Bölüm 9: On dakika

1K 48 10
                                    

28 Nisan olmasına tam tamına on dakika vardı; ve on dakika içerisinde Asi'nin elindeki pastadaki bütün mumları yakması, yaktığı mumları söndürmeden doğumgünü kızına ulaştırmayı başarması ve mutfakta başında dikilerek söylenen Alaz'dan kurtulması gerekiyordu. Bunların hepsini yapmak için tam tamına on dakikası vardı.

"farkında mısın bilmiyorum, ama 10 dakika sonra benim de doğumgünüm"

"öyle mi? hiç farkında değildim" dedi Asi umursamazca pasta üzerindeki mum savaşı devam ederken.

"çok komik - ikizim için sürpriz hazırlamaya çalıştığını düşünürsek, hatırlatmam gerek diye düşündüm" demişti şımarıkça bir elini Asi'nin köprücük kemiğinde yavaşça gezdirirken.

Asi, bir eliyle koyduğu mumları sayıyor diğer eliyle de köprücük kemiğinde gezip dikkatini dağıtan eli ittirmeye çalışıyordu ki "alaz dur-" diye başladığı cümlesini daha bitiremeden kendini Alaz ve mutfak tezgahının arasında konumlanırken buluvermişti. Alaz kollarını kızın iki yanına açarak tezgaha yaslanmış, onunla aynı boya gelmek için hafifçe eğilerek gözlerinin içine bakmaya başlamıştı.

"duramadığımı netleştirmiştik diye hatırlıyorum" demişti sessiz ve tane tane her kelimesini vurgulayarak. Asi artık aralarındaki "şeyin" hormonlara indirilmeyecek kadar karmaşık ama bir o kadar da güzel bir durum olduğu kabul ediyor ama yüksek sesle dile getirmiyordu, hala bazı korkuları ve çekinceleri vardı. Başlı başına "ruh eşi müessesesi"ne kadınları belirli kalıplara sokmaya zorladığı için karşıydı. Lise yıllarında yer aldığı müzakere takımında saatlerini "ruh eşlik müessesinin kadınların sosyo kültürel hayatına olan etkileri" üzerine tartışmaya ayırmış biri olarak, 15 yaşındaki Asi'ye bir özür borçlu olduğunu hissediyor ve içinde yaşadığı tezatlık ne kadar acınılası ve dalga geçilesi de olsa, Alaz'ın ve bu bağın onda yarattığı değişimleri küçük küçük gözlemleyebiliyordu. Oldum olası kafasını duvarlara sürtmek istediği bu şımarık çocuğu, öldürmek yerine öpmeyi tercih ediyorsa, değişmeye başlamış olmalıydı - değil mi? Alaz da, ondaki bu değişimleri görüyor, sessizliğini bir meydan okuma olarak kabul ediyor ve içinde bastırdığına inandığı duyguları ve cinselliği ortaya çıkarması için kızı çıldırtmaya çalışıyordu.

"Hatta netleştirirken gelecekte gerçekleşecek olan her türlü grup aktivitesinden de men edildik diye hatırlıyorum" diyerek konuşmaya devam etti Alaz Asi'nin boynuna öpücükler kondururken.

Haklıydı, geçen hafta bir konuşma sırasında Cesur Şile tarafında yeni açılan bir laser tag mekanından bahsetmiş, ve hep beraber gitmeyi önermişti. Alaz direkt hayır diyerek Cesur'un önerisini geri çevirse de, ikizinin "evde oturmak dışında hiçbir şey yapmıyoruz" ısrarlarına beş dakika dayanabildiği için kabul etmek zorunda kalmış ve ertesi gün on kişilik bir grup halinde soluğu Cesur'un bahsettiği mekanda almışlardı.

"Kesinlikle hayır," dedi Yaman yüksek sesle çevresindeki ona yöneltilen bakışları umursamayarak.

Çağla ve Asi uzakta bir köşede kendilerine verilen tek tip kamuflajların içerisinde, oğlanların kavgasının bitmesini beklerken Asi'nin kulağına eğilerek "Alaz biraz daha uzatırsa Yaman onu boğabilir" diye fısıldamıştı.

Haklıydı da, buradan bakıldığında Yaman'ın boğazındaki damarların gittikçe arttığını görebiliyordu Asi, Rüya'da aynı şeyi görmüş veya bağlarından hissetmiş olacak ki, Leyla ile sohbeti yarıda kesip soluğu Yaman'ın yanında almış, kolundan tutarak Alaz'dan uzaklaştırmaya çalışıyordu. Her ne kadar kedi köpek gibi kavga etseler de, Yaman ve Alaz'ın kendi aralarında kurdukları iletişime kimse zorunlu olmadıkça karışılmaması gerektiğini biliyordu. Birbirlerini ölümüne sevme ve kollama hali, aynı zamanda ölümüne en lüzumsuz zamanda tartışma halini de kapsıyordu. Alaz'ın inadını kırabilecek iki kişi vardı; onlardan biri olanları uzak durarak izliyor, diğeri de çıldırmanın eşiğinde dolaşıyordu.

Bazı Ruh Eşi SorunsallarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin