi bir ihtimali yoktu. Asi farkında değildi, Alaz da bunu kızın burnuna sokup bozmayı düşünmüyordu.
Kızın şakağına uzun bir öpücük bıraktıktan sonra "teşekkür ederim" diye mırıldadı Alaz viskisini Asi'den alırken. Asi kendisine has gülümse ile sessiz bir rica ederim demişti cevaben konuşmasa da biliyordu Alaz – çünkü Asi'ce konuşabiliyordu kendini bildi bileli, Alaz'ın keyfi tam yerine gelmişti ki –
"her zaman ki gibi şahaneydin Asi" diye Yusuf çıka gelmiş ve Asli'nin omzunu sıkmıştı– ve o an Alaz gözlerinin sinirden döndüğünü hissetti. Bu yavşak ona ait olan bir şeye nasıl dokunma cüretini kendinden bulabiliyordu. Öyle ya da böyle, bu gece sonunda Alaz Soysalan'a ait herhangi bir şeye dokunulmaması gerektiğini sike sike öğrenecekti.
--
"Yani Alaz, hepsi senin suçun " diye söyleniyordu Çağla bir yandan da Cesur'un kaşına pansuman yapmaya çalışıyordu. Asi olayların nasıl gerçekleştiğini pek anlayamamıştı; tuvaletten döndüğünde Alaz ve Yusuf'un hareretli bir tartışma içerisinde olduklarını, Cesur ve Yaman'ın da her ikisinin yakınında konumlandığını görmüştü. Akşam halihazirda iyi başlamamıştı, Yusuf'un "Asi sözleştiğimiz gibi getirdim gitari, çıkıyorum bu gece sahneye seninle" diyerek yaptığı emrivakinin, Alaz nezdinde hoş karşılanmadığının farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bazı Ruh Eşi Sorunsalları
Fanfictioninsanların ruh eşlerini buldukları alternatif bir evrende (ya da bazıları için bulunmayan durumlarda), birbirine geçen ailesel durumlar arasında eşleşen Asi ve Alaz'ın, birbirlerini ve bağlarını keşfetme hikayesi.